Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Paylaşılmış etkinliklerin, yüz yüze iletişimin, geniş aile etkileşiminin, toplumsal katılımın ve anlam sağlayan diğer manevi ve sosyal çabaların yaygın olarak bulunduğu geleneksel toplumlarda "sıkıntı" pek tanıdık bir duygu değildi.
Sayfa 67
Palyatif Toplum
Günümüzde pek çok şeyin üstünü örtmekle meşgulüz. Üstelik buna giderek daha çok alışıyoruz. Sosyal medya, televizyon, gazeteler ve dergiler; hiç öyle "farkında olmadan" diyerek kaçmayalım, bizi uyuşturuyor. Bunun farkındayız. Büyük sıkıntı, uyuşmaktan memnun olmamız. Oysa filozofların da mutasavvıfların da birleştiği noktalardan biri insanların acılarından dersler çıkarmasıdır. Acılar hem uyarır hem de uyandırır. Acısı olmayanın anlatacak hikâyesi olmaz.
Reklam
Olabilecek iki şey var. Birincisi, milletin bir elli yıl daha savaşmadan durabileceğini sanmıyorum. Otuz yıl bile dayanamazlar belki. Sonra değişen şartlara uyum sağlayamamanın verdiği perişanlık, yani kalıcı barış onlara bir şey yapacak. Şövalyelere ya da Führer'e başkaldırabilir, sadece sefilliğe yol açan Sosyal Düzen'i, eski sosyalist duygu ve düşünceleri yeniden canlandırabilirler.
Sayfa 159 - Encore YayınlarıKitabı okudu
Suç İşlemeye Yatkınlık ve Sosyalleşme Duygusu Eksikliği
Tüm insanlar bir aşağılık duygusuna sahiptir, başarı ve üstünlük için çaba harcarlar; ruhsal yaşantıyı oluşturan esasında budur. Tüm insanların komplekslere sahip olmamasının sebebi onların aşağılık ve üstünlük duygularının toplumsal duygu, cesaret ve sağduyunun mantığı aracılığıyla sosyal açıdan yararlı kanallara yönlendirmeleridir.
Sayfa 131 - İlya İzmir YayıneviKitabı okudu
Narsisizmde kendiliğin iki yönü vardır: Bunlardan biri kendine abartılı önem atfetme iken, diğeri boşluk ve ümitsizlik duygusudur. Kendiliğin bu şekilde olmasının sebebi kişinin çocukken sevgi ve anlayış için ebeveynine her dönüşünde, orada ebeveynin kendi problemleri ve ihtiyaçları ile karşılaşmış olmasıdır. Çocuk kendini keşfetmek için gerekli olan yardımdan mahrum kalır ve bu mahrumiyeti gerçek ya da hayali bir terk edilme tehdidinin altında ebeveynleri ile ilgilenerek gidermeye çalışır. Zeki ve hassas olan çocuk, ebeveynlerinin duygularına uyumlanmayı ve onların duygularını düzenlemeyi öğrenir. Bu çocuklar yaşlarının çok üstünde bir olgunluk gösterir, içgüdüsel bir şekilde başkalarının duygu durumlarını düzenler, tıpkı bukalemun gibi farklı kişilere ve sosyal durumlara uyum sağlarlar. Bu çocukların içsel deneyimleri başkalarının ihtiyaçlarını yansıtır. Narsisizmin diğer yüzü ise çocuğun duygusal dünyasının ebeveyn tarafından hiçbir şekilde aynalanmamış olan yönlerini yansıtır. Çocuğun gerçek kendiliği, yani kendine özgü tarafları görmezden gelinmiş, gelişememiş, doğru düzgün ebeveyn bakımını bekler halde kalmıştır. Terk edilme ve utanç duygusundan oluşan bu çekirdek, başkalarının duygu durumunu düzenleyebilmekten gelen kendini çok önemli görme algısı altında gizlenir. Patolojik bakım veren rolündeki çocuk dışarıdan bakıldığında mükemmel bir evlat, başarılı bir öğrenci, sadık bir arkadaştır. Halbuki bu çocuklar içlerinde bir boşluk, üzüntü ve kaybolmuşluk duygusu hissederler...
Sayfa 208 - Psikoterapi Enstitüsü Eğitim YayınlarıKitabı okudu
Allah zevk duygusunu yaratmış, kullarına ibadet için vermiştir. Ancak insanlar bu duyguyu; Aşk, araç, gayrimenkul, dizi, spor, sosyal medya gibi zahiri şeylere harcadığı için duygu bölünmüş, parçalara ayrılmıştır. İbadetten zevk almak isteyen Masivadan, dünya zevklerinden sıyrılmalı tüm arzusunu ibadete harcamalıdır. Bu Evliya'nın ibadetten huşu alma sebebidir.
Sayfa 104 - Destek Yayınları
Reklam
"ergenlik çağıyla birlikte, aile çevresi fazla dar gelmeye başlar.. genç, kendi sosyal grubu içinde cinselliğini kazanmış modeller arayışına girer.. içinde rekabetin ve hiyerarşinin olduğu (arkadaşlıklar, flört, cinsel uyarılma, kırılma, çatışmalar) ilişkilerin birleşmesiyle kurulan bir oyun içinde diğerleriyle çatışarak kimliğinin bir temsilini, sosyal ve cinsel değerini inşa edecektir.. bu sürecin sonunda varılan nokta bir cinsiyete özgü gizil bir duygu, olgunluk ve rahatlık verecektir.."
Sayfa 36 - ayrıntı
FİLİZ ŞAHİN YAZDI... ~~~~~~~~EFELYA~~~~~~~ Onu ilk çıktığı günlerde alıp bitmesin diye çok yavaş okuduğumu itiraf etmeliyim. Şöyle ki; kahramanlar İtalya'ya gidene kadar kitap inanılmaz bir atmosferde okuru büyük bir heyecanla sürüklüyor.Yazarın dile hakimiyeti özellikle uzun cümlelerde daha net görülüyor. Şöyle ki; uzun cümlelerde
The Rational Male
THE RATİONAL MALE Kadınlar aktarılan bilgiden çok iletişimden keyif alırlar. Çözülmesi gereken bir sorun değil, iletişimdir. “Açık iletişim kadınları ne kadar sinirlendiriyorsa, gizli iletişim de bizi o kadar sinirlendiriyor. Dilimizin onlar için hiçbir sanatı yok, bu yüzden kadınlara en iyi ihtimalle aptal veya basit görünüyoruz Ruh eşi bir
Aşk’ın Ziline Basıp Kaçtım! Ne olacak görelim…
Güzel olan Aşk hikâyeleri de vardı elbette. O zamanların sevdaları da Aşkları da ne kadar masum ve güzeldi… Yolda yürürken; beyefendinin “Sizinle müşerref olabilir miyiz “ ile başlayan sorusuyla, hanımefendinin ise “ben müşerrefi tanımam, o kim?” masumane cevabıyla, muhallebici de birlikte muhallebi yemeğe varan bir Aşk Hikâyesi… Taktik oyunlarına gerek duyulmadan, masumca sorulmuş ve masumca cevap ile başlamış bir Aşk Hikâyesi… İnsan o zamanlara özeniyor… İçi- dışı bir insanların duygularını saklamadan, dürüstçe yaşadıkları Aşklarını gıptayla izledik. Bakışarak konuşan, Yeşilçam filmlerindeki “Aşk neydi?“ sorusuna, “Aşk emekti!“ diyen Âşıklara hayran olduk. Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu derler ya; ben de diyorum ki; Sosyal medya çıktı, eski Aşklar ve Âşıkları bitiren, <<Game Over>> oldu…
Sayfa 118Kitabı okudu
Reklam
İbadetlerin Toplumun Kaynaşması Üzerinizdeki Etkisi
Bilişsel bilimciler, topluca edilen bir duanın yaşat­tığı ruhani deneyimi, büyük bir spor karşılaşmasındaki duygu yoğunluğuna benzetirler. Törenlerde, birlikte edi­len dualarda, futbol stadyumunda yapılan tezahürattaki beraberlik ve sosyal kaynaşma duygusuyla zenginleşiriz; mitler de aynen böyle ortak ritüeller oluşturmak için uy­gun ortam sağlar.
Sayfa 10
Beni en çok üzen şeylerden biri, ne zaman Kudüs'e gitsem ve oradan sosyal medya paylaşımları yapsam, yazılan her on mesajdan ikisi, “Bırakın bu Arap topraklarını, yeter bu Arap seviciliği” türünden gelmektedir. Birileri son bir asırdır bizlere, “Orta Doğu Arap'ın, Balkanlar Yunan'ın, Bulgar'ın” diyerek bin yıla yakın bir mirası fevkalade bir şekilde unutturmayı başarmış!
Ünlü kültür eleştirmeni Lauren Berlant, Facebook'un kendine özgü duygu odaklı etkileşimleri üzerine kaleme aldığı kısa ve derinlikli yazıya bir anekdotla başlar: Bugün benden yaşça büyük birine Facebook'u tanıttım ve kendisiyle "arkadaşlar” arasında sosyal ağ kurmanın maksadı üzerine uzunca sohbet ettim. Bu duruma büyük şüpheyle yaklaştı çünkü ona göre tuhaf ve mesafenin biçimlendirdiği yakınlıklar, gerçek yakınlığın indirgenmiş haliydi. Gerçek yakınlık ona göre müşterek deneyimin getirdiği ciddi, duygu yüklü birikimin metanetini ve geçirgenliğini gerektiren bir ilişkiydi. Kurduğu yakınlıklar sadece karşıdakini tanımak için değil, aynı zamanda ciddi ölçüde zahmet verme, talep etme ve ihtiyaç duyma hakkı için de müsaade alanları sağlıyor. Yüz yüzeliği, hatta daha da derin bir mahremiyeti kapsıyor. Fakat Facebook'ta her zaman üstünkörü geçebilir ya da hiç oturum açmayabiliriz.
Sayfa 56 - PdfKitabı okudu
"Ben arzuları istekleri olmayan, yetenekleri sınırlı, güvensiz büyüdüğü için sosyal ilişki kurmaya hem becerisi hem de isteği olmayan, duygu dünyası güdük bir yirmi birinci yüzyıl genciyim meleğim."
Sosyal medya, bir süre sonra insanları başkaları için yaşar hale getirmektedir.
Sayfa 128Kitabı okudu
1.395 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.