Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kelimeler, bir yazarın dökemediği sessiz gözyaşlarıydı. Yalanlar, bir tiyatro oyuncusunun maskesinin arkasına sakladığı sessiz çığlıklarıydı. Renkler, bir ressamın paletine koyup, tuvalin üzerine bıraktığı sessiz izleriydi. Ve insan, en çok arkasına saklandığının önünde korkusuzca dikilirdi.
Bitti yolculuk. Ama prangasındayım bütün uzaklıkların, hiçbir kuş taşımamış beni sınırların ötesine, denize akan hiçbir nehir, sürüklememiş aşağılara bakan yüzümü, ne de gezinmek istemeyen uykumu kucaklamış… Biliyorum, şimdi daha yakında dünya, ve sessiz.
Reklam
Gül Şiir
Geceyarısı, karanlık bir bozkırda Işıklar içinde akan bir tren kadar yalnızım içinde onca insan, içinde dünya... Soluk soluğa, demirden bir ırmağa mahkum Ve bilmeyen sonsuzluk nedir, Haklı olan kim bu kargaşada? Ateş ve su, yaşam ve ölüm, irin ve şiir Ucu bucağı olmayan bu çığlıgın Ortasında nasıl barışılabilir? Anlamak isterim, hangi yasa Bir
Ama Zarifi'ye rağmen birkaç yıl ülkedeki kiliselerin çanları sustu. O tanıdık tınlamalarıyla İstanbul'un gökyüzünü inleten çanlar sessiz bir mateme gömüldüler; parlaklıkları solarak, çekme halatları tozlanarak... Sebep, hassas mı hassas Padişahımızın hiçbir zaman anlaşılamayacak bir nedenden ötürü Hıristiyan tebaasına gücenmiş olmasıydı. Hem onlan cezalandırmak hem de bir imparator olarak, yıpranmış damarlarında sakin bir nehir gibi ağır aksak akmakta olan kanını ateşleyecek bir güç gösterisine başvurmak istemişti. Baldırlarının altındaki tehlikeli kaplana boyun eğdirme zevkini tatmadan imparator olduğunu anlayamazdın, çünkü gündelik hayat herkes için aynıydı. Şah da padişah da çıplak doğar çıplak ölür, çıplak sevişir, yer, uyur, hastalanır, kızar, sevinirdi; o zaman ta Hint ellerine kadar Allah'ın yeryüzündeki gölgesi sayılmanın ne anlamı kalırdı ki?
Sayfa 144Kitabı okudu
Nehrin kıyısında yüzen bir kütüğün üzerinde dört tane kurbağa oturuyordu. Kütük birden akıntıya kapıldı ve yavaşça nehrin aşağısına doğru sürüklenmeye başladı. Kurbağalar memnundular ama meraklanmışlardı, çünkü daha önce hiç gemi yolculuğu yapmamışlardı. Bir süre sonra birinci kurbağa konuştu ve dedi ki, "Bu gerçekten harika bir kütük. Sanki canlıymış gibi hareket ediyor. Daha önce hiç böyle bir kütük görülmemiştir." Sonra ikinci kurbağa konuştu ve dedi ki, "Hayır, dostum, kütük, diğer kütükler gibi ve hareket etmiyor. Hareket eden nehir, nehir denize doğru akıyor ve bizi de kütükle birlikte sürüklüyor." Ve üçüncü kurbağa konuşup dedi ki, "Ne kütük ne de nehir hareket ediyor. Hareket eden bizim düşüncelerimiz. Çünkü düşünce olmadan hiçbir şey hareket etmez." Ve üç kurbağa aslında neyin hareket ettiği konusunda tartışmaya başladılar. Kavga giderek hararetlendi ve gürültü arttı, ama bir türlü anlaşmaya varamadılar. Bunun üzerine o zamana kadar sessiz kalıp dikkatle onları dinleyen dördüncü kurbağaya döndüler ve onun fikrini sordular. Ve dördüncü kurbağa dedi ki, "Her biriniz haklısınız ve hiçbiriniz hatalı değilsiniz. Kütük, su ve düşüncelerimiz, hepsi hareket ediyor." Ve üç kurbağa çok sinirlendiler, çünkü hiçbiri kendisinin tamamen haklı ve diğer ikisinin tamamen haksız olduğunu kabul etmeye yanaşmıyordu. Sonra garip bir şey oldu. Üç kurbağa birleşip dördüncü kurbağayı kütüğün üstünden nehre ittiler.
Hilal
Nehrin kıyısında yüzen bir kütüğün üzerinde dört tane kurbağa oturuyordu. Kütük birden akıntıya kapıldı ve yavaşça nehrin aşağısına doğru sürüklenmeye başladı. Kurbağalar memnundular ama meraklanmışlardı, çünkü daha önce hiç gemi yolculuğu yapmamışlardı. Bir süre sonra birinci kurbağa konuştu ve dedi ki, "Bu gerçekten harika bir kütük. Sanki canlıymış gibi hareket ediyor. Daha önce hiç böyle bir kütük görülmemiştir." Sonra ikinci kurbağa konuştu ve dedi ki, "Hayır, dostum, kütük, diğer kütükler gibi ve hareket etmiyor. Hareket eden nehir, nehir denize doğru akıyor ve bizi de kütükle birlikte sürüklüyor." Ve üçüncü kurbağa konuşup dedi ki, "Ne kütük ne de nehir hareket ediyor. Hareket eden bizim düşüncelerimiz. Çünkü düşünce olmadan hiçbir şey hareket etmez." Ve üç kurbağa aslında neyin hareket ettiği konusunda tartışmaya başladılar. Kavga giderek hararetlendi ve gürültü arttı, ama bir türlü anlaşmaya varamadılar. Bunun üzerine o zamana kadar sessiz kalıp dikkatle onları dinleyen dördüncü kurbağaya döndüler ve onun fikrini sordular. Ve dördüncü kurbağa dedi ki, "Her biriniz haklısınız ve hiçbiriniz hatalı değilsiniz. Kütük, su ve düşüncelerimiz, hepsi hareket ediyor." Ve üç kurbağa çok sinirlendiler, çünkü hiçbiri kendisinin tamamen haklı ve diğer ikisinin tamamen haksız olduğunu kabul etmeye yanaşmıyordu. Sonra garip bir şey oldu. Üç kurbağa birleşip dördüncü kurbağayı kütüğün üstünden nehre ittiler.
Reklam
Sessiz bir nehir olup sana doğru akarak Usulca varmalıyım bir şehrin dağlarına
Konuşmasak da Gözlerimiz her şeyi anlatsın Ay sessiz sırrımızın üstünden yürürken
Kelimeler, bir yazarın dökemediği sessiz gözyaşlarıydı.
Sayfa 431Kitabı okudu
731 öğeden 471 ile 480 arasındakiler gösteriliyor.