“İnsanlar arasındaki münasebetleri tanzim eden amiller ne kadar gülünç, ne kadar dıştan, ne kadar boş ve bilhassa asıl insanlıkla ne kadar az alakası olan şeylerdi.”
Sayfa 12
“…insanın bedeniyle aklının aynı koordinatlarda olmaması bir felaketti!”
Sayfa 156
“Avcumun içinde yavru bir kuş gibisin. Kıpır kıpır bir hal var üzerinde. Kalacak gibi de gelsen bazen, o kadar belli ki, gideceksin.”
Sayfa 118 - Karton Koliler
Okur Takip Önerileri
“Hiçbir şeyin yokluğu varlığına denk değildi.”
Sayfa 116 - Karton koliler
“Bazen tek başına bir cümle, dünyanın bütün yükünü alıyor insanın omuzundan. “
Sayfa 107 - Halam
“Korkarım biz de herkes gibi birbirimizin hayatından bir tuhaflık olarak geçip gideceğiz.”
Sayfa 27 - Şubat
“Saçma çıkışlar yapasım vardı. Benden hiç beklenmeyen haller içine giresim.”
Sayfa 57
“Göreceksin ki hayatın zevki değişikliktedir..”
Sayfa 120
“Ahlak çoğunluğun görüşüdür, toplumsal sözleşmedir, derler. Ve geceleri o çoğunluk yoktur...”
Sayfa 51
“-en yakın diyorum çünkü hiçbir zaman tam anlamıyla düşüncelerimizi söylememize yetecek kelimelerin yeryüzündeki lisanlarda bulunmadığını uzun zaman önce anladım-“
Sayfa 21
Kayra;
“Farklı olmak için mi farklıydım, yoksa öyle mi doğmuştum -ki konuyu genlerin Tanrı olduğuna inanan biyokimyagerlere bırakıyorum- bilmiyorum; ancak emin olduğum nokta tanıştığım kişilerle aynı durumlar karşısında aynı duyguları hissetmiyor oluşumdu.”
“Kendimi dinlemeyi öğrenmekti bu yaptığım. Çünkü duyulabilecek kadar yüksek bir ses vardı içimde.”
Sayfa 20
-Kayra:
“Düşündüklerimin tam tersini yapmakta ve söylemekte gerçek bir usta olduğumu kendime tekrar kanıtladım.”
Sayfa 18
Bir Gemici Hikayesi
Şu halde sırf bir tesadüf onu böyle, ötekileri öyle yapmıştı ha? O zaman birdenbire farkına vardı ki, kendisini ve arkadaşlarını, hatta bütün kendisine benzeyenleri bir hareketten, bir kabarıştan meneden bu “tesadüfe inanma”dır...
Sayfa 77
kırlangıçlar
“Tesadüfün pek merhametli olmadığını ve birbirine böyle yakın olanları bir ikinci defa karşı karşıya getirmediğini biliyorlardı. Fakat konuştukları dil, diğer kırlangıçların diliydi ve bu dilde, söylemek istedikleri şeyleri söylemekten utanıyorlardı. Bu dil, onların içindeki şeylere uygun değildi.”
Sayfa 40
Kurtarılamayan Şaheser
“Aptalların tahakkümüne, günahsızların cezalanmasına; faziletin susmasına ve ihtirasların gürültüsüne, hikmet ehlinin tahrik edildiğine ve nadanların alkışlandığına şahit oldu.”
Sayfa 29
Değirmen
“Siz sevemezsiniz adaşım, siz şehirde yaşayanlar ve köyde yaşayanlar; siz, birisine itaat aden ve birisine emredenler; siz, birisinden korkan ve birisini tehdit edenler... Siz sevemezsiniz. “
Sayfa 14
“İnsan evvela kendi kendisinden utanır gibi olur ama, bilir misin, bizim en büyük maharetimiz nefsimizden beraat kararı almaktır. Vicdan azabı dedikleri şey, ancak bir hafta sürer. “
Sayfa 14
“Çöl yağmuru özlemez, çöldür o çünkü.”
Sayfa 184
“...Senin anlam sandığın, anlamanın bile isteye reddedilmesinden başka bir şey değildir.”
Sayfa 88
“Küçüklüğümde, sevgi denen şeyin, temelde bir kişisel yarar beklentisi olduğunu keşfetmiştim ve bu bende büyük hayal kırıklığı yaratmıştı. Dolaysız görünen sevgiler bile, yeterince kötü niyetliyseniz, bir çıkar hesabıyla ilişkilendirilebiliyordu. Sonradan, bu duyguyu insanın dolaysızca ve hesapsızca hissettiği ve bunun altında içgüdüsel bir yarar beklentisi olsa dahi, insanın bunu hesaplayarak sevgi davranışı göstermediği kanaatine vardım. Birini seveceğimize karar vermek için bu hesapları yapmıyoruz. Sevgiyi, nedenlerinden ve gerekçelerinden bağımsız değerlendirmek durumundayız, çünkü sevgiye gerekçe bulmaya çalışmak, bizi yanlış yerlere götürebilir. Bu gerekçelerin bulunabilir olması, sevginin samimiyetinden ve güzelliğinden hiçbir şey götürmez.”
Sayfa 31
“Bekleyişini gelecek otobüsün bile kesintiye uğratmasını istemeyen birine başka ne denebilir ki!”
Sayfa 10