Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Doğanın karanlık doğurganlığını istiyordum; rahmin derin kuyusunu, sessizliği ya da ölümün karanlık sularının kıyıya vurmasını. Acımasız gözün aydınlattığı gece olmak istiyordum; yıldızlarla, süzülen kuyruklu yıldızlarla bezeli bir gece. Geceye ait olmak; ürkütücü bir biçimde sessiz, aynı anda hem kavranamaz hem de anlaşılır olmak. Bir daha asla konuşmamak, dinlememek, düşünmemek. Hem kapsanan hem de kapsayan olmak. Merhamet yok, şekat yok. Sadece toprağa ait bir insan olmak; bir bitki, bir solucan, bir nehir gibi.
"İki Nehir," dedi Rand. Bir dostun hayatını kurtarmak ona ihanet sayılmazdı. "Onu son gördüğümde, iyi insanlar, dostlar arasında yola çıkıyordu. Sessiz bir yerdir İki Nehir. Güvenlidir."
Reklam
«Her olayın acısına sığınmanın anlamı yoktu, olan şeylere sinirlenmenin, çünkü gerçekler elbisesindeki büyük bir yırtıktı, yine şeylerin aslını gösteren sessiz ok, kuruyan ve çıplak yatağını gösteren bir nehir.»
Sayfa 160
Bitti yolculuk. Ama prangasındayım henüz bütün uzaklıkların, hiçbir kuş taşımamış beni sınırların ötesine, denize akan hiçbir nehir, sürüklememiş aşağılara bakan yüzümü, ne de gezinmek istemeyen uykumu kucaklamış... Biliyorum, şimdi daha yakında dünya, ve sessiz.
Peki ya insanlar? Kaliforniya meyve bahçeleri de parathionla ilaçlanmışlardı, bir ay önce ilaçlanmış olan yapraklara dokunan işçiler baygınlık geçirerek şoka girdiler, ancak çok yoğun tıbbi bakımla ölümden kurtuldular. Indiana'da hala ormanlar ve tarlalarda koşuşturan, nehir kenarlarını araştıran oğlan çocuklar var mı? Eğer varsa; el değmemiş bir doğayı araştırdığı kanısında olan herhangi birinin zehirli bölgeye girmesini kim engelliyor? Dolaşırken, bütün bitkileri öldürücü filmle kaplanmış tehlikeli bölgeye girmek üzere olan masum kişilere, girmek üzere olduğu bölgede ölüm tehlikesi olduğunu söyleyecek ihtiyatlı nöbetçi kim? Böylesine korkunç bir tehlike olmasına rağmen, çiftçiler hiç te gizlemeksizin, karatavuklara karşı bu gereksiz savaşlarını sürdürmektedir.
ağzımda yapışıp kalmış tüm bu seslerle uyanırım her sabah. sessiz kalırım bir taş kadar.
Reklam
-Yat Ve Uyu!..- syf. 70-71
Bu karanlık, bu uzun kış gecelerinde... Soğuk, buzdan bir perdeyle süslerken camı, Dolaşırken birçok siyah gölge odamı, Damarımda kurşunlaşıp donarken kanım; Yine seni düşünmekle geçer zamanım... Bu kimsesiz... Bu mahzun kış gecelerinde... Serpilirken pencereme avuç avuç kar... İçerimde hicranlardan bir nehir akar... Karların da lambam gibi rengi
Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Özkan Abi'nin Ardından
Şimdi düşünüyorum da, keşke yaşarken sana bunları söyleseymişim... Yani ne kadar önemli olduğunu bu topraklarda çalan müzik için. Senin, MFÖ'nün peşinden durdurulamayan bir nehir gibi sürüklendiğimizi... Ele güne karşı yapayalnız kaldığımızı, mazeretimiz olduğunu, zincirin kopuk olduğunu ve olduramadığımızı... Bu kelimenin her zaman sana ait
Sayfa 193 - Doğan NovusKitabı okudu
Gözlerim yuvalarından fırlamaya çalışı- yordu. Onları zor tuttum. —Bu ne kılık Fahri! Boyun mu kısaldı, elbiselerin mi büyüdü? —Şşşşt! Sessiz ol Fikri. Annem evde yokken hayalimdeki 'ben'i ortaya çıkarıyorum.
Açma Gözlerini
Bir yaş günü göl kıyısında sessiz Mum ışıkları oynaşırken yüzünde Hiçbir göl ve nehir sığmıyor yüzüne Yüzüne Ve gözlerindeki o bitimsiz evrene Hangi yıldızı yakalasam ışık seliyle Hangisini koysam yörüngene Tükeniyor çekim kuvveti yoğunluğum
Reklam
Yalnızlık duvar kadar soğuk ve sessiz.
Sayfa 119 - Evrensel basım yayınKitabı okudu
Zaman durmadan bir nehir gibi yolunu çizerek gelip geçiyor.
Sayfa 71 - Perî yayınlarıKitabı okudu
Bak, biz sevmeyiz, çiçekler gibi, tek bir seneliğine; ne zaman sevsek, kadim sular yürür kollarımıza bizim. Ey kız, bu: bizim kendi içimizde sevdiğimiz, biricik değil, beklenen değil, öteden beri mayalanandı; tek bir çocuk değil, dağın eteğindeki taşlar gibi özümüzde yatan babalardı; kuru nehir yatağıydı bir zamanların analarının, kapalı ya da açık talihin altındaki o sessiz sedasız doğaydı -: bu, ey kız, senden önce de vardı.
Birazcık dursan rüzgâr! Birazcık sessiz olsan nehir! Sesim duyulmuyor! Sus ki beni arayan sesimi duyabilsin!
Sayfa 141Kitabı okudu
Mustafa Kemal
Altı yüz senelik bir devri bir anda ihtiyarlatan adamın çehresi, eski ilahlarınki gibi, iğrenç yaşın hiçbir izini taşımıyor. Alevden coşkun bir nehir halinde köhne tarihin bütün enkazını süpüren ve yeni bir âlemin meydana gelmesine yol açan fikirler kaynağı baş, bir yanardağ zirvesi gibi, taşıdığı ateşe kayıtsız, mavi sema altında sessiz ve gülümseyerek duruyor.
387 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.