Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kaçmak arzusuydu bu, kendisine itiraf ettiği şey: Uzaklara, yeniliklere, kurtulmaya, yüklerden sıyrılmaya, unutmaya duyduğu bu özlemdi -Kaçmak, eserinden, donuk, soğuk ve hummalı bir ödevle sınırlanmış her günkü yerlerden uzaklaşmak!
“Eksik bilgi yanlış adrese götürür. Arkadaşlıklar, dostluklar, ortaklıklar ve evlilikler hep bu yüzden biter. Kim bilir hayatımızda kaç kez “nasıl da tanıyamamışım” demiş, kaç kez ince buz tabakasına aldanıp üzerinde yürüdüğümüz gölün soğuk sularında bulmuşuzdur kendimizi.”
Reklam
İnsan konuşur. İnanırsın. Sonra bir soğuk Araf Umutsuz bir sarkaç Işıksız gölgesiz Bir yürek kanı Tenden ruha Ruhtan tene Gider gelir Gider gelir.
Ne yazık ki: Yakın yerler uzaklaşır, uzaklar erir, Boş bahçeler kalbe soğuk bir hüzün verir. Artık günler kısa geçer, geceler uzar, Artık ocak başlarında anılır bahar. Her masalı bir fırtına bırakır yarım, Ah o zaman, bilmezsiniz ne hatırlarım, Onlar ki: Kimisinin başı beyaz, beli büküktür, Kimisine -her saniye- yeni bir yüktür!
Yalnız
Kalbimde bir boşluk, sonsuz bir kuyu, Doldurmaya çalışsam da, nafile her çabam. Soğuk bir rüzgar eser, ruhumda hoyratça, Yalnızlığın ağırlığı, çöker göğsüme ağırca.
Yalnız
Yalnızlığın rüzgarı eser içimde, Soğuk ve ıssız bir ovada savurur beni. Aradığım bir liman yok, tutunacak bir dal yok, Yalnızca sonsuz bir boşluk var önümde.
Reklam
“Az kalsın, asfaltdaki bir delikten başını cesurca çıkaran, çiçek açmış bir karahindiba ya basıyordum. Belki bir salyangoz da değildim. Etrafı böyle soğuk ve gri taşlarla çevrili, hayatta kalmaya çalışan bir karahindibaydım.”
Kuvvetli rüzgârlar, soğuk yağmurlar veya yağmur tehdidi; inceden inceye tüm varlığıma işleyen ve daimi bir gözdağı veren belalı gökler. Farkına varmadan hafif ama daimi bir keyifsizliğin içine sürükleniyorum. Depresyon değil bu, daha çok melankoliye duyulan bir ilgi; elimde küçük bir gezegen misali evirip çeviriyorum onu, çizgi çizgi gölgeler var üstünde, inanılmayacak kadar mavi.
"-Garip şey. İçim sımsıcak oysa hava ne kadar soğuk.. -İyi bir davranışta bulundun da ondan, dedi Prens."
Kahveye oturur bir çay içerim - yaşlılık Kağıt oynayasım gelir, hal hatır sorasım Niyedir içimdeki bu soğuk taş, bu yalnızlık? Açılmamış sandıklarım, yaşanmamış günlerim var Silme acı, silme keder, silme yorgunluk!
Sayfa 134 - Kırmızı Kedi Yayınevi - Birinci Basım: Şubat 2015, İstanbulKitabı okuyor
Reklam
Vurgun yemiş meyvelerim çürüyor Benim geçtiğim yollar karanlık Salgın gelmiş bağıma bahçeme benim Sen ışıklı yollarda bensiz yürü Hilkatim benim böyleyim Yüz çehrem senin yokluğunla soğuk Omuzlarım düşük kaşlarım çatık Nefes alacak yer yok sensizlikten Gecem bir kâbus Gündüzlerim karanlık İçime düşünce sen Ben nerdeyim sen nerdesin Sen ışıklı yollarda bensiz yürü Ellerim gözlerim sensiz kalsın Sesine hasret kulaklarım Sağır olsun lal olsun dilim.
Işıklı yol
Vurgun yemiş meyvelerim çürüyor Benim geçtiğim yollar karanlık Salgın gelmiş bağıma bahçeme benim Sen ışıklı yollarda bensiz yürü Hilkatim benim böyleyim Yüz çehrem senin yokluğunla soğuk Omuzlarım düşük kaşlarım çatık Nefes alacak yer yok sensizlikten Gecem bir kâbus Gündüzlerim karanlık İçime düşünce sen Ben nerdeyim sen nerdesin Sen ışıklı yollarda bensiz yürü Ellerim gözlerim sensiz kalsın Sesine hasret kulaklarım Sağır olsun lal olsun dilim.
Keşke dışarıdan göründüğüm kadar soğuk ve gamsız olsam ama ne yazık ki içerisi yangın yeri..
Senin dostun soğuk esen yellerdir
17. yaşımda yazdığım ilk şiir; Buğulu cama değen gözlerim, En az hislerim kadar soğuk ve derin, Kalemim aşkına dokunurken, Söyle kiminle sevişti gözlerin? Oysa sen içimdeki duygu kadarsın, Biterse bile bitmeyecek olansın, Demiştin ki sevgilim, “İhanet,Aşk’a yakışmayan duygudur.” Söylesene! Sen hangi ihanete yakışır kalansın?…”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.