Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu paragrafı çerçeveletip asmak istiyorum. Uzun ama okuyun lütfen.
Bir evliliğin başlaması için pek çok iyi ya da kötü neden olabilir. Ama hiçbiri, tecavüz kadar tuhaf bir başlangıç yaratamaz. Hele kız çocuğunun genital bölgesini, mikroplardan korumak işlevinde olan bir zarın kaybının, bir insanın yaşamını değiştirmesi kadar akıl dışı bir şeye zor rastlanır. Bu, evine girerken camı kıran hırsıza evin tapusunu vermek ve gönüllü hizmetçisi olmayı teklif etmek kadar mantığın iflasına işaret eder. Evlilik öncesi taraflar birbirini araştırır ve kötü bir özellik gördüğünde de bu evlilikten vazgeçer. Peki birinin tecavüzcü olduğunu bile bile evlenmenin amacı nedir? Bir barbarın tecavüzlerine evlilik içinde rahat rahat devam etmesi mi? Diyelim ki şişmiş gözleri mosmor bir kadına soruyorsunuz: "Peki, neden seçtin kocanı?" O da şöyle bir cevap veriyor: "Çünkü o, bir tecavüzcü." Eğer bu söz saçmaysa, kızları tecavüzcüleri ile evlendirme anlayışı da bir o kadar saçma ve ahlaksızca. Bir zar değil ki kadın, bir birey ve değerini altı üstü bir zar belirleyemez. Öyle olsaydı, soğan kat kat zarlarıyla en değerli şey olurdu.
Sayfa 179Kitabı okudu
Âh ruhi bey
Ben Ruhi Bey, nasıl olan Ruhi Bey Nasılım? Bir yaz ikindisinden çıktım geldim Diyelim bir pazartesiydi, biraz da şöyle geldim Kapıyı iyice kapadım - Kapadım mı, evet, kapadım -
Reklam
“Benim de kara dönemlerim vardır. Kimin yoktur ki? Ama ben onlara sahibim, onlar bana değil. Onlar hastalığımla değil, benim varlığımla beraberler. İsterseniz şöyle diyelim. Onlarla beraber yaşama cesaretini gösterebiliyorum.”
“Benim de kötü dönemlerim vardır. Kimin yoktur ki? Ama beni ele geçirmiş değil. Onlar hastalığımın değil, benim varlığımın bir parçası. İsterseniz şöyle diyelim; onlarla beraber yaşama cesaretini gösterebiliyorum.”
Yüzeyden bakınca göremezsiniz. Dışarıdan bakınca çok iyi bir yaşam sürüyor gibi görünüyorum. Ama biraz daha derinlere inince içimde koskoca bir ümitsizliğin hüküm sürdüğünü görürsünüz. Şöyle diyelim zihnime sahip olamıyorum tuhaf ve sefil düşünceler saldırıp zihnimi işgal ediyor.
Sayfa 174Kitabı okudu
Ben öldüm, şarkılar da ölür mü benimle?
~ ❝ Ah hadi söyle bana, ölünce içimdeki şarkılara ne olacak benim? Onca şarkı, onca melodi, onca ritim? Diyelim ki yarın ben öldüm, şarkılar da ölür mü benimle? ❞ ~
Sayfa 20 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
ALLAH'ın insana verdiği en güzel lütuf seçme hakkını vermesidir.
AMA BEN İNSAN OLMAYI SEÇMEDİM Kİ! ALLAH beni böyle yarattı. Belki ben seçme hakkı istemeyecektim. Böylece melekler gibi hep cennette olurdum, ühü ühüüüü. Öncelikle bilmelisin ki, SEN İNSAN olmayı seçmezdin. Çünkü yoktun! ALLAH'ın bize (İnsan olmak mı, yoksa hayvan olmak mı istersin) diye sorabilmesi için önce bizi yaratması gerekirdi. O zamanda
Sayfa 27
Ah hadi söyle bana, ölünce içimdeki şarkılara ne olacak be­nim? Onca şarkı, onca melodi, onca ritim? Diyelim ki yarın ben öldüm, şarkılar da ölür mü benimle?
Sayfa 20 - YKYKitabı okudu
Tano Casale gürültülü bir kahkaha patlatıyor. “Üstelik filozofluğun da var. Mutluluk daha az şeylerle yetinenlere daha çabuk ulaşır.” Bu defa ben yüzüme resmi bir gülümseme yerleştiriyorum. “Ya da şöyle diyelim; daha azla mutlu olan daha uzun yaşar.”
Sayfa 72 - Pegasus YayıneviKitabı okudu
Tanrı aşkına be salaklar, tavrınızın biraz gıcık olduğunun farkında de­ğil misiniz? Çünkü bazen şöyle bir hisse kapılıyorum, mesela İs­railli bir bilimadamı kanserin tedavisini buldu diyelim, tamam mı? Kanser denen o illetin defterini sonsuza dek sürecek bir ilaç olsun bu. Hemen ertesi gün dünyanın dört bir yanında insan­lar ileri geri konuşmaya başlamazlarsa, protesto gösterileriyle eylemlerle, BM oylamalarıyla, Avrupa gazetelerinin tekmilinde birden çıkacak başyazılarla ortalığı ayağa kaldırmazlarsa ben de adam değilim. Ve hep bir ağızdan ne diyecekler biliyormusu­nuz? Durun bir dakika, neden kansere illa zarar vermemiz ge­rekiyor? Gerekiyorsa bile, onu böyle apar topar bütünüyle imha etmemiz doğru mu? Önce oturup onunla bir uzlaşma sağlamayı deneyemez miyiz? Neden hemencecik kabakuvvete başvuruyo­ruz ki? Kendimizi bir de onun yerine koyup kanserin hastalığı kendi açısından nasıl deneyimlediğini anlamaya çalışmamız gerekmez mi? Hem unutmayalım, kanserin de bazı olumlu yan­ları var. Gerçek şu ki, birçok hasta kanserle savaşmanın onları daha iyi insanlara dönüştürdüğünü söyleyecektir. Ayrıca kanser araştırmalarının başka hastalıklara deva olan ilaçların gelişti­rilmesine yol açtığını da unutmayalım. Bütün bu kazanımları, bu kadar yıkıcı bir tavırla bir kalemde silip atacak mıyız yani? Tarihten hiç mi ders almadık? Daha karanlık çağları ne çabuk unuttuk. En önemlisi de,'" -yüzüne düşünceli bir ifade konduru­yor- "'insanın ne özelliği var ki kanserden üstün olduğuna ina­nıp kendisinde onu yok etme hakkını buluyor?"'
Reklam
İnsan dostluk kurma yeteneğine ancak çok gençken sahiptir. Bunu hiç fark etmemiş miydiniz? Sonraları, yaşlandığında -ya da şöyle diyelim: olgunlaştığında-, dostluk kurmak ona korkunç zor ve zahmetli gelir, bu konuda adeta isteksiz ve tepkilidir ve dostlukları kesinlikle uzun soluklu olmaz.
Ah hadi söyle bana, ölünce içimdeki şarkılara ne olacak benim? Onca şarkı, onca melodi, onca ritim? Diyelim ki yarın ben öldüm, şarkılar da ölür mü benimle?
Sayfa 20 - Yapı Kredi Yayınları
Ah hadi söyle bana, ölünce içimdeki şarkılara ne olacak benim? Onca şarkı, onca melodi, onca ritim? Diyelim ki yarın ben öldüm, şarkılar da ölür mü benimle?
Sayfa 20
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.