Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şahıs Kadrosu-Tarihî ve Kurmaca Kişilikler Bozkurtlar Diriliyor'da ön plana çıkan tarihî şahsiyetler şunlardır. Bilge Tonyukuk, İlteriş Kutluk Kağan, İmparatoriçe Vu, Çinli komutan Hoay-i. Kurmaca kişiliklerin başlıcaları da şunlardır: Urungu, Ay Hanım, Binbaşı Pars, Deli Ersegün, Kadır Bağa, Karabuka (Yin-şao), Taçam, Buluç.
Şahıs Kadrosu-Tarihî ve Kurmaca Kişilikler Bozkurtlar Diriliyor'da ön plana çıkan tarihî şahsiyetler şunlardır. Bilge Tonyukuk, İlteriş Kutluk Kağan, İmparatoriçe Vu, Çinli komutan Hoay-i. Kurmaca kişiliklerin başlıcaları da şunlardır: Urungu, Ay Hanım, Binbaşı Pars, Deli Ersegün, Kadır Bağa, Karabuka (Yin-şao), Taçam, Buluç. Bozkurtların
Reklam
MEÇHUL ŞEHZADE: DELİ KURT Olay Örgüsü 1403 yılının sonlarıdır. Üstü örtülü bir kağnı gecenin karanlığında ilerlemektedir. Genç bir atlı tedirgin bir şekilde kağnıyı yönetmektedir. Kağnıda Yıldırım Bayazıd'ın oğlu İsa Beğ'in eşi Bala Hatun vardır. Bala Hatun hamiledir. Osmanlı sipahisi Çakır Ağa onu sütanasının evine götürmektedir.
BİR ZAMAN YOLCUSU: SELİM PUSAT (RUH ADAM ROMANI) Ruh Adam, Atsız'ın tarihî romanlarına göre hayli değişiktir; bir tür post modern romandır. Bu sebeple romanı incelerken biz de farklı bir yol izlemeyi tercih ettik. Selim Pusat'ın ve Romanın Hikâyesi: Selim Pusat adını ilk defa 08 Haziran 1951 tarihinde, Orkun dergisinin 36. sayısında
Aşıkların Ölüm Uçurumu
50 yıla yakın sert bir yaşayıştan, görülmedik çilelerden sonra; sevdiği, Tanrılar kadar güzel Ay Hanım'ın ancak ölüsüne kavuşan Urungu; kahraman ve ölümsüz Kür Şad'ın oğlu, kucağında sevgilisi olduğu halde batıya doğru mesafeleri aşıyordu... Urungu bir defa daha Ay Hanım'ın yüzüne baktı ve bu sefer gözleri orada takılı kaldı. Bu ilâhi yüze bakan gözler yaşlıydı. Yaşlı gözlerini göğe kaldırarak Tanrı ile konuşurmuş gibi: -Bozkurtlar dirilirken Ay Hanım da yaşasaydı ne olurdu! diye fısıldadı. Sonra görülmedik bir şeye takılan gözlerin mânâlı ışıltısı ile ileriye bakarak atını mahmuzladı. At son bir atılışla fırlarken Ay Hanım'ı deminklerden daha sıkıca kendine doğru çekti. Dudaklarını hiçbir zamanın görmediği, hiçbir çağın göremeyeceği o ilahi yüze değdirerek öptü ve hala sıcak olan o mehtap kadar, güneş kadar güzel olan o yüzden ayırmadan, bir an içinde bütün mazisini yıldırım hızıyla hatırlayıp "Hoşça kal Ötüken" diye düşündükten sonra kendini boşluğa bıraktı...
Sayfa 619 - Urungu ve Ay Hanım
_Her şey algıdır. Herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin. _Zihin, aldatıcıdır. Gerçekte ikilem yoktur. Gerçekte sorun yoktur. Hiç olmamıştır, hiç olmayacaktır. Zihinde sorunlar vardır ve sen gerçekliğe zihnin aracılığıyla bakarsın. Böylece gerçeklik sorunlu olur. _Sağlıksız bir zihinle ne
Reklam
Son Buluşma
Bütün gece hüzne bir manşet arayıp durdu aşk. Kim bir isim bulsa kadehler tazelendi. Bu güzel insanları çirkinleştiren yıllar. Artık yakını göremediği için daima uzağa bakan yaşlı gözler. Kim biraz daha üzülmek istese ömrü uzatıldı.
Sayfa 60 - SEL YayıncılıkKitabı okudu
_İnsan, Meleklerin Cevherindendir. _Nurlu bir cevher, melek gibi marifet-i ilahi ile süslü olunca, elbette meleklerin arkadaşı olur. _İnsanlar görünüşte insana benzeseler de hakikatte halleri başkadır. Kıyamet gününde manalar görünecektir. _İnsanın içindeki ahlakın tamamı 4 kısımdır. Hayvan, canavar, şeytan ve melek ahlakları. _Allah’tan başka
~ Keskin kılıç var sonunda: ama göğe insanın işlerini Gözlesin diye sayısız göz veren ey ilahi güçler: Nasıl oluyor da gözlerine perde çekmiyorlar ilelebet Bunlar doğruysa eğer, okumak bile kızartırken yüzümü? Ey sırça güzel, seni istedim, hala da isterdim, Bu gösterişli sandık menfurluk dolu olmasa. Ama bil ki aklım isyan ediyor
Eskiden takvim
Mart 1, Rumi yılın başıydı ve her yıl o gün büyükhanım takvimini çıkarmaya başlardı. On iki gün boyunca günün muhtelif saatlerinde denize bakan pencereye yanaşır, burnunu cama dayar, denizin haritasından göklerin resmini çıkarmaya alışkın yaşlı denizciler gibi ufku gözlerdi. Dağa bakan pencereye döner, bulutların halden hale, resimden resme girmesini uzun uzun izlerdi. Mart'ın 1'inden itibaren 12 gün sayarak havanın nasıl olduğunu, günün nasıl başlayıp hangi renge boyandığını sonra nasıl bittiğini titizlikle gözler, kaydederdi. Bu 12 günün her biri sırasıyla yılın 12 ayına denk gelirdi. Mart 1, Mart ayına denkti örneğin; Mart 2 Nisan'a, Mart 3, Mayıs'a; yılın son ayına kadar böyle giderdi. Kendi annesinden öğrendiği, onun da herhalde izi sürülemeyecek kadar eski bir anneler silsilesinden öğrendiği bir takvimdi bu.
Sayfa 53
112 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.