Bazen yönümü kaybetmiş gibi hissediyorum: Eski hedefler artık işe yaramıyor,yeni hedefler icat etme hevesimi de kaybettim artık. Hayatımın akışını düşündüğümde aldatılmış ve tuzağa düşürülmüş gibi hissediyorum,sanki biri bana ilahi bir şaka yapmış,sanki hayatımı yanlış bir melodiyle dans ederek geçirmişim gibi.
Spiritual, rəqəmlərin mənası və s. kimi mövzulara marağınız varsa, numeroloji ilə bağlı başlanğıc üçün yaxşı bir kitabdır. Mənə maraqlı gəldiyi üçün sadəcə özümə aid olan qismlərini və diqqətimi çəkən hissələrini oxudum. Dili sadə və anlaşıqlıdır.
Uyumak zorundaydı elbette, biliyorum, ama onu hiç uyurken görmedim ki. Geceleri ne zaman odasına girsek onu uyanık buluyorduk ve bizim merdivenlerden çıktığımızı duyduğunu söylüyordu. Oysa basamaklar kalın bir halıyla kaplıydı. Uykusu hafif kızımızla ilgili şakalar yapıp duruyorduk, ama şaka götürür bir durum değildi aslında.
Dubrovski adını hep babamdan işitirdim. Şaka yollu anneme böyle seslenirdi. Nerden bilebilirdim bu ismin Puşkin'in bir karakteri olduğunu? Dubrovski bir intikam hikayesi. Lakin içinde çokça aşk da barındırıyor. Kahraman Dubrovski bir tür Dadaloğlu. Hikayenin sonu, beklediğim gibi bitmiyor.
Puşkin'in bundan önce Erzurum Seyahatnamesi'ni okumuştum. Sanıyorum az ve öz yazan bir ağabeyimiz. Şu sıra Ruslara bi kanım kaynıyor sanki. Napsam şu kütüklerden birine mi başlasam, Karamazov Kardeşler ile Savaş Barış hep yüzüme yüzüme bakıyor.
DubrovskiAleksandr Puşkin · Kırmızı Kedi Yayınevi · 2020958 okunma
Kimi insan sürekli olarak diğer insanları "iğneleyerek" kızgınlık boşaltır. Bu, mizah,şaka,sitem, kinaye vb. dolaylı yollarla olduğu gibi, bazen de doğrudan ve acıtmak istercesine söylenen sözlerle gerçekleştirilir. Böyle durumlarda kişi sık sık ama küçük oranlarda gerilim boşaltmakta olduğundan, davranışlarının diğer insanlar üzerinde oluşturduğu etkiyi anlayamayabilir. Hatta onlardan gelen karşıt tepkileri bazen şaşkınlıkla karşılar, bazen de kendisine yönelik düşmanca davranışlar olarak değerlendirir ve bu tür davranışlara kendisinin neden olduğunu göremez.
Sanki dünya ayaklarının altından kayıp gitmişti. O ana kadar her şey ona şaka gibi gelmişti. Bu da, sonunu düşünmeden başladığı öyküler gibi bir oyundu sanki. Yaşamında ilk defa, onun hayal gücünün dışında, kendi başına bir öykü oluşuyor ve o seyirci kalıyordu!
Şaka amaçlı bile olsa asla başka birinin seninle alay etmesine izin verme! Ve asla kendini gömme! Başkası söylese kırılırsın ama kendine neler diyorsun. Her zaman kendin hakkında olumlu konuş.
“Dostun ne zaman bir düşmana dönüşeceğini bilemezsin. Arkadaşın olarak dahi kalsa, zaafının farkında olan dost, alay ve şaka denilen zulüm silahını en ummadığın bir anda sana doğrultabilir.“
Belki kimsenin bilmediği acılar içinde yaşayan, yoksulluk devrleri geçiren Nejdet Sançar'ın kaybı benim için bir kardeş kaybından daha ileri, bir ülküdaş kaybetmenin ızdırabıdır.
Artık yalnız kaldığımız zamanlardaki bazen ciddi ve kederli, bazen şaka ile karışık konuşmalar bitti. Şimdi ben ona arasıra içimden hitap ediyor, fakat cevabını alamıyorum.
Şu satırları, 1944 davasında Sançar'ın yaptığı savunmanın son cümlesiyle bitireyim:
Türk Irkı Sağ Olsun...