Nasıl da evrensel bir dildi sarılmak. Sarılınca daha kolay akıyordu gözyaşı. Saklamaya çalıştığın, savaştığın tüm duygular bir bir, gün yüzüne çıkıyordu kollar sarılıp da kenetlenince, duygular çözülüyordu..
Bir kitabı okurken geçen iki saatin, ömrünün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım..
Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat herşeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin.
"Benden ne istiyorsun Liam?" Nasıl cevap vereceğimi bilemedim. Gerçeği söylersem beni bir muhallebi çocuğu gibi görmesinden korkuyordum. Ama yalan söyleyecek olursam, onun bunu anlayacağından emindim. Ilişkimiz, hangi boyutta olursa olsun, bir yalandan ötürü yıpranabilirdi. "Beni sevmeni istiyorum," diye mırıldandım.
"Bunu yapamayacağını düşünürsen de bana karşı hiç değilse aşka yakın bir şeyler hissetmeni istiyorum. Sadakatini istiyorum. Bana karşı dürüst olmanı istiyorum. Seni başkasının yanında görmeye dayanamam. Vücudunu istediğim gibi kalbini ve düşüncelerini de istiyorum. Ümitlerini, hayallerini benimle paylaşmalısın. Paylaşmalısın ki bir gün bunları gerçeğe dönüştürebileyim.."
"Biz seri katıl değiliz. Eğlence olsun diye ya da kaos yaratmak için birilerini öldürmüyoruz. Bu bizim işimiz, Öldürdüğümüz herkesi aile için öldürüyoruz."
"Yıllarca ihanet ettim kendime. Beni ben yapan o şahane mutsuzluğumu, ucuz sevinç kırıntılarıyla tedavi etmeye çalıştım, kadim duyguların yerine kolay olanları seçtim. Kendimle birlikte bütün dünyayı da kandırdım."
Ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım