Genelde Sabahattin Ali denilince akla ilk ”Kürk Mantolu Madonna” gelir ama benim için ilk sırada İçimizdeki Şeytan var. Başından sonuna kadar içine çeken, bağlayıcı ve sürükleyici bir tadı bulunmaktadır. Eserde Sabahattin Ali toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanın "kapana kısılmışlığını" etkileyici bir
Küçücük spoiler olabilir.
1910’lu yıllar… Don Nehri kenarında Kazak bir aile olan Melehovlar sıradan bir hayat sürer. Ta ki; oğulları Gregor, komşuları Stepan’ın karısı Aksinya’ya gözünü dikene dek. Buradan sonra iş bambaşka hal alır. Gregor’un yaptıklarını doğru bulmayız ama hissederiz onu. Onun insan olduğunu anlarız, hata yapabilen bir insan.
Okulun ilk günleri 5. Sınıfta öğretmen öğrencilerine klişe ve yalan dolu bir söz söyledi:
Hepinizi çok seviyorum...
Ön sırada yana doğru kaykılmış bir öğrenci vardı. Adı Mustafa Yılmaz’dı...
Mediha öğretmen Mustafa Yılmaz’ı bir süre takip etmiş a-sosyal olduğunu, elbiselerinin kirli olduğunu fark etmişti.
Mediha öğretmen Mustafa’nın kâğıtlarını
Bazen şimdi ben ne okudum dediğiniz anlar olur. Bu kitap da tam anlamıyla öyle bir roman. Tam olarak ne iyi ne de kötü yorum yapabileceğim, son derece enteresan bir eser.
Efendime söyleyeyim bilenler bilir, ben bu kitabı okurken bir yandan da
Hani böyle bazı kitaplar vardır, silkeler sizi kendinize getirir. Gerçeği, doğruyu öğretir. Bu kitap onlardan birisiydi. Keşke zihnimi sildirebilsem de yeniden yeniden okusam. Öyle güzel ki..
Hasretinden prangalar eskiten değerli Ahmed Arif beni baya dağıttın..
Ne güzel adamlar var kalbi güzel kadınlara denk gelen demekten alamadım kendimi...
O nasıl sevmektir öyle, şimdi günümüz aşklarına örnek olabilecek cinsten, keşke bende böyle sevilsem dedirten cinsten adeta bir sevgi bu. Kırmadan, dökmeden, masumane bir sevgi...
Leylasına leylim diye sevda dokunuşu yapan bir aşık Ahmed Arif...
Günümüzdeki aşklara bakacak olursak her imkân olduğu için sevgi yeterinde sade ve masum yaşanmıyor ne yazık ki. Kitapta geçen sadeliği arıyor insan. Aşk cidden anlatıldığı gibi eskiden çok güzelmiş.
Ve itiraf etmeliyim mektup yazma kısmı bana çok esrarengiz gelir. Neden mi?
Heyecanla sevdiğin kişiden mektup beklersin, eğer sana yeterince sevgi besliyorsa zaten o mektup cevapsız kalmaz. Yıllar sonra saklarsın o mektupları, anı kalır o güzel hatıralar.. Bunun tadı bir başka gelir, anlayabilene.
Kalemine sağlık Leylanın Ahmed Arifi...
Hepimize gerçek sevgi nasıl olur hissettirdin. :) Keyifli okumalar dilerim, okumadan geçmeyin derim.
Leylim LeylimAhmed Arif · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201316,4bin okunma
Sabahın seher vaktinde oturmuş kahve içer
Bir elinde altın makas yarine fistan biçer
Bir selama kail olduk onu da vermez geçer
Bu güzellik sana bana kalmaz geleceksen gel şimdi