Sesini yükseltti: "Bizim yüz bin yıl geride kalmamızın tek sebebi, geleneklerimizi inkar, atalarımızı, yüce Oğuzu inkardır. Evet, at sırtında Avrupayı, Asyayı, Afrikayı talan eden atalarımızı inkardır. Asil Türk kanını, bütün kanlardan üstün, asil olan kanımızı inkardır. Şimdi size felaketimizin büyük inandırıca delillerini vereceğim, altı yüzyıllık Osmanlı tarihindeki sadrazamların yüzde doksan beşi Türk kanından değildir. Osmanlı padişahları hiçbir zaman Türk kızlarıyla evlenmemişlerdir. Onların kanında da yüzde bir Türk kanı kalmamıştı. İşte bu memleketin cümle felaketleri düşmanları tarafından asırlarca idare edilmesindendir. Onlar bu milleti yok etmek için önce geleneklerini yok ektiler. Geleneklerinden sonra dilini yok ettiler. Sarayda Türkçe değil, Osmanlıca konuşulurdu. Geleneklerini yok etmekle milleti yok edemediler... Anadoluyu, asil Türklerin yurdunu haritadan silebilmek için başka, korkunç bir çare düşündüler. Anadoludan topladıkları gençleri asker edip Kafkastan Viyana kapılarına, Cezayirden Yemen çöllerine kadar gönderdiler. Koskoca bir imparatorluk kurdular ama Anadolu eridi, bitti, yok oldu diyemem ama, yok olmaktan daha beter oldu, işte bu hale geldi!
Sayfa 157
İttihat ve Terakki'nin son sadrazamı olan Talat Paşa, son asrımızın unutulmamaya layık mühim bir simasıdır. 1874 Ağustos'unda Edirne'de doğdu. 1921 Mart'ının on beşinde Berlin'de vuruldu.
Sayfa 100
Reklam
Yahudi Emelleri Karşısında Sarsılmaz Bir Dağ ve Sağlam Bir Kale: SULTAN ABDÜLHAMİD Yahudilerin Sultan Abdülhamid ile irtibatları, 1882 yılına Rusya'nın Odesa şehrindeki Osmanlı konsolosluğuna Siyon Dostları Derneği'nden bir heyetin Filistin'e yerleşmek isteği ile bir teklif götürmeleriyle başladı. Sultanın cevabı: "Osmanlı
Rus yanlısı olduğu için "Nedimof' diye anılan Sadrazam Mahmud Nedim Paşa'nm 6 ekim 1875 tarihinde yaptığı bir açıklama Avrupa'yı ayağa kaldırdı. "Tenzili faiz kararı"yla Osmanlı hükümeti, beş yıl süreyle faiz borçlarının ancak yansını ödeyeceğini, ödeyemeyeceği faizlere karşılık ise yüzde 5 faizli tahviller vereceğini açıkladı.Öyle ya, artık bıçak kemiğe dayanmıştı ve Osmanlı Devleti bırakın borçlarını, borçların faizlerini bile ödeyemeyecek haldeydi.
İBRET-İ ALEM
Osmanlı'da başı başka yerde bedeni başka yerde gömülü bir dünyada iki mezarı olan devlet adamları hatta sadrazamlar çoktur. Bunların en meşhurunun Viyana kuşatmasındaki başarısızlığı sebebiyle başı kesilen Merzifonlu Kara Mustafa Paşa olduğu bir sır değildir. İbret taşlarına konulan, mızraklara geçirilen, çengele vurulan ya da bâb-ı hümayun'un nişlerine asılan ve 3 gün boyunca halka teşhir edilen bu kesik başların dehşet saçan görünüşlerinden halkın ibret alması, yüreklere korkusu alması, hafızlara kazınması murad edilir, ibretin kudretinden medet beklenir. Bilmem hatırlatmaya gerek var mıdır, imparatorluklar hükümdarlıklar yarattığı korkuyla ayakta kalır.
Padişah Mustafa Kemal’i görevlendirmek istiyordu. İngiliz askeri yetkilileri buna karşı çıktılar. O, tehlikeli ve yetenekli biriydi. İskenderun konusundaki tutumunu unutmamışlardı. İngiliz Yüksek Komiseri de aynı fikirdeydi. Ne var ki, Sadrazam Damat Ferit, ona kefil olmaya hazırdı. “Anadolu’daki tüm sorunların sebebi” diyordu, “hiçbir şekilde halkta kaynaklanan duygular değil, o mel’un İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin, Enver’in habis çetesinin kurnazca çevirdiği dolaplardır. Türkler barış istemektedirler. Mustafa Kemal, cemiyetin sadece ismen üyesidir; gerçekte onun en kararlı muhalifi olarak tanınır. Ülke çapında büyük bir şöhreti vardır. Efendi bir adamdır. Kendisine güvenilebilir. Gönderilecek en uygun kişi odur.”
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.