Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yüksek benlik olursam patron olurum
''Hani diyoruz ya Yüksek Benlik olursam patron olurum, sen zaten O'sun, ne kadar etkilenen ve ince bir varlık sana şah damarından daha yakın bir bilsen''
Sayfa 49 - Şira YayınlarıKitabı okuyor
Firavunlar Yenileceklerdir
''Bu hak ihlallerinin ahiretteki karşılığı mutlaka verilecektir, yasalar çalışır. Firavunlar mutlaka yenilecektir''
Sayfa 46 - Şira YayıneviKitabı okuyor
Reklam
Ben İbrahimin sır katibi Yakubun dedektifi Yusufun hapishane arkadaşı
Bütün hayatını şuurlu bir surette Türk diline ve Türk kültürüne hasreden Ali Şîr, yürüttüğü davanın semerelerini görmediyse de ölümünden sonra binlerce kilometreden, İran, Türkiye, Azerbaycan, Suriye, Hindistan, Herat'tan akın eden yüzlerce şakirdi [öğrencisi], onun kurduğu edebiyat mektebini ve edebî Çağatay şivesini Türklüğün her bir köşesine kadar götürdüler. Osmanlı edebiyatının Ahmed-i Dâî, Karamanlı Nizâmî, Bahti, Amri, Dukakinzade Ahmed, Za'fi, Fuzuli, Kâtibi mahlaslı Seydi Ali Reis, Nedîm-i Kadîm, Fasih Ahmed Dede, Nedim, Şeyh Galib, Muvakkitzade M. Pertev, Benlizade M. İzzet Beg, Refîî Amidî gibi şairleri Çağatayca şiirler yazmaya başladılar. Bu şiirler Çağatay edebiyatının ve Ali Şîr Nevaî'nin Osmanlı edebiyatı üzerindeki tesirinin başlıca örnekleridir.
Sayfa 604Kitabı okudu
Ben İbrahim’in sır kâtibi Yakub’un dedektifi Yusuf’un hapishane arkadaşı Düş yorumu öğretmeni Ama görmedim yavuz bir öğrenci Aydın kılıçların şelâlesi Musa gibi
Reklam
Dualı fısıltılarımın son hatibi, sessiz hasretlerimin sır katibi ey...
Firavunluktan Ölüme...
Sultan Polat ın muhteşem kaleminden, harika bir roman. Kleopatra'nın hikayesini sır katibi Şukura'ın ağzından dinlerken, bir Roma'ya Sezar'a gidecek diğer yandan Kommagene'ye uzanacaksınız. Anlatılanların tarihi gerçekliği ne kadar doğru tartışılır ancak ilgi çekici olduğu açık. Belki de o döneme ait bilgilerin sınırlı olmasından kaynaklıdır 🤷‍♀️ Ben kendi adıma 2023 ün 41. Kitabını da uğurladım. 😊
Tekfîr; "küfre nisbet etmek, mü'min diye bilinen bir kişi hakkında kâfir hükmü vermek" demektir. İnanın bu tekfircilik hastalığının yayılmasından en başta Efendimiz (sav) korkmasaydı, kendisine bildirilen münafıklar listesini yalnızca sır kâtibi Huzeyfe'tül Yemâni (ra) ile paylaşmazdı. Allah Resûlü (sav) onların isimlerini başkalarına açıklamadı. Çünkü bu hastalığın yayılmasını istemedi. Aksine bizlere: "Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız!" dedi ve bize hakikatin yolunu gösterdi.
Sayfa 102
Tekfircilik;
Tekfir; “küfre nisbet etmek, mü’min diye bilinen bir kişi hakkında kâfir hükmü vermek” demektir. Efendimiz bu tekfircilik hastalığının yayılmasından korkmasaydı, kendisine bildirilen münafıklar listesini yalnızca sır kâtibi Huzeyfe’tül Yemani (ra) ile paylaşmazdı.
Sayfa 102 - Timaş Yayınları
Reklam
Gelelim hilafet meselesine. Hilafet, zamanla İslamiyet’te “Peygamberin temsilciliği”ni ifade eden bir kelimeden “hükümdarlığı” ifade eden bir manaya bürünmüş. Her hükümdara halife denmiş. Halife öğrenci, sonradan gelen demektir, haliyle de bunun dini bir makam olup, peygamberin temsilcisi, onun arkasından gelen ve dinin başındaki kişi olarak
Lord Kitchener tarafından gönderilen Sir Ronald Storrs, İstanbul’daki İngiliz elçisine hitaben yazılmış bir mektupla çıkageldi. Mektupta, “Emir Abdullah İngiliz elçisine tahsis edilen savaş gemisine ihtiyaç duyarsa derhal emrine verin” deniyordu. Sir Storrs “Lord hazretleri bu hizmetini kabul etmenizi ve mektubu elçilik kâtibi Mr. Fitzmaurice’e vermenizi rica ediyor. Fitzmaurice sizi İzmir’deki vapurda karşılayıp mektubu alacak” dedi. Sonra bana “Şunu bilmelisiniz ki, babanız Şerif hazretleri Hicaz’daki haklarını korumak için savunmaya geçerse, dost devletlerin içişlerine karışma gibi bir hakkı bulunmayan İngiliz hükümeti, hac bölgelerinde hâlihazırda var olan barış durumunu bozacak herhangi bir girişimin Türkiye tarafından ortaya çıkartılıp sürdürülmesine destek vermeyecektir” dedi.
Hazreti Muhammed'in devleti yıkılarak cemaati dağıtılmak, ruh-ı İslâm tarumar ve perişan olmak tehlikesinde iken, bu cinayetleri işleyen taife, karşısında Hazreti Muaviye'yi buldu. Büyük bir zekâ, dirayet sahibi ve devlet adamı olan Hazreti Muaviye, Peygamberimizin vahiy kâtibi ve devlet işlerini kendisiyle istişare eylediği mahrem dostlarındandı. İslâm devletinin Resulullah'tan sonra ikinci büyük devlet ve siyaset adamı olan Hazreti Muaviye, İslâm birliğinin en büyük tehlikeye kurban edilmek istenildiği anda kurtarıcısı oldu. Onun İslâm kanı dökmemek için fitneyi bile küllemek hususunda gösterdiği zekâ ve dirayet gibi müslüman cemaati hakkında kalbinde yaşattığı merhamet ve şefkat dikkatlere değer.
Sayfa 211Kitabı okudu
231 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.