Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Seda Ediz
Seda Ediz
@sediz
GÜ İİBF İKTİSAT
501 okur puanı
Haziran 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
#kitapağacıdevrialem kulübümüzle birlikte okuduğumuz "Saçında Gün Işığı" İkinci Dünya Savaşından sonra dünyaya gelen Subhash ve Udayan isimli iki kardeşin Hindistan'ın Kalküta şehrinde başlayan ama orada tamamlanamayan hikayesini anlatıyor.
Çocukca masumluklarla geçen bir dönemden sonra, üniversitede farklı bölümleri tercih
Tam bir hafta sonra ölümünün 85.yılında anacağımız Atamızın ölümündeki sır perdesini bir nebze de olsa aralayan, bunu belge ve somut bilgilerle ortaya koyan sözkonusu eseri henüz bitirmişken sıcağı sıcağına paylaşmak istedim.
Kitabın son sayfalarında NOTLAR kısmında 199 ayrı kaynaktan bilgi alındığını, bu kısımdan sonraki sayfalarda da yaklaşık
Eserin ana teması, 90'lı yıllarda bir video kaset yoluyla bulaşan ölümcül bir hastalık ve kaseti izleyen herkes bir hafta içinde ölecektir. Nitekim videonun bu yönünü bilmeyen 4 genç arkadaşın, videoyu izledikten tam bir hafta sonra aynı saatte aynı şekilde ölümüyle başlayan kurgu daha en baştan gizemli bir hal alıyor.
Kitabın ana karakteri
Okur Takip Önerileri
On kısa öyküden oluşan eseri kısa bir cümle ile tanımlarsam, neden ve sonuçlarının değişmediği bir göç hikayesi diyebiliriz. Bu göç hikayesinin içinde yoksulluk, şiddet ve hiçbir coğrafyada değişmeyen kadınların çaresizliği var elbette. Kitabın ismi aslında anlatılmak istenenin tek kelimeyle özeti olmuş. Dominik Cumhuriyeti'nde yaşayan Ramon
1925-1964 yılları arasında yaşamış Amerikalı yazar Flannery O'Connor'ın yazdığı iki romandan biri olan "Zorbaların Elinde" yazarın tarzı olan "güneyli gotik" türünde bir eserdir. Gotik roman olunca kasvete hazırlıklı olmak gerekir. Daha ilk bölümünden son satıra kadar okuru sımsıkı saran, iyilik ve kötülüğün
"Enkazın altındaki yalnız halkımıza" sözüyle başlayan bu kitap depremzedelerimize ithaf edilmiş. Şu başlangıç bile yeterli ülkemizin durumunu anlatmaya.
Ama biliyorum ki yine bizler okuyacağız, hafızamıza kazıyacağız okuması gerekenlerse o çok bilmiş (ama hiçbirbsey bilmeyen) cahil cesaretleri ve tavırlarıyla burun kıvıracaklar.
19 -21 Mayıs tarihleri arasında okuyup bitirdim, uykularım kaçtı okurken, yok artık diye diye ilerledim sayfalarda.
En sonda ise eserin iki yazarı şöyle demiş :
[Milan Kundera'nin sözüdür. "Insanoğlunun güce karşı savaşımı, belleğin unutuşa karşı savaşımıdır." Istedik ki, zorbalığa karşı mücadele ederken en büyük silahımız hafızamız olsun.
Okuduğunuz bu kitap, işte o çarpışmanın haklılığına kan olsun diye yazıldı.
Karanlık bir öykü okudunuz sayfalar boyunca. Bir ismin siyaseti üzerinden Türkiye'nin her alanda yaşadığı çürümüşlüğün tüm parçalanını gördünüz. Çoğunu ilk kez duydunuz, kimisini unuttuğunuzu fark ettiniz. Ama artık çok şey biliyorsunuz.]
(syf.230)
Cehaleti seçmeyin, cahil bırakılmaya direnç gösterin, gösterinki insan gibi yaşayın, yaşayalım.
#ss #kırmızıkediyayınları
#okumaönerisi
#okuyunokutun
Şubat ayında okuduğum Şenay Eroğlu Aksoy'a ait "Sardunyaların Kışı" isimli öykü kitabı "13.Türkan Saylan Sanat Ödülü"nde finale kalan sekiz eser arasında yer alıyor. Kazanansa 8 Mayıs'ta belli olacak.
Bu kısacık ama dolu dolu 16 öyküden oluşan kitap hem beni bizi hem de ülkemiz insanının çıkmazlarını anlatıyor. Mutlu başlayıp mutlu biten öykü yok içinde. Yaraları tazeleyen, belki de bir yerimizden yakalayan cümlelerin olduğu kısacık öyküler okunmaya değer.
Kitaba ismini veren öyküden alıntı :
"Bu aşağılık ülkenin karanlığı bitmez bilirsin. Bu defa bildiğin gibi değil ama: Bin yıllık iyilik tohumlarını kökünden söküp parmaklarıyla sıyırıyorlar üzerine tutunmuş toprağı. Neye varacak bu işin sonu? " (syf.14)
#everestkitap #sardunyalarımkışı #okudumbitti #öykü #şenayeroğluaksoy #kitaptavsiyesi #okumaönerisi
Kitapağacı Devri Alem grubumuzla birlikte geçen ay okuduğumuz esere dair başka kaynaktan yaptığım alıntıları ve bunların ışığında kendi düşüncelerimi paylaştığım yorumumu okurken sıkılmazsınız umarım.
22 Ekim 2022 tarihli Cumhuriyet Gazetesi kitap ekinin konularından biri de Michel Tournier ve eserlerine ayrılmıştı Z.Doğan Koreli tarafından
Bu ay okuduğum kitaplardan biri de GALATEIA idi. Bu ismin ne anlama geldiğinden kitabı elime alana kadar haberdar değildim. Mitoloji öyle bir derya deniz ki oku oku bitmiyor. Belki de bir yerlerde rastladım Galateia efsanesine ama unutmuş olabilirim.
Madeline Miller "Ben,Kirke" ve "Akhilleus'un Şarkısı" isimli mitolojik kurgu kitaplarının yazarı. Her ikisini de büyük keyifle okumuştum ve Miller için ne yazarsa okurum hükmüne varmıştım. Yakın zamanda Ithaki Yayınları'ndan çıkan Galateia isimli çok kısa ve çoğu sayfası harika illüstrasyonlarla dolu öyküyü de fazla bekletmek istemedim.
Efsaneyle ilgili bir alıntı paylaşarak ne anlama geldiğini belirteyim :
"Heykeltraş Pygmalion'un, fildişi beyazlığındaki mermerden yaptığı kadın heykeli, o güne kadar yapılan heykellerin en güzeliymiş. Heykeli bitirdikten sonra kendisi tarafından yaratılan bu güzelliğe âşık olan Pygmalion, ona Galateia adını vermiş."
Kaynak: Arkeo Tarih Dünya (Facebook sayfası)
Birçok filme ve edebi yapımlara konu olmuş bu efsaneye Miller'de el atmış ve güzel bir öykü çıkarmış ortaya. Yaratıcısının esareti altında kalan Galateia'nın mitolojik öyküsü okunmaya değer...
#çeviren #elifersavcı
#ithakiyayınları
#madelinemiller
Bu ay okuduğum kitaplardan biri de George Orwell'in distopik romanı 1984 oldu.
Bunca sene ertelediğim, bırak okumayı satın almadığım bir kitaptı.
1949 yılında kaleme alınmış bu kitabı belki yirmi yıl önce okumuş olsaydım bana çok uçuk gelebilir, sıkıcı bulabilir ya da okurken bugünkünden daha çok daha fazla gerginlik hissedebilirdim.
Ama ne "Big Brother, ne baskıcı yönetim, ne "Düşünce Polisi" ne de diğer kavramlar ve baştan sona olan bitenler bana anormal ya da çok olanaksız görünmedi.
Elimdeki mobil telefon bile artık, bırak konuştuklarımı, düşüncelerimi takip ediyor, dillendirmediğim ama sadece düşündüklerimi bir süre sonra ekranda karşıma çıkarıyor.
Ben bu tarz geleceğe dönük eserler bırakan yazarların diğerlerinden bir farkı olduğunu düşünmekteyim uzun zamandır. Bana seçilmiş kişiler gibi geliyorlar ve gelecekten haber veriyorlar. O nedenle gerek bu eser gerekse diger eserler bazında yazılanları çok değerli buluyorum.
1984 üzerine yapılan yorumların güncellenmesi uygun olur diye düşünüyorum
O halde bir kere daha tekrarlayalım kitapta yazılan şu üç satırı:
"SAVAŞ BARIŞTIR
ÖZGÜRLÜK KÖLELİKTİR
CAHİLLİK GÜÇTÜR"
Hangisi yanlış ?
#georgeorwell #1984 #canyayınları #distopikroman #çeviri #celalüster
JAPON KLASİKLERİ 6
"Aynalar Cehennemi ve Diğer Öyküler" kitabını geçtiğimiz Ağustos ayı içinde okumuştum. Edogawa Rampo aslında yazarın esas ismi değilmiş. Japonya'da polisiye yazarlığın önde gelen isimlerinden biri olan Rampo , Edgar Allan Poe'dan çok etkilendiği için bu ismi kullanmış. Nasıl diye soracak olursanız, Edogawa Rampo'yu okurken E.A.Poe'nun ismini telaffuz ediyormuş gibi oluyorsunuz.
Kitaba gelince, İthaki Yayınlarının her Japon klasiğinde olduğu gibi Japon edebiyatının gelişimine ve de batıdan etkilenmesine dair çok detaylı ve bilgilendirici önsözden sonra birbirinden absürt, rahatsız edici ve tekinsiz on iki kısa öyküden oluşuyor. En beğendiğim öykülerse "Aynalar Cehennemi" ile "İnsan Koltuk" oldu.
Japon Edebiyatını her zaman ayrı bir keyif ve heyecanla okuyorum. Bu eser de, farklı tarzda okuma yapmak isteyenler için iyi bir seçenek olacaktır, nefes aldıran cinsten...
Herkese keyifli okumalar...
#edogawarampo #japonedebiyatı #ithakiyayınları #japonklasikleri #çeviri #alperkaanbilir
İş Kültür Yayınları'nın Çağdaş Dünya Edebiyatı serisinin ikinci kitabı MİRAS geçen hafta okuyup bitirdiklerim arasında özellikle dikkatimi çeken bir eser oldu.
Hem Birinci hem İkinci Dünya Savaşı ve Şili'de darbe sonrası diktatörlük rejimi çerçevesinde var olma mücadelesi verirken kendi vatanlarından kilometrelerce uzakta kök salmaya
#kitapağacıdevrialemkulübü ile geçen ay alegorik, distopik farklı bir roman okumuş oldum. Yazarın düşünce zenginliğine, zekasına hayran olmamak elde değil. Büyük patlamadan iki yüz yıl sonra ortaya çıkan yeni bir uygarlıkta, Fyodor-Kuzmiçsk şehrinde (patlamadan önceki Moskova) yaşayan mutasyona uğramış insanlar ve patlamadan sağ kurtulanlar (ki bunlar artık ölümsüzdür) üzerinden, hem ülkesinin hem de insanlık tarihine göndermeler yapan Tolstaya ortaya müthiş bir eser çıkarmış.
Patlama sonrası yaşananların anlatımında kullanılan bozuk dil aslında çevirmen için oldukça zorlayıcı olmuşsa da, Eyüp Karakuş bunun üstesinden başarıyla gelmiş.
Esere ismini veren Böcü'ye gelince, Fyodor-Kuzmiçsk şehrinin ormanlarında yaşayan, benzetme nakadar doğru olur bilmiyorum karabasan gibi bir şey olsa gerek, ki karabasanı nasıl göremiyor ama (çok seyrek de olsa) uykumuzda hissediyorsak Böcü'de öyle bir yaratık. Insanların ruhlarını daraltan, onlara rahat huzur vermeyen bir güç.
Kitabın ilerleyen sayfalarında birçok yazarın, klasik eserlerin isminin geçmesi en hoşuma giden bölümler oldu.
Su gibi akıp gitmese de merak uyandıran, mizahın da olduğu Rus edebiyatından, farklı bir eserdi.
Jaguar Kitap Prospero Serisi'nin diğer kitaplarını da okumalı...
#böcü #tatyanatolstaya #jaguarkitap #prosperoserisi #kitapağacıdevrialemkulübü #600gündeedebidevrialem #çeviri #eyüpkarakuş #tavsiyekitap #okumaönerisi
Okuduğumuz bazı eserlerde farklı kavramlarla karşılaşırız ve hemen ne anlama geldiğini araştırırız. Bunlardan biri de Şamanizm.
Son günlerde okuduğum iki ayrı eserde daha önceleri de olduğu gibi Şamanlara denk gelince, üstünkörü bilgi sahibi olduğum Şamanizm'in ne olduğunu, nelerle uğraştığını, tarihçesini öğrenmek istedim. Meğer derya
Ön kapakta şöyle yazıyor : "Sonsuz güzellikte benzersiz bir roman" Observer.
Gerçekten de beş yüzden fazla sayfa sayısına rağmen bir solukta okunabilen çok akıcı, senelerce akılda kalacak otobiyografik bir roman Shuggie Bain.
Yazdıklarımı sonuna kadar okumayacaklara, kitabı bekletmeden okuma listelerine almalarını tavsiye ediyorum.
