Çırağan Sarayı'nda bazen de Beylerbeyi Sarayı'nda oturan, ama ikisini de benimsemeyen sultan, "Lala," demiş sadrazamına, "Acaba Boğaziçi sahillerinde münasip bir mahallede bir saray yaptırtsak da, Al-i Osman'ın çoktandır parlamayan kandiline bir ışık olsa; ona bakanlar şevketimizi ve yüceliğimizi görseler, satvetimize imrenseler!"
Türk tarihinde Osmanlı tarihinde ekalliyetlerden ilk vezir Ali Paşanın tayin ettirdiği Davit Paşa isimli bir Katolik Ermenidir. Onu cebel mutasarrıfı yapıyor ve vezaret rütbesi veriyor. Bir gün sözüm ona, Ali Paşa, iftara davet ediyor Ermeniyi... Sadrazam ya, İslami devleti temsil kılıklı, iftar ediyor. O ne inanılmaz iftar! Ermeni geliyor oraya, kuruluyor Paşanın oturduğu masaya ve diyor ki; "Ah, şu Müslümanlığa benim ne büyük meylim var, isteğim var! oruç ne güzel şey! Ermenilerin beni taşlamayacaklarını bilsem Müslüman olurum!"... Bu söz, bir Ermeniden niçin ve ne maksatla geliyor? Ya Paşaya dalkavukluk yapmak, yahut içinde tereddütle karışık bir İslam temayülü bulunduğu için... Ya ne cevap verilir buna?.. En kötü cevap, "Bırakın, bu bahsin yeri değil şimdi!"... Ne diyor, biliyor musunuz? İnanılmaz bir şey!... Paşa diyor ki Ermeniye; "Biz seni Müslümanlığı sevdiğin için vezir yapmadık; Hristiyan olduğun için yaptık!.."
Reklam
İkinci Abdulhamid çok kötü bir adamdır ve onun sadrazamı Said Paşa da istibdada âlet olmuş kötü bir vezirdir, değil mi? Tarih böyle yazıyor. -Evet! -Evet değil, hayır! Tarihin şuuru ve vicdanı olsaydı böyle demeyecekti. Çünkü Sultan Hamid'le sadrazamını bize onların düşmanları olan hürriyetperverlerin ağzı ve gözüyle anlatıyor ve eşref-i
Süpermen Türk Olsaydı
Padişah Tebdil-i kıyafet sadrazamıyla dolaşırken ağaç diken bir adam görmüş. -Amca, niye dikersin ağacı, meyvesini belli ki yiyemezsin. -Oğul bizden öncekilerin diktikleri ağaçların meyveleriyle büyüdük. Padişah cevabın bilgeliği karşısında dönmüş sadrazama: -Bir kese altın ver amcaya. Yaşlı adam: -Bak oğul, benim ağaç şimdiden verdi meyvesini demiş. Padişah cevabı çok sevmiş. -Ver bir kese altın daha. Yaşlı adam almış eline bir kese altını: -Bak oğul demiş meyveler birken iki oldu, demek ki... derken, sadrazam yaşlı adamın ağzını eliyle kapatmış.Padişahı da kolundan yakalamış, kulağına: -Yürü çabuk, biraz daha durursak adam saray hazinesini boşaltacak.
Sayfa 108 - Elma yy.Kitabı okudu
Devlet
Günlerden bir gün Hamama gideceği tuttu, Sadrazam hazretlerinin Bir yanında birinci veziri Bir yanında ikinci veziri Bir yanında üçüncü veziri. Sonra efendime söyleyeyim Peşkircibaşı,
KİR veya SADRAZAM HAMAMDAKitabı okuyacak
"İstanbul'da büyük ticari itibar ve servete sahip seksen yaşlarında bir Yahudi kadın, bugün Sadrazam'ın Divanı'nın önünde öldürüldü. Harem duvarındaki bir pencereden Sultan III. Mehmed bu olayı seyretti. Kadının cesedi meydanlarda sürüklendi ve köpeklere yem yapıldı, aç hayvanlar onu hırıltılarla parçaladı. Kesik başı ve hatta mahrem yeri kazıkların ucunda sokaklarda dolaştırıldı. Vücudunun bazı parçaları da askerler tarafından, gözdağı olsun diye, ona rüşvet vererek makam sahibi olduğu söylenenlerin kapılarına asıldı. Bunlardan birini Galata'daki evimizin civarında ben de gördüm. Oğulları da aynı yerde öldürülüp cesetleri köpeklere atıldı. Ertesi gün de onlardan kalanlar aynı yerde yakıldı. Bütün bunlar, Valide Sultan'a karşı çıkan bir sipahi isyanı sonucunda oldu. Valide Sultan, tüm rüşvetlerini bu kadın aracılığıyla alıyordu. Kadının oğulları da İstanbul'un en varlıklı ve etkin tacirleriydiler. Servetleri milyonlarca duka değerindeydi ve tabii ki bunların hepsi, onlar öldürülünce Sultan'ın hazinesine gitti." John Sanderson "Levant'ta Seyahat" kitabından
Sayfa 7 - İnkılap Kitabevi (2000)Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.