Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Veda hutbesi.
Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. "Ashabım! Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise canlarınız, mallarınız, namuslarınızda öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden
İnsanları bize hakaret etmeye zorluyoruz, sonunda kayıtsız kalabildiğimizi fark ediyoruz. Ama eskiden kalma sözcükler de var. Annemiz bize, “ Canlarım. Aşklarım. Mutluluğum. Tapılacak bebeklerim” derdi. Bu sözcükleri hatırlayınca gözlerimiz doluyor. Bu sözcükleri unutmalıyız, çünkü artık kimse bize böyle şeyler söylemiyor, bu sözcüklerin anısı da taşınamayacak kadar ağır. Böylece alıştırmaya başka bir yönden başlıyoruz. Şöyle diyoruz: “Canlarım. Aşklarım. Sizi seviyorum… Sizi hiç terk etmeyeceğim. Yalnızca sizi seveceğim… Her zaman… Sizler benim için hayatsınız…” Tekrarlamaktan sözcükler anlamlarını yitiriyor, içerdikleri acı da dinmeye başlıyor.
Reklam
Bu sabah mutluluğa aç pencereni Bir güzel arın dünkü kederinden Bahar geldi bahar geldi güneşin doğduğu yerden Çocuğum uzat ellerini Şu güzelim bulut gözlü buzağıyı Duy böyle koşturan sevinci Dinle nasıl telaş telaş çarpıyor Toprak ananın kalbi Şöyle yanıbaşıma çimenlere uzan Kulak ver gümbürtüsüne dünyanın Baharın gençliğin ve aşkın Türküsünü söyliyelim bir ağızdan
Ataol Behramoğlu
Ataol Behramoğlu
Tanrım beni neden ebedi hoşnutsuzluk içinde yarattın? Neden önemsizliğimle böyle bir azabı yaşamak zorundayım? Eğer acılarımın bir nedeni varsa bana söyle. Nattvardsgästerna (Ingmar Bergman, 1963)
"Siz insanlar," dedim. "bir şey hakkında konuşurken, hemen şöyle söylemek zorunda hissediyorsunuz kendinizi: 'Bu aptalca, bu akıllıca, bu iyi, bu kötü!' Bütün bunların ne anlamı var? Sırf bunları söylemek için mi bir olayın iç yüzünü araştırıyorsunuz? Onun niçin olduğu, niçin olması gerektiği şeklindeki sebepleri kesinlikle açıklayabiliyor musunuz? Böyle yapsanız, yargılarınızda bu kadar aceleci olmazdınız."
Bakarsın, görünüşte dehşetli bir adamdır; bir de hakkında anlatılanları duyunca yanından kaçarsın. İlk zamanlarda bir içgüdüyle onlardan uzaklaşmaya çalışırdım. Sonraları en korkunç katiller konusunda bile düşüncelerim oldukça değişti. Katil olmadığı halde, altı cana kıymış bir caniden daha korkunç insanlar gördüm. Öyle cinayetler vardır ki, başta
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
Arkadaşla memleket problemlerinden bahsediyoruz. Konu hep gele gele insan çürümüşlüğüne geliyor. Ben diyorum ki: -Hangi siyasi parti olursa olsun şayet biz millet olarak dürüst ve ahlaklı olmazsak Allah bize güzellik vermez. Herkes hükümet şöyle çalıyor böyle çalıyor derken en çok şikayet edenler ilk fırsat eline geçtiğinde onlarda aynı ahlakla ahlaklanıyorlar. Bence diyorum Allah bu adama fırsat verse de devlette bir makam mevki alsa heralde dibini sıyırır.. Neyse, böyle şeyler ben diyorum o diyor hak veriyorum, hak veriyor. Sonrasında hanımının tayini olmuyor diye devlette görevli arıyorum diye bana anlatıyor. Ulan oğlum biz az önceden beri ne konuşuyoruz? Boşa mı anlattık biz bunları babayiğit? Vallah boşa... Sana da diyorum güzel abim; sen düzelmezsen kimse düzelmeyecektir. Yamuk olarak kaybetmektense bence düzgün kaybetmek daha şerefli, onurlu ve izzetli bir hâldir...
216 syf.
10/10 puan verdi
İnceleme görünümlü yorum ve güzelleme (Sürpriz bozan içerebilir.)
Hayatımda okurken beni böylesine etkileyen, bana her alanda yeni fikirler veren, tefekküre sevk eden bir kitapla çok nadir karşılaşmışımdır.
Yaşamak
Yaşamak
bu kitaplardan biri oldu. Okuyalı çok oldu, incelemesini ancak şimdi yazabiliyorum zira kitabın ve bana kattıklarının iyice demlenmesi gerekiyordu kafamda. Ayrıca bu bir inceleme de değil, zira
Yaşamak
YaşamakCahit Zarifoğlu · Ketebe Yayınları · 20229,3bin okunma
Kampanya: Atsız Affedilmelidir! Atsız'ın hapse atılmasıyla ilgili ilk protesto bir Alman bilim adamından gelmiştir: Dr. Heinrich Georg Baum. 20 Kasım 1973'te Bon'daki Türkiye Büyükelçisi Vahit Halefoğlu'na yazdığı bir dilekçede olayı protesto ettiğini ifade ediyor, Cumhurbaşkanı'na da bir dilekçe yazdığını belirtiyor ve
Türk Ordusu Kıbrıs'ta: 20 Temmuz 1974 sabahı Türk ordusu, havadan ve denizden Kuzey Kıbrıs'a girer. 22 Temmuz akşamı, Türk hükümeti ateşkes kararı verir. 14 Ağustos 1974 sabahı Türk ordusu ikinci harekâtı başlatır. Atila Hattı olarak belirlenen sınırda durulur ve Kıbrıs adasının % 38'i Türklerin eline geçmiş olur. Birinci
Reklam
Atsız Affediliyor: Af kampanyası nihayet neticesini vermiş, yukarıdaki yazı, rapor ve dilekçeleri de gören Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk 21 Ocak 1974 tarihinde Nihal Atsız'ı affetmiştir. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Adalet Bakanı'nın imzalarının bulunduğu 13020 sayılı af kararının metni aşağıdadır: "1-Milli duyguları zayıflatmak için
736 syf.
·
Puan vermedi
Deliler ve Cellatlar
Kitaba sakın ruhsal olarak kötü olduğunuz bir döneminizde okumayın maalasef ki ben öyleydim (anlaşılan bir süre daha böyle kalacağım) ben mi kitapı bitirdim yoksa kitap mı beni bitirdi anlamadım o kadar ağır geldi ki anlatamam okurken birçok kez kitabı yarım bırakmak istedim sinir krizi geçirdim yazar çok ağır bir şekilde Nova nın psikolojisibn
Deliler ve Cellatlar
Deliler ve CellatlarN. G. Kabal · Dex Kitap · 2024194 okunma
284 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
William B. Irvine'in "Güzel Yaşam Kılavuzu" kitabı, modern yaşamın getirdiği stres, kaygı ve mutsuzluk gibi sorunlarla baş etme yolunda Stoacılık felsefesini rehber alıyor. Irvine, okuyuculara Stoacı prensiplerin günlük yaşamda nasıl kullanılabileceğini açıklayarak, daha tatmin edici bir hayat sürmenin yollarını araştırıyor. Kitap,
Güzel Yaşam Kılavuzu
Güzel Yaşam KılavuzuWilliam Braxton Irvine · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022381 okunma
Bu tutarsızlığın bir sonucu da krallık yönetiminin kararsızlığıdır; hüküm süren kimselerin karakterine göre, kimi zaman şöyle, kimi zaman böyle davrandığı içindir ki, uzun süre ne değişmez bir amacı olabilir, ne de tutarlı bir davranışı. Bu değişkenlik de, devleti hep bir yoldan başka bir yola, bir tasarıdan bir başkasına iter. Bu duruma, hükümdarın hep aynı kaldığı öbür yönetim biçimlerinde rastlanmaz. İşte onun içindir ki, bir sarayda ne kadar çok oyun, düzen varsa, bir senatoda o kadar bilgelik vardır. Cumhuriyetler amaçlarına daha değişmez, daha tutarlı görüşlerle ilerler. Oysa bütün bakanlarca, hatta bütün krallarla tutulan yol, her şeyde kendilerinden öncekilerin tersine davranmak olduğuna göre, kralın bakanları arasında yapılan her değişiklik, devletin kendisinde de bir devrim oluşturur.
Sayfa 71 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Hasan Ali Yücel Klasikler DizisiKitabı okuyor
Bu işin doğrusu yanlışı, şöyle yapsaydı, böyle yapsaydı, keşkesi yok. O yüzden hemen şimdi o pişmanlık treninden inip önüne bak.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.