Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kuran'a Göre Kimlerle Dostluk Kurulmamalı
Yüce Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin...” (Maide, 5/51) Kendileri ile dostluk kurmamız yasaklanan Yahudi ve Hristiyanlar kimlerdir? Sadece âyetlerin bulunduğu ortam bile, bu kimselerin niteliklerini tespit ediyor ve sınırlandırıyor. Bu âyetten önce ve sonra gelen âyetler, o kimselerin
Sayfa 127-131
Kurye, sabahleyin “Gizira Palas” otelindeki odamıza Sovyet büyükelçisinden bir zarf getirdi. Para yoktu, ama “Aşk Masalı” adlı baleni sergilemek üzere Kahire’ye gelen Novosibirsk Tiyatrosu’nun gösterisine iki davetiye göndermişti büyükelçi. Gösteri saati tiyatroya gittiğimizde, salon çoktan dolmuştu. Biletleri oldukça pahalı satılan baleyi
Reklam
Sevgili D, bugün yine terk edildim.Uzun zan geçti biliyorum, alışmam gerektiğini biliyorum ama yine de canım ne zaman kadar çok yansa hala sen oradasın sanıyorum.Başımı kaldırıyorum,canım o kadar çok acıyor ki o an düşünemiyorum,sadece aklıma sen geliyorsun, gözlerim etrafta seni arıyor.Her defasında bulacağımı sanıyorum.İstediğim tek şey koşmak,koşup sana sarılmak.İyi hissetmeyi hatırlamak istiyorum.Yada kötü hissetmeme yardım etmeni.Sadece tüm bunlarla baş edemiyorum ama bunu kimseye söyleyemem.Onların beni gördüğü gibi iyi olmalıyım ama iyi değilim.Birinin bunu görmesine ihtiyacım var.Sevildiğim bir ana ihtiyacım var.Sevildiğimi hatırladığım bir ana.Bunu ne zaman istesem aklımda sadece senin gözlerin beliriyor.Birbirimizi sevmek milyonda bir olan başarısızlıktı.Şimdi anlıyorum.Neden artık bir arada olmadığımızı.Havai fişekler gibi,bir anda büyük bir patlama ve parlama.Sonra sönüyor.Tehlikeli.Bir anda olan bir şey.Şimdi hatırlıyorum,o köprünün altında bir anda sevmeye başladığımızı birbirimizi.İşte bu yüzden yalnıştı.Benim o saatte o köprünün orada olmamam gerekiyordu.Her şey yanlış ve bir anda başlamıştı.İlahi kuralları çiğnediğimize emindim.O gün orada bulunmak büyük bir günahtı.Hiç yaşanmaması gereken bir anda göz göze geldik, gökyüzüne fırlatılan bir havai fişek patladı ve biz birbirimizi sevdik. Bana söylemiştin,bunun frenleri tutmayan bir arabanın içinde olmak demek olduğunu ve ben de buna bayılmıştım.Ben seni o arabanın içinden attım.Çünkü çarpacaktım.Frenleri tutmuyor dediğinde sana inanmıştım.Sağ çıkamayacağını biliyordum ölmekten daha korkutucuydu.
Şu andan itibaren ne söylersen söyle dinlemeyeceğim seni. Çocukluğumdan beri bıktım hepinizden. Tek bildiğiniz göz kontak kurdurmak, konuşmam için dilime yaptığınız işkenceleri hala hatırlıyorum. Kavram kartları diye, eşleştirme kartları diye onlarca seans boyunca canımı sıktınız. Askeri bir eğitim sistemi gibi emirler vererek konuştunuz. Köpek
Bir acıya tahammül edebilmek ancak ondan daha büyük bir acıyla yüz yüze gelmekle mümkün olabilirmiş................ Seni unutmak için yaşadıklarımı, yaşadığım şeyi unutmak için de seni hatırlıyorum. Ama mümkün değil hiç birini unutamıyorum.
Sayfa 393Kitabı okudu
Bilardo Topları Ayrıldığımız gündü. Mutfaktaydık, buzdolabının yanında, kapısı açıktı, herşey bambaşka görünüyordu yüzüne vuran o soğuk ışıkta "Biliyor musun " dedin. "Sen neye benziyorsun biliyor musun?" Epeydir aradığın bir şeyi bulmuş olmanın hem sevinç, hem keder veren gizli bir an için bulandırmıştı yüzündeki
Reklam
* Refet Barutçu “İmam-ı Rab­bâ­ni, Gavs-ı Azam, ders ar­ka­daş­la­rım­dır” “Yi­ne bir gün Üs­tad’a şöy­le bir su­al sor­dum: ‘Üs­tad’ım, bir yer­de di­yor­sun ki: Kur’an-ı Ha­kîm tek üs­ta­dım­dır. Baş­ka yer­ler­de de İmam-ı Rab­ba­nî’yi, Gavs-ı Azam’a üs­ta­dım di­yor­su­nuz. Bu na­sıl olu­yor? Ce­vap ola­rak, ‘On­lar Es­ki Said’i Ye­ni Said’e
Nesil Yayınları 1.baskı
Ve onun omuzları da giderek Korinthoslu diğer erkekler gibi katılaştığında ne kadar üzüldüğümüz. Onun buna tasalanmaktan vazgeçişini. Sarayın adamı oluşunu hatırlıyorum. Sizin için, dedi. Senin için ve çocuklar için. Seni buradan göndermemeleri için. Siz demişti artık bir kez, bir daha biz demeyecekti, bu yol ayrımıydı. Dinmek bilmeyen bir acı.
Sayfa 80 - MedeaKitabı okudu
"Senin sayende." Ellerimi boynuna dolayıp onu biraz daha yakınıma çektim. "Sen bana bakıyorsun ve ben kendimi dünyadaki en kıymetli şeymişim gibi hissediyorum. Var olduğunu hatırlıyorum. Görünebilir olduğumu." "Şimdi seni öpmeme izin verecek misin?" Başıma gökyüzüne kaldırıp kıkırdadım. Yeniden ona bakıp dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım.
Bir acıya tahammül edebilmek ancak ondan daha büyük bir acıyla yüz yüze gelmekle mümkün olabilirmiş, anladım. Şimdi, bir dağın diline emanet ettiğimde bile ölü harfler, yanık kelimeler doğuran bu seyrüseferi, altında ezildiğim her şeyi, bu acıyı unutabilmek için diğer bir acımı diriltmeye uğraşıyorum. Seni unutmak için yaşadıklarımı, yaşadığım şeyi unutmak için de seni hatırlıyorum. Ama mümkün değil, hiçbirini unutamıyorum.
510 öğeden 331 ile 340 arasındakiler gösteriliyor.