Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir kar tabakasının saf beyazlığı üzerine düşmüş bir damla leke gibi...
Ah! O da böyle bir odaya, şöyle bir kütüphaneye, böyle kitaplara sahip olabilseydi! Hüseyin Nazmi'nin evinde bu his birinci defa olarak onun temiz aklına düştü. Bir kar tabakasının saf beyazlığı üzerine düşmüş bir damla leke gibi... Kendi kendisine utandı. Bugün ihtiyaçla, geçirn derdiyle ilk yarayı almış olan bu taze kalp şu gök rengi boyalı köşkün şu bahçeye bakan loş odasında var olması lazım gelen fikir sakinliğine, gönül rahatına, derin hayat zevkine karşı acı bir nasipsizlik hissi duydu.
Sayfa 38 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çeviri: Ali Faruk Ersöz, 3. BasımKitabı okuyor
Latifelerle onu tevkif etmek istiyorsunuz, boş fikir! Görmüyor musunuz ki bugün dehasının pınarı tehevvüre gelmiş bir nehir gibi akıyor; ileriye, daima ileriye akıyor!.. Onun coşkun dalgalarına set mi çekebileceksiniz?.. Anlamıyor musunuz ki mümkün değil! O en saf kaynaklardan kuvvet alarak, en yüksek tepelerden atlayarak, en temiz kayalardan süzülerek büyüye büyüye yükseldi. Düşmanları biraz ağızlarını açsalar boğulacaklar...
Reklam
Aslında bütün ilah tasvirleri -resim ya da heykel olsun-, varoluşa ve insana dair en derin hakikatlerin sembol ve alegorilerle anlatılışıdır. Dıştan bakanlar sıradan birer put, "içten" bakmayı öğrenenlerse onların bu ezoterik doğasını görecektir. Örneğin Kali'yi ele alalım. Bu kadim vedik tanrıçanın sembolik müphemliği daha
Yahudi, hakimiyeti altına almak istediği millete ne yapar?
Siyah saçlı Yahudi tehlikeden habersiz genç kızı gözetler. Bu genç kızı kendi adi kanıyla kirletir. Onu mensup olduğu ırktan çekip alır. Yahudi, hâkimiyetine almak istediği ırkın dayandığı bütün temelleri kökünden yıkmak ister. Kadın ve genç kızların ahlaklarını bozduğu gibi, ırkı ile diğer ırklar arasında "kan"ın yaptığı seti yıkmak ve ortadan kaldırmak için her türlü çareye başvurur. Çünkü ırkı saf olan kanının kuvvetinden haberdar olan millet hiçbir şekilde ve hiçbir zaman boyun eğmez. Yahudi bu dünyada sonsuza dek yalnız melezlerin efendisi olabilir. Yahudi, artık siyaset bakımından, demokrasinin yerine proletarya hakimiyeti fikrini aşılamaya başlar. Marksizm, Yahudi'nin, demokrasiden vazgeçmesini sağlayan ve Yahudi'yi milletleri, dikdatörce, kaba kuvvet ile hakimiyet altına almasını sağlayan bir silah olmuştur.
Sayfa 131Kitabı okudu
96 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Allah Var Öyleyse Varım -İSLAM-
Muhteşem bir hitap, muhteşem değinmeler, muhteşem bir konu. İslam! Sezai Karakoç' un kaleme aldığı İslam kitabı, bizi mirasçı yapan bir eser. Eserimiz yirmi beş ana başlıktan oluşuyor. Sezai Karakoç yirmi beş farklı başlıkta karşılaştırmalarla, örnekleme ve yoğun terimsel anlatım ile bize konunların hakikatini damıtmayı hedeflemiş gibi
İslam
İslamSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20172,146 okunma
Mektubu tekrar açtı, sonuna kadar okumak istedi. Şimdi yalvarmalar, istirhamlar başlıyor, sadakatler vaat olunuyor, yeminler birbirini takip ediyordu. Fakat bunlara inanmak için insan ne kadar saf olmalıydı! Ve hangi müna­sebet vardı ki ebediyete kadar devam etmiş olsun! Özellikle birkaç sene sonra ihtiyarlayacak olan bir kadınla böyle ço­cuk denecek kadar genç bir delikanlı arasında kurulabilen münasebetler...
Reklam
261 syf.
·
Puan vermedi
·
12 saatte okudu
(Spoiler) Mevcut düzen ortadan kalktığında çocuklar başta akıl ve mantığın kurallarını kabul etmişken; fiziksel gücün önem kazanmasıyla birlikte, vahşet,şiddet olağan hale gelir, varoluşsal önem kazanır. Siyah ve beyazın birbirine karıştığı kitap, çocuk yaşta olsa bile insanın içinde saf iyilik bulunduramayacağını iliklerine kadar hissettiriyor. Kitabı okurken ruhuma sancılar, başıma ağrılar girdi. İyiler neden sürekli yeniliyor kaba kuvvet, şiddet neden sürekli kazanıyor diye düşünmeden edemedim. Umarım sonrasında Ralph hayalini kurduğu gibi evine gidebilmiştir
Sineklerin Tanrısı
Sineklerin TanrısıWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202080,3bin okunma
Adımları hiç duyulmuyordu Ağır siyah ipekli elbisesi köpük gibi beyaz dolgun boynuyla geniş omuzlarını tatlı tatlı sarıyordu. Yumuşak bir hareketle kendını koltuğa bıraktı. Yirmi iki yaşındaydı, yüzü de ancak o kadar gösteriyordu. Teni duru beyazdı, yanaklarına, yu karı doğru solgun bir pembelik yayılmıştı. Yüzü ablakça, alt çenesı biraz çıkıktı. Üst dudağı ince, iki kat kalın olan alt du dağı hafif şişkin gibiydi. Fakat olağanüstü güzel, son derece gür koyu kumral saçları, koyu samur kaşları, uzun kirpik li nefis kurşuni mavi gözleri en kayıtsız, dalgın bır adamın bile yolda, gezintide, kalabalıkta dikkatini çekerdi; bu yüzü gören olduğu yerde kala kalır, onu uzun süre unutamazdı. Alyoşa'yı en çok bu yüzdeki çocukça, saf ifade etkilemişti. Bakışları çocukçaydı, sevinmesinde bile çocukça bir hal var dı. O anda masaya yaklaşırken de üstünde bu sevinçli hal vardı. Hep o çocuksu sabırsızlıkla, saf bir merakla bir şeyler bekliyormuş gibi yaklaştı. Bakışı insanda neşe uyandırıyor du. Alyoşa bunu o anda hissetti. Bu kadında başka, ifade edemeyeceği ya da kendi kendine açıklayamayacağı, ama bilinçsizce hissettiği bir şey vardı: Bu, vücut hareketlerindeki yumuşaklık, tatlılık, kedilere özgü sessizlik olmalıydı.
Sayfa 194 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
SAİD NURSİ'NİN MEHDİLİK İDDİASI
Nur Risaleleri'nde Hristiyan ve Müslümanların ittifakına (!) Said Nursî tarafından Mehdî (a.s.) de iştirak ettirilmiş ve bu ittifakın programı olan Risale-i Nur'u Mehdî'nin neşir ve tatbik edeceği de iddia edilmiştir: "...sonra gelecek o mübarek zat (Mehdi), Risale-i Nur'u bir programı olarak neşr ve tatbik
Sayfa 442Kitabı okudu
Kalbi, doğduğunda tertemizdir insanın. Vaftiz havuzuna batıp çıkarılmasını lüzum yoktur arınsın diye. Başta saf ve durudur. Ne olursa sonradan olur. Kara bir el dokunur göğüs kafesine. Dokundukça soldurur rengini. Siyah siyah lekeler çoğalıp kaplayınca kalbi, uyuşturur ve kaskatı bir taşa döndürür. İşte öyle. Kan kırmızısı kalp üzerinde kümelenmiş günah izleri. Günahlarım.
Sayfa 27 - Şule Yayınları, Mart 2024Kitabı okudu
Reklam
Negatif olmadan pozitif anlamsızdır. Bunlar zorunlu olarak birbirlerinden ayrılamazlar. Hegel çok uzun zaman önce saf varlığın (çelişkiden arınmış) saf hiçlikle aynı şey olduğunu, yani boş bir soyutlama olduğunu açıklamıştı. Aynı şekilde, eğer her şey beyaz olsaydı, bu bizim için sanki her şeyin siyah olmasıyla aynı olurdu. Gerçek dünyada her şey pozitifi ve negatifi, olmayı ve olmamayı içerir, çünkü her şey sürekli bir hareket ve değişim halindedir
O en saf kaynaklardan kuvvet alarak, en yüksek tepelerden atlayarak, en temiz kayalardan süzülerek büyüye büyüye yükseldi. Düşmanları biraz ağızlarını açsalar boğulacaklar
O en saf kaynaklardan kuvvet alarak, en yüksek tepelerden atlayarak, en temiz kayalıklardan süzülerek büyüye büyüye yükseldi. Düşmanları biraz ağızlarını açsalar boğulacaklar.
Ne? Dürüstlük ha? Hay saf hay! Elini versen parmaklarını eksik bulursun.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.