Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
AMEL ve GAYRET
Âhir zamanın en zahmetli, en dehşetli, en tehlikeli zamanında yaşıyoruz. Bu tehlikeli zamanında çalışmak, gayret etmek şarttır. Böyle bir zamanda gündüz gece çalışmak gerekir. Gayemiz peygamber efendimiz sav rızasını elde etmektir. Dünya size bir bahtiyarlık sağlamaz. Dünya için değil de ahiret için çalışalım. Allah'ın huzuruna nurlu yüzlerle gidelim . karanlık yüzle değil...
Sayfa 99 - Semerkand yayın
At ölür meydan kalır, yiğit ölür şanı ve adı kalır. Bundan sonra artık zulmün parçası olan herkes geçmişte bir ibret olarak kalır. Önder Karaçay
Reklam
Kat'-ı intisabdan ibaret olan küfür, insanın içine girse; o vakit bütün o manidar nukuş-u esma-i İlahiye karanlığa düşer, okunmaz. Zira Sâni' unutulsa, Sâni'a müteveccih manevî cihetler de anlaşılmaz. Âdeta baş aşağı düşer. Ayet-ül Kübra - 184
İnsan, nur-u iman ile a'lâ-yı illiyyîne çıkar; Cennet'e lâyık bir kıymet alır. Ve zulmet-i küfür ile, esfel-i safilîne düşer; Cehennem'e ehil (olacak) bir vaziyete girer. Çünki iman, insanı Sâni'-i Zülcelal'ine nisbet ediyor; iman, bir intisabdır. Ayet-ül Kübra - 182
Tanrı kendi şanı için dünya nimetlerini dilediği an dinsizlerin elinden alır, alçakgönüllü insanlara dağıtıverirdi.
Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Han Duvarları'nın bütün gücü, öyle sanı yorum, şairinin Anadolu içinde, Anadolu karşı sında güçsüzlüğünü sezmesinde.
Sayfa 38
Reklam
Kendileri istemeseler de, onları sevebilecektim; sevgimden ancak insan olmaktan çıkmak yoluyla kurtuldular. Öyle istediklerine göre, şimdi benim için yabancı, adı sanı bilinmeyen insanlar onlar; birer hiçler!
Ve o insandaki pek kesret âlât ve cihazatın her birisinin ayrı ayrı hizmeti, ubudiyeti olduğu gibi ayri ayrı lezzeti, elemi, vazifesi ve mükâfatı vardır. Mesela göz, suretlerdeki güzellikleri ve âlem-i mubsıratta güzel mu'cizat-ı kudretin envainı temaşa eder. Vazifesi, nazar ibretle Sâni'ine şükrandır. Nazara mahsus lezzet ve elem malûmdur, tarife hâcet yok.
Sayfa 97
مَنْ لَمْ يَرْحَمِ النَّاسَ لَمْ يَرْحَمْهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ "İnsanlara merhamet etmeyene, şanı büyük Allah da merhamet etmez. "
Sayfa 325 - Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/358.
Bişri Hafi (r.a) der ki: "Ey zahitler! Sefere gidin ki, (günahlardan) temizlenesiniz. Bir yerde kalan su mutlaka kokar." Karada, denizde Allah'ın acayip işlerini görmeli; dağda, dağlarda ovalarda, çeşitli iklimlerde, dünyanın çeşitli yerlerinde değişik hayvan, bitki ve diğer yaratıkları görmeli, her birinin kendi yaratıcısını teşbih, tenzih ettiğine ve sani'in birliğine delâlet ve şahitlik ettiğine bakmalıdır. Böyle ibret nazarıyla bakan kimse, harfi ve sesi olmayan cansızların sözünü anlayabilir ve harfsiz ve rakamsız olarak bütün varlıkların çehresinde yazılan ilâhi yazıyı okuyabilir. Kâinatın bütün sırlarını ondan anlayabilir. Bilhassa gökler alemine baktığı zaman, onlar ki, her gece ve gündüz, kendi etrafında dönen acayib sırlarını lisan-ı hal ile açıklar ve bu ayeti kerimenin manasını tefsir eder: وَكَاَيِّنْ مِنْ اٰيَةٍ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ يَمُرُّونَ عَلَيْهَا وَهُمْ عَنْهَا مُعْرِضُونَ "Göklerde ve yerde nice alâmetler vardır; üzerinden geçerler, fakat onları anlamazlar" (Yusuf, 105). Bundan başka bir kimse kendi yaratılışına, azalarına ve sıfatlarına bakarsa, ömrü boyunca bu manzara kendisine yeter. Belki kendindeki şaşılacak hâlleri olduğu gibi görmek için zahiri gözünü kapayıp batini gözünü açmalıdır.
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.