Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
270 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Fena değil diyebileceğim bir bilim kurgu romanıç Roman 3 bölümden oluşuyor, ilk ve son bölümünü yazar kendi ağzından anlatırken ikinci bölümde yazarın arkadaşı var. Yazarın arkadaşı olan Charley Brady, bazı sanrılar görmeye başlar, bu arada ABD'nin başına solcu bir başkan gelir ancak bunu kimse bilmemektedir. Bu başkanın kurduğu bir örgüt, Aramchek adındaki bir örgütün peşine düşer ve bu konuda vatandaşlara baskı uygular. Bundan Charley ve yazarın kendisi de nasibini alır. Acaba Charley ve sanrıları görmesine sebep olan Valis bu işin üstesinden gelebilecek midir?
Albemuth Özgür Radyosu
Albemuth Özgür RadyosuPhilip K. Dick · Altıkırkbeş Basın Yayın · 200196 okunma
350 syf.
4/10 puan verdi
Philip K. Dick çok sevdiğim yazarlardan biri, Karanlığı Taramak adlı kitabı da ismini çokça duyduğum ve merak ettiğim bir kitaptı, fakat kitabı bitirmemle birlikte Karanlığı Taramak, hiç ama hiç beğenmediğim ve açık ara farkla okuduğum en kötü PKD kitabı haline geldi. PKD'nin hayatından yoğun izler taşıyan ve başyapıtı olarak adlandırdığı bu yarı-otobiyografik kitapta, geleceğin Amerikası'ndan bir kesit anlatılıyor. Nüfusun büyük çoğunluğunun kullandığı "D Maddesi" adlı uyuşturucu türü nedeniyle devlet zor zamanlar geçirmektedir. D maddesi, kullananları müptela haline getiren oldukça tehlikeli ve uzun dönemde de beyinde ciddi hasarlara yol açan bir ilaçtır. Gerçek adı Fred olan bir narkotik ajanı, Robert Arctor (Bob) adı altında D maddesi kullanan bir grup uyuşturucu satıcısının kimliklerini açığa çıkarmak amacıyla aralarına sızmış, ancak bu süreçte kendisi de D maddesinden çokça kullanmış ve gerçek kimliği ve büründüğü diğer kimlik olan Bob birbirine karışmaya başlamıştır. Başarılı olma potansiyeli sahip konusuna karşın hemen hemen hiçbir bilim-kurgu ögesi barındırmamasıyla Karanlığı Taramak, uyuşturucu konusunda yazılmış sıradan bir kitap haline gelmiş. Sıkıcı anlatım, akıcılıktan uzak olaylar dizisi ve yetersiz çeviri de tüm bu kötü özelliklerin üstüne tuz biber ekmiş. Uyuşturucu alt kültürü, bolca argo içeren diyaloglar, sanrılar, çoklu kimlik bunalımı gibi filmlerde çokça rastlanabilecek temalardan hoşlanıyorsanız bu kitap size göre; fakat benim gibi bu tarz konulara ilgi duymuyorsanız bu kitaptan hoşlanmayacaksınız.
Karanlığı Taramak
Karanlığı TaramakPhilip K. Dick · Altıkırkbeş Basın Yayın · 201197 okunma
Reklam
160 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
İlk defa okuduğum bir yazardan oldukça güzel bir polisiye roman. Baron Yosch, eski sevgilisi Dina ile kocası Eugen'in evine, Dina'nın kardeşi Felix elini kestiğinden müzik yapmaya gider. Ve bu esnada çözülemeyen intiharlardan konuşulur. Eugen bir oyuncudur ve o akşam bir gösteri yapacaktır. Hazırlık yapmaya gider ancak ölü bulunur. Evdekilerden mühendis Solgrub ve Doktor Gorski bunun bir cinayet olduğunu düşünmektedir. Olayı araştırmaya başlarlar ve en sonunda Kıyamet Günü Ustası lakaplı bir ressamın hikayesi ile karşılaşırlar. Cinayetlerin sebebi insanda sanrılar uyandıran bir karışımdır. Ama kitabın sonuna kadar gitmek lazım. Katil gerçekten ilaç mıdır? Yoksa işin içinde bir insan parmağı var mıdır? Keyifle okunan bir roman.
Kıyamet Günü Ustası
Kıyamet Günü UstasıLeo Perutz · Labirent Yayıncılık · 201558 okunma
240 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Tıbbın ve polisiyenin bu kadar güzel harmanlanarak anlatılması takdire sayan gerçekten... Kansere çare arayan doktor Tamer kaybettiği genç hastası yüzünden yakalandığı sanrılar ve polisiye gizemler. Herkese tavsiye ederim
Sanrı
SanrıTuğba Sarıünal · Destek Yayınları · 2015765 okunma
148 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Son derece güzel bir bilim kurgu romanı. Ijon Tichy adında bir bilim adamı Kosta Rika'da düzenlenen Gelecekbilim Kongresi'ne katılmak için yola çıkar. Hilton Otelde kalan Tichy, kongredeyken otele bir saldırı olur ve polis kimyasal ilaçlar kullanır. Oksijen maskesi kullanan Tichy ve bir başka profesör toplamda otuz kişi ile kanalizasyona iner. Polisin kullandığı ilaç halüsinojendir ve bir süre sonra Tichy de etkilenir. Ancak gördüğü sanrılar oldukça etkileyicidir. Sonradan kendini dondurur ve otuz yıl sonra uyanır. Yeni bir medeniyet vardır, dil değişmiştir, kültür değişmiştir ama bunlar acaba gerçek midir yoksa yine sanrı mı? Otomatik Portakal'dakine benzer bir dil kullanılan bu roman tek kelime ile mükemmel. Mutlaka okunması gerekenlerden. Yazarın mizah anlayışını da pek sevdim.
Gelecekbilim Kongresi
Gelecekbilim KongresiStanislaw Lem · İletişim Yayınevi · 2000246 okunma
Sanrılar, anlamsız korkular, saçma sapan hayaller... Hepiniz geri! Yaşam var ve ben şimdi yaşıyorum.
Sayfa 233Kitabı okudu
Reklam
Yirmi yaşında, tecrübesiz ve yardımcısız annem, bu iki yabancı can çekişen kişi arasında paralanıyordu. Yaptığı mantık evlenmesi, hastalık ve matemle doğrulanıyordu. Ben de, durumdan yararlanıyordum; o çağlarda,anneler çocuklarını kendileri emziriyor ve pek uzun süre besliyorlardı; eğer bu ikili can çekişme şasnı olmasaydı, geç sütten kesilmenin güçlükleri ile karşılaşacaktım. Hastalık, dokuz aylıkken zorla sütten, ateş ve alıklaşma, benim, anne ile çocuk arasındaki bağları kesen son makas darbesini duymama engel olmuştu. Karmaşık sanrılar (halüsinasyon) ve silik putlarla dolu bir dünyaya daldım. Babamın ölümünde, annem ve ben, bir anlaşmazlığın kurbanı idik; o gerçekten hiçbir zaman ayrılmadığı bir oğulu yeniden bulmuştu; ben ise bir yabancının dizlerinde kendime geliyordum
Bir tarafta, sahip olduğu tarlayı korumak için taş ve tahta totemler üreten insan, öteki tarafta güç, iktidar ve servetini koruyabilmek için ''fikirsel totem ve yapay sanrılar yaratan'' modern insan.Her ikisininde putperst olduğu gerçeği gün gibi ortada değil mi?
Sayfa 68
233 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Karanlığın Kızı, Tanrılar ve Canavarlar serisinin ilk kitabı... Aslında bu kitabı daha önce okumuştum ama 2.kitabı elime geçince hikayeyi unuttuğumu fark ettim, ilk kitabı tekrar okudum. Aristanae çok küçük yaşlarda annesi tarafından terk edilmiş, bakıcı aileler tarafından büyütülmüş bir kız... Geçmişi konusunda merak içinde; annesi kim, onu
Karanlığın Kızı
Karanlığın KızıKelly Keaton · Dex Yayınevi · 2011115 okunma
376 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Ruhunu kavanozlara üleştirenlerin yazarıdır Hasan Ali Toptaş! Son kitabı olan Heba; tüm kitaplarını sevdiğim bu yazarın farklı bir biçimde bağlandığım eseri oldu. Genel olarak insanlar en çok Gölgesizler'i sevdiler, Heba'da bir parça ufak tereddüt yaşadılar ancak ben Heba'yı alıp listenin başına koydum. En olgun çağında birdenbire hepimizi aynalar yardımı olmaksızın salt rüyalar ve sanrılar ile kendimizle yüzleştirip dehşete düşürmek için yazılmış bir fragmanlar topluluğu idi âdeta. Adam-kadın-çocuk-köy-söylentiler-fısıltılar ve doğruluğundan asla emin olamayacağınız görüntüler. Tüm bunlarla birlikte gerçek ve hayal, evren ve zihin arkasındakileri barındıran kutunun kapağını aralamış ve ortaya bin yıllık bir dehşet salmış gibiydi yazar. Birbirine değer bileziklerin çıkardığı ses yaklaşık üç sene sonra dahi kulaklarımda çınlıyor ben bu satırları yazarken. Kendimi Hasan Ali'yi yorunlayabilecek mertebede görmüyorum asla ancak; eğer okuyorsanız bu satırları mutlaka okuyun bu yazarı. Okudu iseniz diğer kitaplarınıda okuyun ruhun ölümcül sırlarının bir uyuşturucu misali bünyenize nüfuz etmesine müsaade edin.
Heba
HebaHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20164,580 okunma
Reklam
162 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Ben Tek Siz Hepiniz, Hakan Bıçakcı’nın ilk okuduğum kitabı. Yazardan önce ilk olarak yayınevine dair bir yorum yapacak olursam, İletişim Yayınları bir kez daha boş bir kitap basmayacağını kanıtladı. Türk edebiyatında yeni bir akım yaratabilecek bir özgünlüğe sahip bir kısa öykü kitabı ile karşı karşıyayız. Kitabın okuduğum ilk üç öyküsü kısa
Ben Tek Siz Hepiniz
Ben Tek Siz HepinizHakan Bıçakcı · İletişim Yayıncılık · 2017288 okunma
SİNESTEZİ: RENKLERİ DUYMAK,ŞEKİLLERİ TATMAK... Uyandıkları her sabah kendine has ve değişik. Basitçe gazete okurken bile okudukları her bir kelimede gözlerinin önünde bambaşka renkler parlıyor. Beethoven'ın konçertolarından birini dinlemek onlar için bir havai fişek gösterisine dönüşüyor. Kapı çaldığında çevrelerinde farklı büyüklükte üçgenler
"Yeter artık!" Dedi kararlı coşkulu bir tavırla sonra sanki görünmez bir kara güce sesleniyormuş gibi meydan okurcasina,çalımla ekledi:"Sanrılar,anlamsız korkular,saçma hayaller...Hepiniz geri!Yaşam var ve ben şimdi yaşıyorum!
Bugün itibariyle Gonca Çiftçioğulları'nın yazmış olduğu Gece Gelen Ölüm kitabını bitirdim. Uzun zamandır merak ettiğim bir kitaptı, polisiye gerilim türü, üstelik yerli ve kadın bir yazar. Kesinlikle koltuklarım kabardı diyebilirim. Kitaba gelince, polisiye gerilim olduğunu belirtmiştim. Aynı zamanda romantizm ve yer yer komedi unsurlarını da taşıyor. Tabii ağırlık gerilim :D :D Konusuna gelince; İstanbul'da faili belirsiz genç kadın cinayetleri işlenmektedir ve polisin elinde hiç bir kanıt bulunmamaktadır. Komiser Mehmet ve yardımcısı Selda davaya ilişkin diğer adli birimlerden yardım alarak suçluyu yakalamak için var güçlerini ortaya koymaktadır. Öte yandan psikiyatri servisinde yatan bir hasta garip sanrılar görmektedir. Doktorunun bu sanrıların işlenen cinayetlerle bir şekilde bağlantılı olduğunu farketmesiyle olaylar daha da ilginçleşir. Oldukça sürükleyici bir kitap, dolu dolu karakterleriyle, gayet güzel dokunmuş olay örgüsüyle, şaşırtıcı sonuyla benim çok hoşuma gitti. Olayların gidişatını öyle ya da böyle tahmin etseniz de katil konusunda kesinlikle şaşıracağınıza eminim ve son bölüme kadar katili tahmin edemiyorsunuz. Kitabın başında iki farklı olay gayet güzel bir şekilde birbirine bağlanıyor ve akışa devam ediyor. Bir bütün olarak soluksuz bir şekilde ara vermeden okudum. Polisiye gerilim seviyorsanız, kitaba mutlaka bir şans vermenizi öneririm.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.