Unutur muydum onu? Unutur muydum sahi? Bir gün gerçekten de unutur muydum? Onun kalbimde açtığı yara geçse, iyileşse, izi kalmaz mıydı? Hiç olmamış gibi... Öyle yapabilir miydik? Hiç olmamış gibi? Hiç olmamış gibi yaşabilir miydik bir gün? Yapar mıydık sahi?
Sahi, öyle mi?
Allah zulme karşı koyanlarla her zaman birlik olmuştur. Yoksa yeryüzünde zulüm bu kadar azalır mıydı?
Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
kimsenin yalnızlığı düşmedi eşiğinize. en büyük dil sizin konuştuğunuzdu. babanızı bir gün üzmediniz. gülmüyordunuz, küçümseme düğün ediyordu. turnalar uçmadı sesinizde bir kanat. utanan biz olduk uzaklığınızdan. bir kara leke halk, her adımda üstünüze sıçrayan. gençlik, büyüyen tehlike siz yaşlandıkça. sayılar ve sayılardı en büyük okumanız. sevinciniz öyle tenha ki üç kişi olamıyor. bir namludan içeriye bakmadınız hiç. hep bir şenlikti çarşılardan dönüşünüz. vurulmuş kimse yok aile fotoğrafınızda. biz çoktuk ama çıkan sizin sesinizdi. ve biz sizden bir avlu genişliği bekledik... size kim, neyi, nasıl aynı dilde mi kederlendik sahi aynı yüzyıl mıydı şu yaşadığımız...
ayrılık mektubu
Ortalık henüz tamamen kararmamış olduğu halde perdeleri kapadı ve lambayı yaktı, masanın başına geçerek, kurşunkale­miyle ve acele acele yazmaya başladı: "Ömer! Seni bırakıp gidiyorum. Bunun bana ne kadar acı geleceğini, hayatta senden başka hiç kimsem olmadığını bilir­sin ... Senin de benden başka kimsen olmadığını biliyorum. Buna rağmen
Sayfa 261
Öyle miydi sahi? Günahlarını temizler miydi abdest? Hem neden beş vakitti, neden beş kez alırdı insan abdesti? Neden günahların günde beş kez dökülmesi gerekti? Demek ki, bu denli günahkârdı insan. Hem sonra anladı, bu âlemde neden bu denli çok su oluşunu. Uçsuz bucaksız deryalardan bahsederdi görenler. Belki de bunca su olması, bütün günahları temizlemek içindi. Su çoksa, temizlenecek günah da çok demekti.
Sayfa 106 - Nesil yayınları 26. BaskıKitabı okudu
Sizin evleriniz var büyük. Sıkıntı diye soyunduğunuz, dünya, eşiklerde. Çocuğunuz odalarda bir gün kapalı kalmadı. Habersiz girmedi kapınızdan kimse. Gece, o masal hâlâ, uyumanız için. Gittiğiniz hiçbir toplantı suç sayılmadı. Başkası için itiraz etmediniz kimseye. Üniforma son sözünüz, içinizden giydiğiniz. Emekten, yalnız kendinizi anladınız. Susup kaldığınız olmadı hiç. Arkanızı döndüğünüz, yoktu. Bir coğrafya bilgisiydi ülkeniz, sıkıcı mı sıkıcı. Birinci erdeminiz görmemekse, ikincisi unutmaktı. Ara sokaklara girmediniz hiç. Anneniz ne karakol, ne hapishane bilir. Bir kadını topuklarından öpmediniz bir kez. Akşam, kötü bir duygu, çözemediğiniz. Kimsenin yalnızlığı düşmedi eşiğinize. En büyük dil sizin konuştuğunuzdu. Babanızı bir gün üzmediniz. Gülmüyordunuz, küçümseme düğün ediyordu. Turnalar uçmadı sesinizde bir kanat. Utanan biz olduk uzaklığınızdan. Bir kara leke halk, her adımda üzerinize sıçrayan. Gençlik, büyüyen tehlike, siz yaşlandıkça. Sayılar ve sayılardı en büyük okumanız. Sevinciniz öyle tenha ki üç kişi olamıyor. Bir namludan içeriye bakmadınız hiç. Hep bir şenlikti çarşılardan dönüşünüz. Vurulmuş kimse yok aile fotoğrafınızda. Biz çoktuk ama çıkan sizin sesinizdi. Ve biz sizden bir avlu genişliği bekledik. Siz kim, neyi, nasıl... Aynı dilde mi kederlendik sahi Aynı yüzyıl mıydı şu yaşadığımız.
Reklam
179 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.