Seni yazdıklarımdan okuyan kadınlar günlerce düşünüyorlar, öyle bir kadın ne kadar muhteşem bir kadın acaba o cennet meleği diye. Ve kendilerini de böyle bir erkek tarafından sevilmenin ne kadar muhteşem olacağını düşünüp hayal kuruyorlar. Peki ya buraya yazmadıklarım! Ya seni yazamadıklarım gizli tuttuğum onca anı, sana olan aşkımı döktüğüm mektuplarım satırları, senin okudukların ve okuyamadıkların. Ya onları bilseler sence ne olur. Boşver bence de bilmesinler. Bilmemeliler. En güzel yaşanmamış aşk gizli saklı yaşanmış sevdalardır. Ne demişti Neşet Ertaş bir gazeteciye sevdiğinden bahsedince? 'Yazman gurbanın oluym. Sevda sırrınan olur' Saklamalıyım başta adını ve seni sonsuza dek saklamalıyım. Seni nasıl sevdiğimi saklamalıyım. Yazamadıklarım hep yazamadıklarım olarak kalacak. Mektuplar ve anılarımız. Aşkımıza şahit olan herşey gizli kalacak. Seni öyle sevdim. Öyle seveceğim... Teoman BERSOĞLU
“İlk ne zaman aşık oldun?” diye soruldu Neşet Ertaş’a.
“13 yaşımda. Yozgat’taydık, mahallenin kızıydı. Ona bir türkü havalandırdıydım.”
Kızın adını söyledi. Sonra da pişman oldu: “Yazman gurban oluyum, sevda sırrınan olur.” dedi.
Eylül, melâldir. Melankolidir biraz da...
Tıp melankoliyi bir sağlık sorunu olarak görür.
Oysa ruhumuzun feryadıdır o. Oysa o, aşkın gönül yoldaşıdır.
Ve Neşet Ertaş ustanın dediği gibi:
"Sevda sırrınan olur"
Öyleyse şimdi eylül zamanıdır. Eylül, sırların mevsimidir.
Eylül düpedüz aşktır...
“İlk ne zaman aşık oldun?” diye soruldu Neşet Ertaş’a.
“13 yaşımda. Yozgat’taydık, mahallenin kızıydı. Ona bir türkü havalandırdıydım.”
Kızın adını söyledi. Sonra da pişman oldu: “Yazman gurban oluyum, sevda sırrınan olur.” dedi.