Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Oğuz 'un Yirmi Dört Boyu . Zafer
🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹 Oğuz’un yirmi dört boyu Gün büyük zafer günüdür Şanlı Türk’ün asil soyu Gün büyük zafer günüdür 🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹 Bozok ve Üçoklar kolu
Sultan Murad Hüdavendigar
SULTAN MURAD HÜDAVENDİGAR Balkanlar Fâtihi Orhan Gazi zaferlerle dolu ömrünü ikmal edip beka âlemine göçünce, fetih sancağını oğlu Murad Hüdâvendigâr devir almıştı. Sultan Murad, atasından devraldığı mirasa layık olduğunu göstermiş, Anadolu ve Balkanlardaki fetihleriyle Osmanlı Devletini muhteşem bir imparatorluk haline getirmiştir. 27 yıllık
Reklam
Şehzade Süleyman
ŞEHZADE SÜLEYMAN Rumeli Fatihi Mevlid şairi Süleyman Çelebi'nin dedesi ve Orhan Gazi'nin kayınbiraderi Şeyh Mahmud'un: "Keramet gösterip halka suya seccade salmışsın Yakasın Rumeli'nin dest-i takva île almışsın." dediği, Orhan Gazi'nin büyük oğlu Süleyman Şah, Rumeli fâtihi olarak tarihlere
ORTA DOĞU (Muhammed Gök)
Yurtlarından sürgün mazlum müminler, Ve zamanın nabzında solmuş umutlar, Bombalarla uyanan ürkek bakışların, Feryadıyla titredi gökyüzünde yıldızlar. Kıyameti kopartacak mazlumların bu hali. Bir asırdır gözyaşıyla sulandı bu topraklar. Körükledikçe körüklüyor zulmün ateşini. Dışarıdan kâfirler, içerden münafıklar... Ey gönül çoğrafyam, nebilerin otağı, Kerbeladan beridir bitmedi kan ve gözyaşı. Ayrılık düştü kalplere, koptu kardeşlik bağı. Ne zalime dur diyen var, ne yetimin sırdaşı. Er meydanında ne yiğit kaldı, ne de gayret. Silindi birer birer hepsi tarih sahnesinden. Nerede cengaverler nerde o şanlı heybet? Sancağı kim omuzlar el aksa cephesinden? Ey şehitliğe Can atan çocuk, üzülme! Cesaretin ecdadının destanından iz taşır. Sana müjdelenen fetihler de yakındır. İhlâslı tekbirlerin tüm cihanı dolaşır
292 syf.
10/10 puan verdi
Bilge bir kedi, insanların beş duyusunun nasıl sıradanlaştığını anlatıyor. Meko adında bir kedi önce kendi hayatı'nı anlatıyor kitabın başında. Annesi'nin yanından bebek bir kediyken alınıyor. Küçük bir çocuk sahipleniyor önce ama annesi istemiyor. Sonra halasına götürmeye karar veriyorlar kediyi. Meko yeni yerini sevmiyor ve oradan
Ke(n)di(n)den Utanmak
Ke(n)di(n)den UtanmakAyşenur Yazıcı · Nemesis Kitap · 201126 okunma
192 syf.
10/10 puan verdi
Ağlasam mı gülsem mi bilemediğim, çoğunlukla öfkemin arttığı bir süreç oldu. Buna alenen maruz kalanları Rabbim cennetin baş köşesiyle müşerref kılsın. Makamları âlî olsun. Film, Sultan Abdülhamid tahttan indirildikten sonra tamamen kopuyor. Onca şanlı fetihler, mimari faaliyetler, hayırlar hasenatlar müslümanların zayıflamasıyla puf. Gördüğüm manzara şu ki; britanya bir anne edasıyla, yahudi çocuğunu, sahibi olduğu salıncaktaki çocuğu itip aslen sahip olmadığı ve asla olamayacağı yere oturtuyor. Ve o çocuk ortalığı oyun alanına çeviriyor; asıyor, kesiyor, kuralları ve anlaşmaları dinlemiyor. Kendi kurduğu hayal dünyasında dilediği gibi at koşturuyor. Güldüğüm kısım ise müslümanların 106 yıldır bu oyuna seyirci kalması. Hiç mi yok Salahaddin Eyyubî gibi Salih Necmeddin Eyyub gibi ümmeti birleştirip Kutsal şehri bu işgalden kurtaracak?
Kudüs Tarihi
Kudüs TarihiMusa İsmail Basit · Nida Yayıncılık · 2018257 okunma
Reklam
Yol Düşüncesi
Bu defa farkına vardım ki ihtiyarlamışım. Hayatı bir camın ardında gösteren tılsım Bozulmuş, anlıyorum, çıktığım seyahatte. Cihan ve ben değiliz artık eski hâlette. Mısır ve Suriye, pek genç iken, hayâlimdi; O ülkelerde gezerken kayıdsızım şimdi. Bu gözlerim, medeniyetlerin bıraktığını, Beş on yıl önce, görür müydü, böyle taş yığını? Bugünse
Ne söyleyelim?
“Bundan tam 15 gün önce, 26 Ağustos'ta Afyonkarahisar'daki düşmana indirilen darbe bir yıldırım kadar dehşetli ve şiddetli olmuştur… (Türk orduları), 150 bin kişiden (Doğrusu 225.000) oluşan ve dünyanın en mükemmel ve en kahredici silahlarıyla donatılmış olan Yunan ordusuna bir an soluk aldırmadı, bir an rahat vermedi. Hatta düşmanın firarına bile imkân bırakmadı. Bu haydut sürüsünü ayağının altına aldı, çiğnedi, kahretti, imha etti. Şimdi İslamın tek koruyucusu kalmış olan bu mücahitler ordusu, iki buçuk senedir hasret olduğu İzmir'e kavuşmuş bulunuyor. (…) Dünyada hiçbir millete, tarihinin hiçbir devresinde bu kadar şanlı, bu kadar muazzam, bu kadar ferahlık veren bir zafer nasip olmamıştır. Hiçbir milletin askeri tarihi, kendi ordusunun, bu kadar kuvvetli bir düşmana bu kadar kesin ve kahredici bir darbe indirdiğini kaydetmemiştir ve bundan sonra da edemeyecektir, edemez. (…)  26 Ağustos Anadolu Zaferi öyle muazzam bir vakadır ki… Fatih'ler bu kadar büyük fetihler yapamamış, Yavuz'lar ümmeti ve milleti böyle harikalarla taçlandıramamış, her sayfası bir başka gaza ve bir başka zaferle dolu olan İslam tarihi bu kadar yüce ve kutsal bir zafer kazanamamıştır. (…) Mustafa Kemal Paşa, geçen sene tam bu günlerde, ‘Düşmanı Anadolu'nun harim-i ismetinde boğacağız' demişti. Cenab-ı Hakk'ın ne büyük hikmet ve inayetidir ki, Türk Ordusu'nun bu kumandanına, sözünü kesin surette, senesi senesine, günü gününe tutmayı ihsan eyledi.” (“Ne Söyleyelim”, Tevhid-i Efkâr, 10 Eylül 1922 )
Tahayyülümde vatan kalsın eski haliyle…
Ne Akdeniz'de şafaklar, ne çölde akşamlar, Ne görmek istediğim Nil, ne köhne Ehramlar, Ne Bâlebek'de lâtin devrinin harâbeleri, Ne Biblos'un Adonis'den kalan sihirli yeri, Ne portakalları sarkan bu ihtişamlı diyar, Ne gil, ne lâle, ne zambak, ne muz, ne hurma ve nar, Ne Şam semâsını yâlel'le dolduran şarkı, Ne Zahle'nin üzümünden çekilmiş eski rakı, Felekten özlediğim zevki verdiler, heyhât! Bu hâli, yaşta değil, başta farzeden bir zât Diyordu: “İnsana çarmıh'ta haz verir îman” Dedim ki “Hazret-i İsâ da genç imiş o zaman.” Eğer mezarda, şafak sökmiyen o zindanda, Cesed çürür ve tahayyül kalırsa insanda, —Cihan vatandan ibârettir, îtikadımca— Budur ölümde benim çerçevem, murâdımca Vatan şehirleri karşımda, her saat, bir bir, Fetihler ufku Tekirdağ ve sevdiğim İzmir, Şerefli kubbeler iklimi, Marmara'yla Boğaz, Üzerlerinde bulutsuz ve bitmiyen bir yaz, Bütün eserlerimiz, halkımız ve askerlerimiz, Birer birer görünen anlı şanlı cedlerimiz, İçimde dalgalı Tekbir'i en güzel dînin, Zaman zaman da Nevâ-Kâr'ı, doğsun, Itrî'nin. Ölüm yabancı bir âlemde bir geceyse bile, Tahayyülümde vatan kalsın eski hâliyle.
MÖ 1894 yılındaki kuruluşundan itibaren neredeyse hiç bilinmeyen ve henüz karanlık olan babil kentini merkez olarak mütevazı bir krallık kurmuş bulunan amurru hanedanın altıncı hükümdarı hammurabi MÖ 1750 yılına doğru, parlak fetihler ve gayet ustaca yürütülen bir dizi harekat sayesinde mezopotamya’daki bütün eski kent devletlerini başkenti çevresinde birleştirdi. mezopotamya’nın gerçek metropolü olarak kalacak babil kenti siyasal, ekonomik, kültürel ve dinsel bir merkez halini aldı. bundan böyle bir babil uygarlığından söz edilebilecektir çünkü bu şanlı kent bin yılı aşkın süredir yoğrulmuş bir kadim kültürün meşalesini ele geçirmiş ve elde tutmuştu.
Reklam
272 syf.
·
Puan vermedi
·
15 günde okudu
El- Mansur El- Muzaffer, Sultanü'l Alem, Melikü' l- Arap ve'l- Acem, Melikü'l- İslam... Evet tüm bu güzel sıfatlar Sultan Muhammed Alparslan için. Gerek Meliklik döneminde gerekse Sultanlık döneninde ülkesi için fetihler yapmış, İslam sancağını daima ileriye taşımış büyük komutan, Malazgirt' te Bizans'ı perişan ederek Anadolu'yu yurt kılan muzaffer Sultan. Bu eşsiz eserde tarihimizin en şanlı komutanlarından Muhammed Alparslan'ın efsanevi hayatına tanık olacaksınız. Tarihimizin muzaffer kumandanlarını büyük bir merak, heyecan ve minnetle okumayı seven biri olarak Nureddin Zengi, Rükneddin Baybars, Selahaddin Eyyubi, Abdülhamid Han ve II. Kılıç Arslan'dan sonra şimdide Muhammed Alparslan'ın hayatını heyacan ve merakla okudum. İslamın sarsılmaz kılıçlarını, dinin bükülmez bileklerini, mazlumların gür seslerini minnet ve şükranla yad ediyorum. Rabbim onlardan razı olsun.
Otağ - 3  Sultan Alparslan
Otağ - 3 Sultan AlparslanAhmet Şimşirgil · Timaş Yayınları · 2019153 okunma
Şanlı bir tarihsin: Mâz-i millet sendedir. Varsa ibret sendedir, hikmet de elbet sendedir, Fetihler devri durur yâdında, devlet sendedir ! Çünkü hürriyet , gayret sendedir, Yaşamak bayağılıktır, artık bence izzet sendedir.
Sayfa 88
Atsız, her şeyden önce bir ülkü adamıdır. Bütün faaliyet sahaları; tarihçiliği, edebiyat araştırıcılığı, romancılığı gibi şairliği de, bağlı bulunduğu ülkü mihveri etrafında döner. Bundan dolayı onun şiirlerini, Türklük ve Türkçülük fikirlerinden ayırarak incelemek mümkün değildir. Türk milliyetçiliğinin hem fikir, hem mücadele tarihinde Atsız,
88 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Yahya Kemal Beyatlı
Yahya Kemal Beyatlı Bu bir teşekkür mektubu gibi düşünerek  sevgimle, yola çıktım ve yüreğimden süzülen kelimelerle  nacizane onu yazmak istedim. Hayatı ve yaşadıklarını şiire dökmüş. Düşünce ve şuuru ile bize bizi anlatarak (ayrıştırarak değil birleştirerek) yolumuza ışık tutmuştur; tıpkı Divan edebiyati ile milli edebiyat dönemi arasında köprü
Eski Şiirin Rüzgârıyle
Eski Şiirin RüzgârıyleYahya Kemal Beyatlı · İstanbul Fetih Cemiyeti Yayınları · 2022497 okunma
42 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.