Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Rainer Maria Rilke
Birinci Ağıt Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
sokak
Adam su bardağını inceliyordu mutfakta, ama zihninden geçenlerin ne suyla ne de bu suyun geldiği kaynakla ilgisi vardı. Sadece bu içini sıkan ve midesinden başlayarak boğazında düğüm oluşturan, bununla da kalmayıp parmak uçlarındaki parmak izlerini dahi sızlatan kederin kaynağını, bu bitip tükenmezliğini, bu kadar öfkeli oluşunu anlamak istiyordu.
Reklam
* Galiba delirdim... Şimdi daha makulüm ve daha sağlıklıyım fakat herkes gibiyim: Vasatım, sıkıcı geliyor yaşamak.
Kara Keşiş
Kara Keşiş
Bu kısa öykü normal, sınırları belirli çizgilerle kuşatılmış bir hayatla; sınırlara kaçmak isteyen hatta zaman zaman deliliğe varan ruh halimizin bir kıyaslaması gibi. * Yaşamın, insana verebileceği o önemsiz ya da son derece sıradan nimetler karşılığında ne kadar fazla şeyi alıp götürdüğünü düşünüyordu.
Dostoyevski, Puşkin, Çehov, Gorki
_Lev Tolstoy_ _Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için, güneşin doğduğunu sanırlar. _İnsanları yalan söylеdiklеrindе dinlеmеyi sеvеrim. Çünkü, olmak istеdiklеri ama olamadıkları insanları anlatırlar. _Hayat bizi dört işlеmlе sınar. Gеrçеklеrlе çarpar, ayrılıklarla bölеr, insanlıktan çıkarır vе sonunda topla kеndini dеr. _Bozuk para, insanın
Ağbi ben cidden almiyim
Evet doğrudur şu sıra James Joyce'in Dublinlilerini okuyorum ama bir daha kolay kolay kimse bana James Joyce okutamaz. Ulysses'i o sıra işlerimin yoğun olmasından ötürü yarım bırakmak durumunda kalmıştım. Ve şimdi Dublinliler... Gerçi Dublinlileri yarım bırakmayacağım, son 20-25 sayfası kaldı, bitireceğim ama oldukça uzun bir süre İrlanda ya da İngiliz edebiyatının yakınından bile geçeceğimi sanmıyorum. James Joyce, çok büyük bir yazar olabilir ve dolayısıyla da rahmetli benim methiyelerime ihtiyaç duymayabilir ama kesinlikle bana göre değil. Sıkıcı, üstelik de çok sıkıcı. En azından bence öyle. James Joyce'i sıkılmadan ve keyifle okudum diyen varsa, ona da elbette saygı duyarım. Hatta bir de acıdan bu düzeyde zevk aldığı için merhametle karışık sevgi duyarım. Kimseyle okurluk üstüne -ilkgençliğimde olsa belki de, hele de şu yaştan sonra- bir yarışa girecek değilim. Benden çok okuyanı, birikimini yaşamına yansıtabiliyorsa hele bir de, fazladan gerçekten severim üstelik. Bir yaz boyunca oturup keyifle Dostoyevski okuduğumu bilirim, ama yok ağbicim yok, James Joyce bana göre değil. Yahu Dublinliler güya öykü kitabı, öykülerde konular o denli dallanıp budaklanıyor ki ve durum öykülerini her ne kadar olay öykülerinden daha çok sevsem de bu öyküler öylesine olaysız ki, kitabı bitirdiğimde neredeyse aklımda somut olarak hiçbir öykü kalmayacak. Daha önce de Jane Austen okurken benzer bir bunaltıyı yaşamıştım. Rabbim İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyan arkadaşlara sabır versin. Son olarak, herkese günaydın. 🙂
2023~Mayıs
"Bir toplum için en büyük facia, okuma yazma bilme­yenlerin yüzde çoğunluğu değil, okuma yazma bilenlerin okuldan çıktıktan sonra artık kitap okumamalarından meydana gelen gizli kara
Reklam
2023~Nisan
"Okuma, zekâyı besler; çalışmaktan yorulan insanı çalışmaktan bütünüyle de uzaklaştırmadan dinlendirir." (Seneca) #166203238 1.
Kadıköyü'nün Romanı
Kadıköyü'nün Romanı
~
Safiye Erol
Safiye Erol
: 1930'ların Kadıköy çevresini anlatan bir eser. Tarihsel bağlamda sevdim. Fakat
2023~Mart
"Okuma edimi, başka bir yönüyle okurun öznel geçmişi,şimdisi, geleceğiyle de ilgili oluyor böylece. Gerçekte her okur kendi kişisel konumuna, duygusal yapısına, düşünsel yetisine göre yaşar bir metni. Bu açıdan her okur kendini okur metinde." #96889080
Abi tamam güzel öykü yazıyorsun da, oyunlarının hepsi leş.
ulan ben mi anlamıyorum diye bu herifin yazdıklarını diye gittim analiz ede ede kendimce inceleme yazdım yok ama arkadaş gerçekten oyunları beş para etmez ne vanya dayı ne martı ne vişne bahçesi şimdi gelip dicek kesin birileri aptal herif bir yüzyıldır edebiyat eleştirmenlerinin en iyi saydığı tiyatro oyunlarına ne hakla kötü dersin basbayağı
Kendimi bir bilmece olarak sorduğumda cevabı ben de bilmediğim için anlamsız bir durum çıkıyor ortaya. Bir öykü olarak anlatmaya kalktığımda -hazır bir önceki cümlede de durum demişken- sıkıcı bir durum öyküsü esneyen insanlara neden oluyor. Roman yapsam kendimden -hazır bir önceki cümlede neden demişken- nedensiz sonuçsuz bir yumak seriyorum insanları önüne. Şiir olayım desem -hazır bir önceki cümlede yumak demişken- yumakla oynarken eli ayağına dolaşan bir kediye dönüyorum. Hadi hayatı yaşayayım desem -hazır bir önceki cümlede eli ayağına dolaşmak demişken- elim ayağıma dolanıyor enikonu. Benden okunacak malzeme çıkmaz bence.
Reklam
Köşe Masa Küllüğü
İyi geceler, #187791744 öykü etkinliği kapsamında ismini vermek istemiyen bir arkadaşın öyküsünü paylaşıyorum. İyi okumalar. ---- Otobüsün cam kenarı kadar uzaktım ona. Teninden yayılan sabun kokusunu duyacak; boynundaki yersiz dağılmış benleri sayacak, parmaklarına kaç sigara filtresi değdi, sabahtan beri kaç kişiye
66 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.