Cahit ağabeyin deneme türünde yazdığı 2 kitabından birisi. Gazetede yazdığı yazılarından oluşuyor. Basit bir dili var, anlatılanlar o kadar net ve açık ki bir düğüne gidip okusanız bile ne okuduğunuzu anlarsınız.
Eserin alâkası olmayan tek şey Cahit beyin soyadı sanırım; Sert, kızgın, öfkeli, boyun eğmeyen ve açık sözlü yapısı. O kadar samimi ve yakın hissediyor ki insan. Ardından dökülen göz yaşlarını zerresine kadar hak eden bir şair.
Kitap ilkkez 1986 yılında yazılmış. Yani 33+ sene önceki olaylar üzerine. Ama bunları bilmeden Zarifoğlunu tanımadan alelâde elinize alsanız bu kitabı, eminim ki 2019 yılının Aralık ayında basılmış bir kitabı dersiniz. Keşke demesek, keşke dede ve ninelerimizden dinlediğimiz yabancısı olduğumuz bir acı hatıra gibi olsa burada yazanlar. Ama ne yazık ki aynı olaylar halen devam ediyor. Ne yazık ki bunlar acı birer hatıra olarak değil de köz haline geldikçe odun atılan bir ateş gibi capcanlı dipdiri.
Biz çok çabuk yumuşuyoruz, öfkemizi diri tutmak, hafızamızı tazelemek, gerçeklerle yüzleşmek için bir şairin kaleminden harika bir eser.
Bu eseri tatlı su Müslümanlarına, doğruya doğru diyemeyene, hakikatten burun kıvıran adamlara, islâmı küçğmseyenlere tavsiye etmiyorum.
Yazımı İsmet Özel'in Zarifoğlu için söylediği şu sözle bitirmek istiyorum: "Ben yaşadığım sürece onun eksikliğinin farkına varacağım."
Arjantinli yazar Jorge Luis Borges, 1923 yılında yayımlanan ilk eseri Buenos Aires Tutkusu'ndan başlayıp vefat ettiği sene 1986 yılına kadar öykü, şiir ve deneme türlerinde pek çok eseri verdi. Büyülü Gerçekçilik akımında yazılmış ilk eser diyebileceğimiz Alçaklığın Evrensel Tarihi (1935), Borges'in de ilk önemli kitabı diyebiliriz. Sonrasında Ficciones, Alef ve Kum Kitabı gibi Dünya edebiyatı için önemli sayılabilecek kurmaca eserlere imza attı. Latin Amerika'nın sözlü edebi geleneğini eserlerine oldukça iyi yansıtan, tamamen kendine has bir anlatımı olan ve birçok yazara ilham veren oldukça özel bir yazardır Borges.
1955 yılında babasından gelen irsi bir hastalıkla görme yetisini tamamen kaybetti. Fakat bu durum onun yazma isteğini bitirmedi ve eser vermeye devam etti. Eserleri ülkemizde İletişim Yayınları tarafından yayımlanmakta olup şu an basılan 16 adet farklı türlerde kitabı mevcuttur. Nobel Edebiyat Ödülü'ne 1955-1967 yıllarında 8 kez aday gösterilmesine rağmen ödülü kazanamamıştır. Ayrıca bir başka Arjantinli yazar Alberto Manguel'in YKY tarafından basılan Borges'in Evinde adlı anlatı türünde bir kitabı da bulunmaktadır. Ayrıca James Woodall'ın İletişim Yayınları tarafından yayımlanan Borges'i anlattığı Kitabın Aynasında adlı bir biyografi kitabı da vardır.
Borges'in hayatını ve eserlerini detaylıca anlattığım videoyu izlemek için: youtu.be/ekuCCjT0Hns
Galiba hayatımda karşılaştığım en ilginç hikâye kitabını okudum. Cuniçiro Tanizaki'nin 1933'de yazdığı bu eserin bu kadar şaşırtıcı olabilmesini neye bağlamak gerekir, gerçekten bilmiyorum. Çevirmen Oğuz Baykara, Sunuş yazısında Tanizaki için "gelmiş geçmiş bütün Japon yazarlar arasında edebiyatı "ölüm"den ve
Hayatınızın her döneminde okuyabileceğiniz bir kitap önerisiyle geldim sizlere. Montaigne ile ne yazık ki 25 yaşımdayken tanıştım ve bundan sonra ara ara okumayı planladığım bir klasik olacak kendisi(artık ömrümüz hangi aşamada son bulursa:D).
Çocukken “deneme” türüne hiç sıcak bakmıyordum maalesef. Ama sonra bir şeyler karaladım, çizdim derken
Tarafımdan oluşturulmuş bu yorumun tüm hakları kitapyurdu.com'a aittir.
20. yüzyılın ilk yıllarında doğan Ahmet Hamdi Tanpınar, şair, yazar, edebiyat tarihçisi, akademisyen ve siyasetçidir. Kadı olan babasının görevi nedeniyle çocukluk ve ilk gençlik yıllarını çok farklı şehirlerde geçirmiştir. Tanpınar'ın yaşamının ilk yıllarında
Ömer Faruk Dönmez'den yine kendini okutan, merakta bırakan, hak olanı haykırmak için çabalayan sohbet tadında bir kitap. Roman değil, deneme değil, yazı başlarında tarih konuldu diye -evet kitap ismi de dahil- günlük diye de adlandırılacak değil. Bu türlerin hakkını vermek için ortada herhangi bir çaba da görülmüyor zira. Kendisinin, benim de çok
Yazar gibi mevzuya giriş yapmadan önce şunu söylemeden edemeyeceğim :” Bir eserin ikna kabiliyetinin olabileceğini ilk defa bu eserde gördüm.”
Yazarı hiç tanımayanlar, Ahmet Çakıcı mı? O da kim?, adını sanki bir ara duymuştum diyenler fazlalıkta farkındayım. Çünkü ben de daha yeni tanıdım. Ve belki de ödev için verilmemiş olsa idi yazarı hiç