Soğuktur artık
Belki bir kış gününden bahsedemem ama
Elhanı şita
Duymanı isterdim oysa
Dışımdaki rüzgarın,
Altımdaki selin,
İçimdeki kıyametin uğultusundan beni.
(Şiir: Ay Kokusu )
Yaşam bir dedikodudan ibaret, yaradılışın sonsuz sessizliğinde anlatılan bir dedikodudan ve insanoğlu dedikodu üreten bir hayvan. Bir Tanrı değilsen mutlaka dedikoduyu seviyorsundur: Rama ve Sita'nın, Adem ile Havva'nın, Mahabharata'nın öykülerini seviyorsundur; eski Yunan, Roma, Çin öykülerini seviyorsundur. Milyonlarcası var - hepsi de güzel.
Eğer onları mantık testine tabi tutmazsan sana kapılarını açarlar; içlerinde nice gizemler saklıdır. Ama onlara mantık uygulamaya kalkışırsan tüm kapılar kapanır; o zaman o tapınak sana uygun değildir. Aşk hikayeleri. Onları seversen sana sırlarını verirler. Ve içlerinde neler neler saklıdır: insanlığın keşfettiği herşey öykülerde saklıdır. O yüzden İsa öğretilerini kısa öyküler aracılığı ile iletir, o nedenle Buda öykü anlatır durur. Hepsi dedikoduyu severdi.
Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş,
Eşini gaib eyleyen bir kuş gibi karlar
Geçen eyyâm-ı nevbaharı arar…
...
Başladı parça parça pervâze
Karlar
Ki semâdan düşer düşer ağlar
Uçtunuz gittiniz siz ey kuşlar;
Küçücük, ser-sefîd baykuşlar
Gibi kar
Sizi dallarda, lânelerde arar.
Ramanaya'nın öyküsü kısaca şöyledir:
Kuzey Hindistan'daki Ayodhya'nın kralı Dasaratha'nın oğlu Rama olarak enkarne olan Vişnu, Sita ile evlidir. Rama'nın savaştığı Titanlar'ın ve 'Asuralar'ın başkanı olan Ravana, Sita'yı Lanka adasına (bugünkü Seylan) kaçırır. Rama, yardımcısı maymun Hanuman ve askerleri ile birlikte harekete geçerek, Lanka'ya hava saldırısı düzenler. Rama, göklerde savaşarak Ravana ile göksel arabalarda çarpışır ve öldürücü füzelerle Ravana'yı mağlup ederek Sita'yı kurtarır. Hep birlikte Ayodhya'ya dönerler ve görkenli bir Altın Çağ'da hüküm sürerler.