Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Seda

Bir şeyi hoş görerek, aslında o şeyin ahlaki olarak kötü ve suçlanabilir olduğunu ve değiştirilmesi gerektiğini ima ediyoruz
Reklam
Mutsuz insanlar neden memnun olabilir ki... Daha uygar bir ülkede yaşamaya can atan, Avrupa'da ya da Amerika'daki yaşıyor olsaydı her şeyin çok farklı gelişeceğini düşünen, mutluluğun ve için huzurunun başka ülkelerde bulunabileceğine inanan çok insan tanıyorum. "Kendinizi oraya götürdükten sonra, değişen pek fazla bir şey olmaz" diyemiyorum hepsine.
1933'lerde Almanya'daki yapılan sokak eylemlerinde Freud'un kitapları yakılmıştı. Kitaplarının yakıldığını haber alan Freud: "Epey ilerleme kaydetmişiz, Ortaçağ'da olsak beni yakalardı, şimdilik kitapları yakmak onlara yetiyor. "

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Nasıl bir anneden dünyaya geldiğimiz bizim asıl kaderimizdir.
Erkekler sevdiklerinde arzulamazlar, arzuladıklarında ise sevmezler.
Reklam
Eğer bir kadının sol göğsünün altında darbe yaptıysanız, o kadının yaşayacağı devrimlerin tek sorumlusu da sizsiniz demektir.
Sayfa 103Kitabı okudu
Herkesin acısı kendisine göre çok büyük ve herkes başkasının acısına aynı büyüklükte duyarsız.
Başkasına giden kadın yoktur ama elinde tutamayı beceremeyen erkek vardır.
Yeter ki içindeki Allah korkusu zeval almasın, inancın kirlenmesin. Kalbini temiz tutarsan "Bak seni onunla sınadım ama yar etmedim" deyişini hissedebilirsin.
Kötü olanları eledikçe yerine çok daha iyi insanlar, ilişkiler olaylar çektim.
Sayfa 210Kitabı okudu
Reklam
Avrupa artık cinsel arayışını ve yaşadıklarını tüketip, henüz gençliğinin baharında evlenip çocuk sahibi olma akımına kapılmışken, biz tam tersine doğru geliştik. Sorumluluk almaktan kaçan erkek ve kariyer peşinde koşarken dişilik özelliklerini unutan kadınlar evlenmekte zorlanmaya başladılar.
Sayfa 193Kitabı okudu
Kaybetme korkusu olmayan kişiler, hayatından uzaklaşanları sevgiyle uğurlarlar.
Sayfa 111Kitabı okudu
Bir erkek kendisini ne kadar severse, karşısındaki kadını da o kadar sevme kapasitesi vardır.
Sayfa 109Kitabı okudu
Sevgisizlik resmen bir hastalıktı, henüz tıp dünyasında adı konmamış, insanlığı bozan, yıpratan, dünyayı cehenneme dönüştüren bir hastalıktı ve belki de bulaşıcıydı.
Sayfa 315Kitabı okudu
Belki de hayvanlar; kendi sevgi açlıklarından değil, aslında kimin sevgiye ihtiyacı olduğunu hissettiklerinden takip ediyorlardı peşine takıldıkları kişileri.
Sayfa 219Kitabı okudu
İnsanın kazanamayacak tek savaşı kendisiyleydi
Sayfa 211Kitabı okudu
Reklam
Cevapları muammalı Sorularda karşısındakinin sorgulamasını kısıtlamak bir cehalet yöntemiydi.
Sayfa 207Kitabı okudu
Neyin merakına takıldıysa zihnimiz, onun dünyasında var oluyordu gerçekliğimiz.
Sayfa 175Kitabı okudu
Gerçeklik bir tokat gibi çarptığında, insan çırılçıplak huzursuzluklarıyla yüzleşirdi.
Sayfa 118Kitabı okudu
Merakları ortak olan varlıklar, bir gün birbirlerini mutlaka bulurlar
İnsanları izlerken, daha evvel hiç görmediklerini görebilir, hiç hissetmediklerini hissedebilirsin. İnsanları uzaktan seyrederken, onlara her zamankinden yakın olabilirsin. Eğer bakmayı bilirsen gözlerin sana oyun etmez, dosdoğru görürsün. İçte saklı olanı, acıtanı, kanatanı görürsün. O vakit anlarsın ki o dediğin sensin, seyrettiğin kendi bedenin, kendi suretin, ağladığın kendi acıların.
Gelen, gidende saklıdır; giden gelende saklı.
Reklam
"Canım boğazıma gelip çıkmak için çırpınıyor sanki...''
"Deli doluların çoğu hayli zeki, kurnaz kimselerdir." Zeki ama kurnaz olmayan deli doluyum
"Bazen, aklımız kalbimizin doğru olmasını dilediği şeye inanır." Der ve böylece bu güzel kitap tarafımdan okunmuş olur.
Sayfa 562Kitabı okudu
Bilim şifa da verebilir, öldüre de bilir. Bilimi kullanan kişinin ruhuna bağlı.
Sayfa 342Kitabı okudu