Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Merve Duran

Merve Duran
@smervedrn5
arabic translater | yl
Reklam
Benim gönlüm herkesin gezip tozacağı, oturup kalkacağı bir panayır yeri değildir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Evet, hayatımızı yaşıyoruz ama onu yönettiğimiz doğru değil. Bir dakika sonra hayatta olup olmayacağımızı etkileyen binlerce insan, binlerce rastlantı var.
Reklam
Biz gerçeğin kendisiyiz. Bırakın oyunlarını oynasınlar. İktidarların en büyük korkusu muhalefet değil, ciddiye alınmamaktır.
Duyularımızın ortak yaşanmışlığı aracılığıyla aşkı paylaşmaktansa, ona sözcüklerle sahip çıkmaya çalışıyoruz. Peki ya aşkın karşılığı olan hiçbir sözcük olmasaydı? O zaman aşk olmayacak mıydı yani? Aşk, sözden evvel de vardı.
Yaşamın anlamı gece duyumsanır ve sorgulanır. Kimse bunu öğle yemeği sırasında tartışmaz. Yaşam, gecenin konusudur.
Daha birkaç yıl önce, uzun uzun düşünüp en zararsız mesleğin itfaiyecilik olduğuna tam kanaat getirmiştim ki, elinizdeki kitabın kapak resmini yapan Mehmet Nazım'dan Fransa'da kimi itfaiyecilerin kahraman olabilmek için, önce gizlice orman yangını çıkartıp sonra da söndürdüklerini öğrendim.
Yatılı okula gittikten birkaç ay sonra kendimin öldüğünü öğrenince anladım yalnızlıktan, sevgisizlikten ölünebileceğini.
Reklam
Acı olan ölüm değil, yarım kalmak. Emin ol, bir ölüden daha hüzünlüdür, arkasında bıraktığı ütülü pantolonlar..
Benim de mücadelem buydu işte. Neyin mücadelesini verdiğimi anlamaya çalışmanın mücadelesi..
Zaten içinden çıkmadıktan sonra, bir evin hangi şehirde olduğunun pek de bir önemi kalmıyordu. Sanırım zamanı bile büküyordu o evler.
Kendi adına karar verecek birini, üzerindeki kördüğümü çözecek, kendisini bin yıllık bir bağdan azat edecek elin sahibini beklemişti daima. Aslında öyle bir el yok, o bağı çözecek yine sadece kendi eli.
Eğer kişi acele etmez ve bekleyecek sabrı gösterirse, sahip olduğu zamanla yapabilecekleri harikadır.
Cesur insan, büyük cesaret isteyen eylemler gösteren insan değildir ama hayatın tüm eylemlerinde cesur davranan insandır.
Reklam
Bu ülkede eğitimli büyük bir kitle hala Osmanlıca'nın Türkçeden ayrı bir dil olduğunu sanıyor. Anlayamadıkları bütün kelimelere taktıkları ad aynı: Arapça. Fakat aynı kişiler dilimizdeki batı dillerinden gelen kelimelere karşı böyle bir küçümseme ve övünç duydukları bir cehalet içinde değiller.
Eğitim sistemimize zihnimizi harekete geçirecek fünye koymayı unuttuk. Edindiğimiz bilgiler zihnimize derinden nüfuz edemiyor.
Dünyanın gelecekte var olması, ancak bizi hatırlayan olacaksa önem taşıyor.
Ölümü yadsıyarak, ölümü gülünç ve çaresiz çabalarla ertelemeye çalışarak hayata körleşiyoruz.