Eski kelimelerin olması okurken birazcık yormuş olabilir belki. Lâkin yılmadım devam ettim. Merakım yorgunluğumun önüne geçti ve bitirdim.
...
Kitap Ankara, Erzurum, Konya, Bursa ve İstanbul'u İmparatorluk ve cumhuriyet kıyaslaması yaparak sosyal, kültürel, tarihi ve mimari yönlerden ele almış. Bir plancı olarak bahsi geçen kentlerle ilgili aklıma takılan birçok soruya cevap buldum diyebilirim. Hüzünlü bir seyahatname örneğiydi bana göre. Şehirlerimizin kimliksel değişimleri, mimari üslubumuzu oluşturan eserlerin katledilişini ve yahut yok oluşunu, tarihimize verdigimiz değeri açıkça anlatan öğretici bir eser. Tanpınar acaba bugün bu şehirleri görse ne derdi, neler yazardı? Ankara Kalesi'nden Ankara ovasına bakıp o ekilen ovalardan binlerce TOKİ bittiğini, İstanbul'un bize kalan güzelliğini amaçsız ışıklandırmalara boğduğumuzu ve bütün o güzel silueti rantın işgal ettiğini, bozkırın serabı diye nitelendirdiği o meşhur Konya'nın bağlarının ancak dörtte bir kadar kaldığını görse kalemi yazmaya gönüllü olur muydu? İçim burkularak okudum yazılanları.
...
Tarihe ve şehirlerin hayatına dair ilginiz azıcık da bilginiz varsa eski kelimeleri severim derseniz okuyun derim, aksi halde sıkıcı gelebilir ama okunması gereken yapıtlardan. Hem ne diyordu Kafka: " Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vurulan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edelim ki?"
...
Keyifli okumalar.