Selamün aleyküm..
İhsan Süreyya Sırma'ya göre üstü tozlanmış pek farkedilmeyen ama en kıymetli eserlerinden biri olan Nehirlerin Dili kitabında, "aman canım nehirlerin de dili mi olurmuş" gibi bir soruya bir Süleyman misali cevap veriyor.. Bilemeyiz Süleyman aleyhisselam da mı böyle konuşuyordu ama bizim tarihçi hem gençliğinde hem de yaşlılığına konuşmuş nehirlerle..
Yeri gelmiş kayalar yol göstermiş yeri gelmiş hayvanlar, çocuklar ve ağaçlar; yeri gelmiş yabancı dillerde eser sunulmuş yeri gelmiş konuşmak istememiş nehir..
Çağlayanı bir yanda sessiz akanı bir yanda. Ağlayanı bir yanda suskun olanı bir yanda..
Tarihten bahsetmiş nehirler çok zaman, tarihteki sömürgelerden, işkencelerden, katliamlardan.. Özlemini dile getirdiği de olmuş kimisinin ilimlere, kitaplara, hoşgörü ve anlayışa.. Kimisi hala başında onu dinleyen tarihçinin damarında taşıdığı kandan ümitvardı kimisi hala kurtarılabilecek çocukların, gebe kadınların olduğunu biliyordu, kimisi karanlığa ışık tutuyordu kimisi de insanlığa ayna..
Sürükleyici eser. Bu kadar okunmasının sebebini az çok tahmin edebiliyor insan ama okudukça aydınlandığının da farkına varıp hüzünleniyor..
Umarım bir yerde gözünüze çarpar bu kitap çünkü okudukça karanlık tarihin yüzünüze çarpacağını düşünüyorum..
Teşekkür ederim..