Elimde tuttuğum ve ödüllendirdiğim üç hazinem var. Birisi şefkat, ikincisi tutumluluk, üçüncüsü ise başkaları üzerinde öncelik iddia etmemek. Şefkatten cesaret doğar, tutumluluk bize görüş sahası sağlar, başkaları üzerinde öncelik iddiasından kaçınma da yaşam güvenliği getirir.
Kastaş YayıneviKitabı okudu
Nihayet Lakhes'in arkadaşı Nikias, Sokrates'in yönlendirmesiyle, cesaretin mutlaka bilgiyle, iyi ve kötünün ne olduğuna ilişkin bir bilinçle harmanlanması gerektiği, üstelik yalnızca savaş alanıyla sınırlı kalmadığı sonucuna varır. Yalnızca kısa bir açıkhava sohbetinde bile, çok hayranlık duyulan bir Atina erdeminin tanımına ilişkin olarak pek çok yetersizlik ortaya çıkmıştı. Herkes tarafından kabul gören bu tanımda, savaş alanı dışında da cesaret gösterilebileceği ve cesur davranmak için sebat ile birlikte bilginin de kullanılması gerektiği dikkate alınmamıştı. Mesele çok basit gibi görünebilir ama aslında sonuçları açısından çok da önemli olabilir. Eğer bir generale, ordusuna geri çekilme emri vermenin, tek mantıklı manevra bu olsa dahi, korkakça bir davranış olduğu öğretilmişse, bu yeni tanım onun seçeneklerini fazlalaştırmakla kalmayacak, kendisine yöneltilecek eleştirilere karşı kendini savunmasını da olanaklı kılacaktır.
Reklam
Komutan:
Komutan denen şey, erdemlilik, güvenirlilik, insancıllık, cesaret ve ciddiyettir.
Sayfa 1
Tam bir rahatlık ve güvenliği egemen olduğu bu yeni koşullarda, bizim güç dediğimiz o ele avuca sığmaz enerji ister istemez zayıflığa dönüşecekti. Bir zamanlar varlığımızı sürdürmek için gerekli olan kimi eğilimler ve tutkular bizim dönemimizde bile sürekli bir başarısızlık kaynağıdır. Örneğin, bedensel cesaret ve savaş sevdası uygar bir insana fazla bir yarar getirmez - dahası ayakbağı bile olabilir.
"Savaş insanlara değil, insanlıkla ilgisi olmayan canavarlara yakışır. Öylesine olağanüstü bir çılgınlıktır ki, şairler onu intikam tanrıçalarının gönderdiğine hükmederler. O kadar amansız bir vebadır ki, iffete halel getiren her şeyi bir lahzada insanoğlunun başına musallat eder. Öylesine hunharca bir şiddet eylemidir ki, eli kanlı canilerin önde gidenleri selameti onda bulur. Tanrı'ya zıt işlerin en başında gelen öyle lanetli bir uğraştır ki, İsa ile uzaktan yakından ilgisi olamaz. Buna rağmen papalar her şeyi unutup savaş peşinde koşarlar. Savaş söz konusu oldu mu kaşarlanmış moruklar dipdiri birer küheylan kesilirler. Hiçbir masraftan ve zahmetten kaçınmazlar. Hiçbir sakınca önemli değildir onlar için. İster hukuk, din isterse barış çiğnensin, hatta insanlık batsın, umurlarında olmaz. Aslında çılgınlığın daniskası olduğu hâlde bu tutuma övgüleriyle alkış tutan ve ona Hristiyanlığa yakışan azim, dindarlık ya da cesaret gibi adlar takan dalkavuk bilginler ordusu da yok değildir. Dinî vecibe ve sevgi ilkelerinden ödün vermeksizin kılıçlarını çekip din kardeşinin göğsüne saplamanın bir yolunu bulanlar yine bunlardır."
Sayfa 100
Güçsüzlerin amacı güç kazanmaktır. Bu, devletler kadar insanlar için de geçerlidir. Memur şef olmak ister, işçi patron olmak... Sanatçı meşhur, asistan profesör, profesör de rektör olmak ister... İlçe başkanlığında siyaset yapan kişi milletvekili, bakan hatta başbakan olmak ister. Parası az olan zenginlik, hasta olan sağlık ister. Bunların hepsi güçtür. Mahrum olan güç ister. Ama bazen mahrumiyet olmasa da kendini göreceli olarak mahrum gören kişi güç talebinde bulunur. Kısacası güç, ister makam, ister statü, ister para, isterse sağlık olsun her şekliyle talep edilen bir unsurdur. İnsanlar genellikle güç denince somut şeyleri anlarlar. Para pul, makam, silah, asker sayısı gibi... Oysa insanların bir de elle tutulmayan, gözle görülmeyen güçleri vardır: itibar, cesaret, tarih, hürmet, korku, karizma gibi... Bunlar soyut güç unsurlarıdır ve çoğu kez somut güçten daha etkilidir.
Sayfa 251Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.