“ne olduysa hayırlısı için oldu. ne oluyorsa hayırlısı için oluyor.
ne kaybettin ki ağlıyorsun? ne getirdin ki kaybettin? ne yarattın ki yok oldu?
ne aldıysan buradaydı. ne verdiysen buradaydı.
sana bugün ait olan dün başkasına aitti. yarın da bir başkasına ait olacak.
o zaman ne için boşuna üzülüyorsun?”
Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir.
Biliyor musun, insanlar diğer insanlara bakarlar ve kendileriyle aynı olduklarını düşünürler. Tanıştıkları insanların kendileriyle aynı şekilde düşündüklerini, aynı şekilde hissettiklerini, aynı kurallara uyduklarını sanırlar.
Ciddi aşklar böyledir. Aşıklar her tavır ve hareketleriyle sessizce birbirilerine hakikati ifade ederler de: “Seni seviyorum” sözünü söylemeye mümkün değil cesaret gösteremezler.
“Yargılamayın” derler, ardından da yollarına çıkan her şeyi cehenneme mahkum ederler. Yargıçlığa tanrıyı oturturlar ama kendileri yargılarlar; tanrıyı yüceltirken kendilerini yüceltirler.