Güneşten mi geldin, böyle yakıcı
Gökkuşağından mısın, böyle rengarenk
Mayıs çiçekleri neden bu kadar
Güzel bakıyorlar rüyalarımda
Denizlerin soluğundan yayılan
Bir bulutun yeryüzüne sevdalı
Son damlası mıydın karanlıklarda
Sen baharın yâr gününde açan gül
Ben baharın her gününde hovarda
“karakterlerin bir ada gibi işlendiği ve bir ada misali yaşamış farklı bireylerin birbirini bulduğu romanlardan keyif alıyorum. ‘a, sen burada mıydın?’ ‘evet, ben hep buradaydım.’ diyen romanlardan bahsediyorum.”
Gizlice düşündüğüm,fark edilmesinden korktuğum hakikat sen miydin ,yoksa ben ,hatırasızlığı , boşluğu,en ucuz şekilde, sırtımdan korkakça , hiçbir teşebbüste bulunmadan birdenbire atmak için yine mi hayal kuruyordum.
"İnsan en nihayetinde bir ada değil midir? Bir ada kadar tek başına, bir ada kadar kimsesiz. Öte yandan tek başına ve kimsesiz olmanın aslında tamamıyla kötü olmadığı fikri kuşatıyor beni. Zira tek başına olmak beraberinde özgürlüğü getirdiği gibi, kimsesiz olmak derinlere inmemize olanak sağlar. Karakterlerin bir ada gibi işlendiği ve bir ada misali yaşamış farklı bireylerin birbirini bulduğu romanlardan keyif alıyorum. 'A, sen burada mıydın?', 'Evet, ben hep buradaydım' diyen romanlardan bahsediyorum. 'Doğrusu bunca zaman tek başıma ayrılamam artık bu kadar ıssız kalmama gerek kalmadı, senin sayende' diyebilmek kalbimizde bir umudun doğmasının mümkün kılar. Bu kitap tam da bu umudu tattırdı."
Konuşmaya korkanlar da yalnız kalır, cesurca konuşanlar da... Korkakların yalnızlığı daha sessiz, daha acınası ve kaçırılmış fırsatlarla doludur. Cesurlar en azından "Denedim!" diyebilir. Ben hiç denemedim. Deneseydim, beni sever miydin?
Ben, sana "Seni seviyorum." diyemeyecek kadar korkaktım. Başka biri, sana "Seni seviyorum." diyecek kadar cesurdu. Ben, bir yalnızlık kazandım. O, seni kazandı. Aklıma takılan tek soru vardı: Sen bir zafer miydin?
toprak yağmura ben sana aşık olduk yeniden imkansiz gibi görünen bu mesele
girdi aklıma her gece tanıdık bi melodi sen miydin sebebi? söylesene
bir kadin gelir değiştirirseni alıştığın o sert, kararlı şeklini yüzbinlerce yıldır böyledir gider
suyun kumsala vurmasi gibi
gök ağladı her sabah ben kayboldum yeniden su camlardan süzülen tane tane ve hep uykuya dalmadan düsündüm geceleri
o yazdığın dizeleri ezberimde.