Yokluğun buz gibi soğuk
Uzaklardan bir ses olmanı isterdim, bir selam, bir nefes... 'Üşüme' diye seslenmeni isterdim... Bir el olmanı isterdim, bir kol... 'Özledim' deyip sarılmanı... En karanlık yerinde düşlerimin çıkıp gelmeni isterdim kınalı bir bahar gibi, umut ışığı olmanı isterdim hayatıma... Gelseydin ve yaslasaydım başımı omuzuna,
Şimdi bütün duvarlara yazabilsem şunu söylerdim: Ne kadar acı çektiğinin bir önemi yok. Ve biliyor musun, ev, acı çektiğin yerdir. Çünkü dönüp dolaşıp sadece evine gidersin. Dönüp dolaşıp yine hissettiğin ağrıya dönersin. Ama buna gerek yok. Çünkü doğduğunda tek başınaydın. Çünkü dünya doğduğunda üzerinde tek bir çatı bile yoktu. Bu yüzden ev senin kaçtığın yerdir. Çünkü şimdi o sokaklara geri dönsem o küçük kıza derdim ki, bütün kötü hislerin altından, dikenli tellerin arasından geçtiğin gibi geçebilirsin. Etrafına ne inşa edersen kalbine de onu inşa edersin. İçine gömdüğün hangi duygunun filiziyse sulayıp büyüttüğün o olur. Şimdi bir his bahçesi hayal et topraktan kaçmak yerine. Ne hissetmek istiyorsan onu ek. Yaraları sulamayı bıraktığın zaman kuruyup toprağa karıştığını göreceksin. Bu yüzden boynunda taşıdığın anahtarı, bu yüzden göğsünde taşıdığın ağırlığı koparıp at. Daima, gökyüzünü görebileceğin yerlerde dolaş.
İyi düşün, İyi olsun; ne düşünürsen osun; niyetin İyi olursa, sonunda mutlu olursun; iyilik yap, iyilik bul; hayal et, gerçekleşsin; pozitif düşün, sorunlar çözülsün...