Uzun tasvirler var ancak anlamsız ve öylesine tasvirler değil, güzel ve anlamlı tasvirler. Konusunda pek bir ilginçlik yok. Köle alınan satılan zamanlardan bir hikaye. Sırf betimlemeleri tekrar okumak ve o betimlemelerin keyfini almak için kitabı tekrar okuyabilirim.
SergüzeştSamipaşazade Sezai · İş Bankası Kültür Yayınları · 202246bin okunma
"En geniş manasıyla kendisinin de dahil olduğu insanlığın -kendi çıkarından başka- bir kısmını gelen felaketlere üzülmez,bir şarkıcının sesi ile bir kızın ağlamasını,bir sa,ın sesiyle bir güzeller güzelinin yalvarışlarını ayırt etmezdi."
İntizara kalmadı bak iktidar
Kúşe-i uzlette oldum ihtiyar
İntizarım hep vatan ikbalidir
Kaldı bir düşman elinde tarumar
Bu vatanda gördüğüm her gün benim
Ah ü efgan ile hâl-i intizar
Karşı durdum lütfuna,tehdidine
Mertlikle işte ettim iştihar.
Samipaşazade Sezai
"O en uzun gece de doğan tek tük yıldızlar göçüp giderek gurbet ellerinin hicran ufuklarında gözden kayboluyor, kalanlar da vatan semalarında bir müddet parladıktan sonra istibdatın tutuşturduğu volkanlardan yükselen siyah bir sisin içine gömülüyordu."
Kalbinde aşka da, nefrete de, korkuya da, öfkeye de benzeyen yumruklar vardı. Odada sinirli dolaşıyor ve şöyle düşünmeye çalışıyordu: "Bu sergüzeşt, burada, bu şekilde bitiverse pekala olacak. Halim devam etsin. Yabancı değil. Benim tecrübem kafi."
Kapıyı açan ihtiyar bir kadına, ´´Yukarıda ağlayan kim?´´ diye sorunca kadın eve daima gelen misafirlerden olduğunu sanarak, ´´Ah, sorma! Efendi vefat etti,´´ cevabını verdiği esnalarda cenaze için gelenlere, ´´Bırakın şu biçareyi! Asıl ölen benim. Beni defnedin!´´ diyordu.
Bu fani güzergahta ebedi olmaya layık ne kadar an ve saniyeler vardır. Gökyüzünde seherin renkleri, yeryüzünde yaldızlı bir sabah, çiçeklerden bir gelin odası, kuş sesleriyle alkışlanan ilk aşk busesi ebedi olmaya layık değil midir?
Zavallı çocuklar! Sizin o mini mini elleriniz eski Asya vahşetinin kullandığı ve birkaç asırdan beri insanlığın ağır yükü altında inlediği esaret zincirlerini kırmak için değil, belki kendiniz gibi küçük kuşları, güzel çiçekleri okşamak içindir.
Şu dört cümlemi sen bitir olur mu: insan inandığı şeyler uğruna muhteşem hatalar da yapabilir. Kızmamaksın. Darılmamalısın eğer bir kardeşlik varsa aranızda. Sevgi, hoşgörü takıntıları da değil. Bir elmanın kırmızı olması, bir gülün öyle kokması, bir derdin halledilmesinin ardından gelen ferahlık kadar sıradan ve güzeldir hata yapmak da. Aşka çılgınlığın yakıştığı çağları neden unutalım?
Neden tarihin çuvalına tıkalım tatlı serseriliği, az biraz sergüzeşt olmayı?! Ilımlılık mı kurtaracak insanlığı? Alttan alma mı örtecek
bunca çirkefi, zorluğu, belayı? Demokrasi, senin saçlarından güzel olamaz. Senin yüzünden daha güzel olamaz krediler, faizler, repolar, tahviller. Dünyanın en uzun gecesi 21 Aralık değil, beni terk ettiğin gecedir. Beni üzdüğün, yorduğun, yıprattığın gecedir. Bir kabahat mi gerçekten kendi dışında birine hayranlık beslemek?! Gerçekten kırıyorsun beni,
Bir nedeni yok. Yalnızca öptüm.
Selma ancak bir sergüzeşt mevzuu olabilir. Daha esaslı projelere dayanabilecek bir
tip değil. Evlenmeyi düşünme. Sana bütün samimiyetimle söylüyorum: Hata
edersin.