Kendim olmalıyım, diye tekrarlıyordum, onlara hiç aldırmadan, onların seslerine, kokularına, isteklerine, sevgilerine ve nefretlerine aldırmadan kendim olmalıyım ben, kendim olmalıyım, diye tekrarlıyordum, sehpanın üzerinde memnun duran ayaklarıma ve tavana üflediğim sigara dumanına bakarak; çünkü kendim olamazsam onların olmamı istedikleri biri oluyorum ve onların olmamı istedikleri o insana hiç katlanamıyorum ve onların olmamı istedikleri o dayanılmaz kişi olacağıma hiçbir şey olmayayım ya da hiç olmayayım daha iyi, diye düşünüyordum.
“Bir fincan kahve; loş bir odada, yarı kapalı gözlerle içilen, kokusu içe işleyen bir sigara... Hayattan bu gerçeklikten başka talebim yoktur, bir de düşlerimden... Az mı bu? Bilmiyorum. Hem az nedir, çok nedir, onu biliyor muyum?”
Bir sigara yakacağım ..Sonra demli , güzel bir çay içeceğim. Ha bak Rodrigo’nun o ünlü gitar konçertosunu dinlemek isterim..Sanırım asılacak bir insanın son isteklerini geri çevirmezler ..
İnsan yalnız başkalarına karşı değil kendisi için de merak duyabilmeli. Kendimi inceliyorum; bundan yorulunca zaman öldürmek için bir sigara yakıyor ve düşünüyorum. Tanrı'nın beni neden yarattığını ya da beni yaratırken bana ne anlam yüklediğini ancak ve ancak Tanrı bilir.
Örneğin kızlar ve oğlanlar Amerika'da ne işe yararlar? Yanıt: Toplu tüketime. Toplu tüketimin doğal sonuçlarıysa kitle iletişimi, kitlesel tanıtımcılık, televizyon, sinir ilaçları, bilimsel düşünce ve sigara gibi kitlesel uyuşturuculardır. (...) Oysa Rusya'da bu sorunun yanıtı farklı. Orada kızlar ve oğlanlar ulusal devleti güçlendirip ayakta tutmaya yararlar. Sürüyle mühendisin, fen hocasının ve her an savaşmaya hazır, tanklarla, hidrojen bombalarıyla, uzun erimli roketlerle donatılmış elli bölük askerin varlık nedeni budur.