Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir bodrumla bir de zemin katı olan bir ev hayal et. Bu ev, her katın sakinleri arasında toplumsal sınıf farkı olacak şekilde ya da buna niyet edilerek tasarlanmış olsun. Şimdi bir insanı böyle bir evle mukayese etseydik olacakları hayal et. Çoğu insana dair kederli ve aptalca gerçek, bodrumda yaşamayı tercih edişleridir. Her insan ruh ile bedenin, sonsuz ile sonlunun, özgürlük ile gereksemenin, ruha yazgılı sentezidir. Bina budur, ama biz bodrumda, yani duyuların kategorilerinde ve düşüncenin soyutlamalarında yaşamayı tercih ederiz. Bodrumda yaşamayı tercih etmekle kalmaz. bir de bunu o kadar severiz ki biri çıkıp da yukarıdaki boş dairelerden birini işgal etmemizi önerirse içerleriz. Ne de olsa kendi evimizde yaşıyoruzdur!
Sayfa 127Kitabı okudu
Takipçi
Benim valizimi görüyor musun, Bruno? İçine iki takım elbise ve iki çift ayakkabı sığıyor. Pekâlâ, şimdi onu boşalttığını ve sonra iki takımla iki çift ayakkabıyı içine yeniden koyacağını hayal et. Bir bakıyorsun içine sadece bir takım elbise ve bir çift ayakkabı sığıyor. Ama en güzeli bu değil. En güzeli valizin içine bütün bir mağazayı, yüzlerce takım elbiseyi sığdırabildiğimi fark ettiğim zaman oluyor, tıpkı benim çalarken, bazen, müziği zamanın içine koymam gibi. Müziği ve metroda yolculuk ederken düşündüklerimi.
Sayfa 347 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Yapmak zorunda olduğumu hissettiğim bir şeyi asla yapmam seninle. Seninle yaptığım her şeyi isti- yorum. Seni o kadar çok istiyorum ki, bunu sana ver- mekten başka bu isteğin tamamıyla nasıl başa çıkabi- leceğimi bilmiyorum. Bu yüzden otur," dedi ve elini ona doğru bastırdı. Sonra aniden durdu. "Fantezinin, benim sana oturmanı
Sayfa 180
Cardan ♡
“istediğin kadar alay et. O zaman ne hayal edersem edeyim, şimdi ağzından çıkacak kibar bir söz için yalvaran benim.” Gözleri arzuyla kararmıştı. “Beni sonsu­za dek darmadağın ettin.”
Şu karşıda duran dağ var ya... İşte o senin günahın! Nasıl da engel oluyor fersah fersah açılmana farkında mısın? Nasıl da duruyor önünde koskoca! Nasıl yıkıyor bütün hayallerini Varmak istediğin yeri göstermiyor bile sana... Herkes kendi günahının hamalı ya dostum! Onlar senin, kaçmа! Ve şimdi derin bir nefes al! Bütün gücünle ver nefesini.. Başının üstündeki kainat yıkılacak gibi olsun! Bir özür dile en derininden! Bir tövbe çek ki, yerle bir olsun koskoca dağ! Ve açılsın önün! İzin verme hiçbir günahının seni durdurmasına... Rabbine ulaşmak için en güzelinden bir tövbe et En temizinden, en derininden... Hiçbir ufuk bir tövbeden daha uzak değil unutma! Hiçbir hayal için geç değil! Kaldır başını, dik dur, niyet et ve başla! Bugün senin en güzel günün olsun. En güzel gün seninki olsun
“Sınırın güneyinde, güneşin batısında” dedi. “Güneşin batısında?” “Sibirya histerisi hastalığını duydun mu?” “Hayır.” “Bunu uzun zaman önce bir yerde okumuştum. Belki de ortaokulda. Hangi kitapta okuduğumu bir türlü hatırlayamıyorum. Neyse, Sibirya’da yaşayan çiftçilerin başına geliyor. Söyleyeceklerimi kafanda canlandır şimdi. Sen bir çiftçisin, Sibirya tundrasında tek başına yaşıyorsun. Aralıksız her gün tarlalarını sürüyorsun. Görünürde hiçbir şey yok. Kuzeyde ufuk, doğuda ufuk, güneyde, batıda, hepsinde aynı şey. Her sabah güneş doğduğunda tarlaya çalışmaya gidiyorsun. Güneş tepeye çıktığında öğle arası veriyorsun. Güneş battığında eve yatmaya gidiyorsun.” ... “Kışın evde kalıp ev işleriyle ilgileniyorlar. Bahar geldiğinde tekrar tarlalara dönüyorlar. Sen bu çiftçisin. Hayal et.” “Tamam” dedim. “Ve sonra içinde bir şeyler ölüyor.” “Nasıl yani?” Başını salladı. “Bilmiyorum. Bir şeyler. Her gün güneşin doğuşunu, sonra da batışını izliyorsun ve içinde bir şey yitip gidiyor. Sabanını bir kenara atıp kafan boş bir şekilde batıya doğru yürümeye başlıyorsun. Güneşin batısındaki bir yerlere doğru. Takıntılı biri gibi ara vermeden, yemeden, içmeden yere yığılıp ölene kadar yürümeye devam ediyorsun. İşte bunun adı Sibirya Histerisi.
Doğan Kitap
Reklam
"Daha fazlasına ihtiyacın olduğunu söylemiştin sanki?" diye sordu. "Tanrım, evet." İki parmağını soktu Julia'nın içine ve onun, par- maklarının çevresinde kasıldığını hissetti, ıslaklığı parmaklarını sırılsıklam etmişti. "Şimdi, elimi becer Julia. Kendin mastürbasyon yaparken parmaklarını becerdiğin gibi, benim elimi
Sayfa 183
Nalıncı Baba Padişahın İşi Ne! Murad Han (III. Murad) o gün bir hoştur. Telaşlı görünür. Sanki bir şeyler söylemek ister, sonra vazgeçer. Neşeli deseniz değil, üzüntülü deseniz hiç değil. Veziriazam Siyavuş Paşa sorar: - Hayrola efendim, canınızı sıkan bir şey mi var? - Akşam garip bir rüya gördüm. - Hayırdır inşallah. - Hayır mı şer mi
"Kendini nasıl bir şeyin içine soktuğunun farkında mısın Angelina?" diye sordu. Baldırındaki kılıftan bir bıçağa uzandı- ğında kocaman gözlerle izledim. Göğsüme doğru yönelttiği kocaman bıçağı takip ettim ve bıçağın hafif kıvrımlı ucunu gömleğimin ilk düğmesinin altına taktı. Pürüzsüz metal yüzeyinin üstünde kurumuş kana benze- yen
Sayfa 158
523 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.