Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bir dāvā, samîmi ve fedakâr insanların omuzlarında yükselir. Hak dâvâ, mensublarına izzet ve şeref verdiği gibi, mensublarının fedakârlığı, gayreti ve hizmetleriyle hayatın içinde varlığını devam ettirir ve gönülden gönüle geçerek, insanlığı kuşatır.
Sayfa 64
Reklam
Eslafınız zamanında Türk Ocak ve Yurtları Kürdistan kapılarına kadar gelmiş fakat henüz dahile nüfuz edememişlerdi. Sakarya zaferinden sonra Diyarbekir'li Ziya'nın, sizlere nazaran Ziya Gökalp'ın ocak ve teşkilatı bizzat meskat re'sini, vatan aslisini istilaya başladı. Kürdistan'ın büyük şehirlerinde Türk Ocak ve yurtları
Sayfa 25
“Kan ve kemik miktarıyla baktığımız her savaş, kötüdür elbette. Evet, zordur savaş. Kazanan için bile yıpratıcıdır, üzücüdür. Hayatta kalma isteği, her şeyin üstünü örter bazen. İnsanı insan yapan faziletlerin çoğu, bir anda kaybolup gider… Fakat zillet daha koyudur. İstilacı zalimlere boyun eğmek, daha kötüdür. Namusuna el uzatılan kadınların çığlığına kulak tıkamak, daha kötüdür. Ömür boyunca korka korka yaşamak; kaçacak, saklanacak yer aramak daha kötüdür. Allah adının, arzdan ve semadan silinmesi daha kötüdür. Allah’a iman eden, üzerindeki nimetler sayesinde karnını doğurduğu toprağa hürmet gösteren, karısını ve çocuklarını seven adam; kılıç kuşanır bu yüzden. Alnını secdeye huzurla koymak isteyen… Evlatlarının şeref ve sevgiyle büyümelerini görmek için, gecesini gündüzüne katan… Erinin alın terine gözyaşını ortak eden… Yaşadığı şehir güzelleşsin diye ömrünü tüketen kadın, kapısının arkasında bir sopa bekletir. Belinde bir hançer saklar…”
Sayfa 27
Bir insana verilmiş en büyük şeref imandır.
Cihan Tarihinin En Büyük Kahramanı: Kür Şad
Hükümdarlara sokakta suikast yapan anarşistler görülmüştür. Fakat esir oldukları memleketin sarayına saldıracak fedailer hiç bir yerde çıkmamıştır. Kür Şad'ın bu hareketi hiçbir netice vermeden sönseydi bile yine o en büyük kahraman sıfatına layık olacak ve bu hareketiyle torunları olan biz, bugünkü Türklere edebi bir şan ve şeref kazandırmış bulunacaktı. Bu suretle, denilebilir ki, Türkleri esaretten kurtaran Kür Şad'ın kahramanca saldırışı olmasaydı Çinliler, tabii, Türkleri Çinde alıkoyarak çinlileştirmek siyasetinde muvaffak olacaklardı. Ve belki de bugün yer yüzünde büyük Türk milleti bulunmayacaktı.
Reklam
şeref şahtır, şöhret piyon. şöhretini kaybedersen iki puanın gider, şerefini kaybedersen oyun biter.
Kibir kaç çeşittir ?
Kibir, kendini başkasından üstün görmektir. Yapıldığı yerlere göre üçe ayrılır: 1- Allahü teâlâya karşı kibirdir: Kibrin en kötüsü budur. Nemrud, Firavun böyle idi. İlahlık iddiasında bulundular. Bazı dinsizler de imanı, ibadeti, namaz kılmayı aşağılık, gericilik sanarak kibirlenirler. Allahü teâlâ buyuruyor ki: (Büyüklenerek bana ibadet
İlme talip, çalışmaya ve öğrenmeye arzulu olan genç, kendi nefsi hakkında yüzeysel bir bakışı olmaması gerektiğini tamamen anladıktan ve dikkatsizliğin depreme benzer bir zaaf olduğuna kesin bir kanaat getirdikten sonra aklî hassalarını bir araya getirmek için yeterli vakit bulabilecektir. Bütün arkadaşlarının yaptığı gibi zihnini öteye beriye dağıtmaktan menedip birkaç saat içinde on gazete okumak veya kâğıt oyunu ve lüzumsuz meseleler üzerine uzun münakaşalar yürütmek gibi hiçbir faydası olmayan fiillerden çekinecektir. Nefsine sahip olmayı büyük bir şeref ve iftihar bilerek, başkalarını sürükleyen akıntıya kendisini kaptırmamayı öğrenecektir.
Sayfa 135
Ermiş o sese gider - elinde değil, bu onun için şan-şeref kaynağı da değil. Günahkarın da durumu aynıdır. Hayırsever kişi dosdoğru o sese gider ve kimse onu engelleyemez; cimri kimse de aynı hedefe gider. En çalışkan kimse içinde aynı sesi işitir, buna karşı koyamaz, ona doğru gitmesi gerekir; en rezil aylağa gelince, onun da öbüründen hiç farkı yoktur. Yalnızca biri öbüründen daha çok tökezler. Çok tökezleyene kötü deriz, az tökezleyene iyi. İyi ve kötü asla iki farklı şey değildir, onlar bir ve aynıdır; aradaki fark derece farkından ibarettir.
Reklam
Hiçbir ülkünün ardında almayarak, yalnız yiyip içmeyi düşünmek ve yalnız bugün için yaşamak insanlara hiçbir şeref vermez. Bu kadarını hayvanlarda yapar. İnsanlık, ülkü için yaşamak, bu uğurda fedakarlık etmek ve ölmektir. Ölümden hayvanlar da kaçar. İnsan, şeref için ve muhteşem saydığı bir gaye için ölmesini bilen yaratıktır.
Türkçülüğün Önemli MeseleleriKitabı okudu
O halde, hangi şahsiyetlere büyük adam demeli? Bunun esasları şunlardır: 1. Büyük adam, her şeyden önce iyi niyet sahibi adamdır. İcraatındaki amiller, toplumun yükselmesidir. Kendisinin bir çıkar kaygısı yoktur. 2. Büyük adam, her devirde erdem ve meziyet diye tanınan vasıfların birçoğuna sahip olan adamdır. 3. Büyük adam, özel hayatında da
Büyük AdamKitabı okudu
"Arsari Bay bu şeyhe vardı ve şeyhe devre ederek saygıda bulundu ve ona rica ile şöyle dedi: - "Biz Türk halkıyız. Bizim Arapça kitapları okuyup, manasına erişip ona göre hareket kılmamız çok zor oluyor. Eğer Arapça yazılan meseleleri, Türkçeye tercüme kılıp, bir yardımda bulunursanız, sevaba girersiniz. Bunun üzerine /Şeref Hoca, bütün dinî meseleleri tercüme edip, bir kitap haline getirdi. Bu kitabın adını da "Mû'in al-Murid koydu. (Bundan da) Arsari Bay'a verdi. O vakitten bu zamana kadar bütün Türkmenler, bu kitabın içindekilere göre hareket ederler..."
Türk âhlakı toplumcudur.
Türk ahlakı en eski çağlardan beri toplumcudur. Yani Türklerde toplumun menfaatı insanlarınkinden üstün tutulur. Bununla beraber kuvvetli şahsiyetler daima saygı görmüşler ve topluma faydalı olmuşlardır. Ferdiyete değer vermeyen Türk ahlakı, şahsiyete saygı göstermiştir. Milattan önceki yüzyıllarda Kunlar, çocuklarını, topluma faydalı olabilecek bir terbiye ile yetiştirirlerdi. Topluma faydası dokunamayacak kadar yaşlanmış olanlar ise intihar ederlerdi. Askeri ruh, hayatın her yerinde hakimdi. Savaşta ölmekten gurur duyarlar, yatakta ölmekten korkarlardı. Bu ihtimalle benizleri sararırdı. Đslamiyetten önceki Türklerde İslamlığın cenneti gibi bir vaad yoktu. Böyle olduğu halde, şeref saydıkları için, savaşta ölmek isterlerdi. Bir milletin yükselmesi için birinci şart olan disiplinde eşleri yoktu. Meşhur Mete (=Motun), sadakatlarını denemek istediği askerlerine, sevgililerine ok atmayı emrettiği zaman, bu buyruğu hepsi yerine getirmişlerdi.
Türk ÂhlakıKitabı okudu
Millî şuurun uyanık olduğu yerlerde, millet, yabancıyı kendisinden saymaz. Yabancı soydan olanlar, vatandaş ve tebaa olsa bile, yine yabancı sayılır. Ona güvenilmez. Yabancılarla evlenilmez. Hele yüksek tabakada bu evlenme hiç görülmez. Kânunlar, yalnız milli menfaati korumak ve milleti yükseltmek için yapılır. Tarih, yalnız milli şân ve şeref bakımından ele alınır. Geçmişe sövülmez. Yabancı milletler ve kimseler millî kadroya sokulmaz. Geçmişi, mefâhiri, ahlâkı, aileyi, seciyeyi, erdemi, kahramanlığı, milliyetçiliği açıktan açığa veya sinsice baltalayan yazılara, eserlere, filmlere, piyeslere, konferanslara izin verilmez. Millete hitâp eden ve halkı terbiyede rol oynayan müesseselerin başına o milletten olan iktidarlı, ahlâklı ve zekî insanlar getirilir.
Milli Şuur UyanıklığıKitabı okudu
1.500 öğeden 46 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.