Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir su damlası merdivenin basamaklarını çıkıyor.
Ya da daha incelikli bir biçimde düşleri, özlemleri mi vurgulamak istiyor? Mutluluğun bulunduğu sanılan, özlenen uzak ülkeleri mi? Şiirsel bir şey mi kısacası? Değil, kesinlikle değil.
Sayfa 87 - Bir DamlaKitabı okuyor
Yaprağın ucuna kadar inmiş bir su damlası gibi titriyorum ve düşeceğim anı bekliyorum.
Sayfa 86
Reklam
Ne yıldızlar Ne ışıkları hayal kentlerin Ne de bozkırda yalnızlık arması Bir su damlası köyler...
"Beş ay sonra benden kurşun kekin tarifini isteyecek misin?" Başını iki yana salladı. Kalbimdeki kelebeğin kanadına yağmur damlası düştü ve o kanat dağıldı, "Canın hiç mi çekmeyecek?" "Canım çekecek, kapına geleceğim, sen de beni içeri buyur edeceksin. Hazırlamanı bekleyeceğim ve yiyip gideceğim." "Evlenene kadar mı?" Elimi bırakmadan önce son söylediği cümle o kelebeği uçurmakla kalmadı içime su serpti. Başını iki yana salladı, kaşları havalandı. " Sen evlenene kadar."
Indigo YayınlarıKitabı okudu
Denize düşüp kaybolan su damlası Toprağa karışan toz zerresi Nedir bu dünyaya gelip gidişimizin manası? Fena bir böcek işte, bugün var yarın yok.
Sayfa 162
bir hayat yetmedi bana biliyordum birkaç kişiyim bunu başkaları da görsün istedim içimin aynalarını açtım yabancılara daha ilk soruda kıyamete uzanan rüzgârla, suyla oynadım, ateşle kaç defa kaç kitap yazdığımın ne önemi var biliyorum ne kalır en fazla ben çok kişi olsam da ayların en zaliminde doğan buğday tanesi, su damlası kadar unutkan ve çabuk hatırlanan insanlar! bir gün ben de yaşamıştım aranızda hepsi bu kadar lekem yoksa, izim kalmamışsa, bir tortu bile değilsem hafızanızda yine de güzeldi her şey şiirime değdi dünya elli yıl, eteğimdeki taşlar
Reklam
Denize düşüp kaybolan su damlası Toprağa karışan toz zerresi Nedir bu dünyaya gelip gidişimizin manası? Fena bir böcek işte, bugün var yarın yok. Ömer Hayyam
''Denize düşüp kaybolan su damlası, toprağa karışan toz zerresi. Nedir bu dünyaya gelip gidişimizin manası? Fena bir böcek işte, bugün var yarın yok.''
Sayfa 162 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Eğer hayata küçük ayrıntılarıyla bakacak olursak ne kadar da gülünç görünür. Mikroskopta görülen bir su damlası gibidir; tek hücrelilerle kaynayan tek bir damla. Telaşla koşuşturup birbirleriyle mücadele etmelerine nasıl güleriz. İster bu su damlasında isterse insan hayatının küçük süresi içinde olsun bu korkunç etkinlikler komik bir etki yaratıyor.
Karanlık bölünmezdir. Meskûndur. Değişmeyen bir mutlakla ama aynı zamanda değişimle meskûndur. Orada bir hareketlilik vardır, bu rahatsızlık vericidir! İlahi bir oluşum orada aşamalarını tamamlar... tanımlamaya rakamların yetmeyeceği bir çokluk, düş gibi mesafeler, baş döndürücü döngüler, dünyaların bilinmeze dalması, alacakaranlıkta birbiri ardına gelen muhteşem olaylar, bir seferde her şeyin mekanizması, ilahi soluğun etrafa kaçışan küreleri, döndüğü hissedilen tekerler; bilge durumla ilgili tahmin üretir, cahil korkuyla titrer; böyle olsa da saklıdır; zapt, edilemez menzil dışındadır, yaklaşılmasını kabul etmez. Kişi emindir, göğsündeki bir baskı gibi hissediyordur. Başının üstünde kimbilir neyin simsiyah delili vardır. Hiçbir şey kavranamaz. Ele avuca gelmez bir şey kişiyi ezmiştir. Bilinemez olan her taraftadır ama hiçbir yerde anlaşılmayacak bir şey yoktur. Tüm bunlara şu ürkütücü soruyu ekleyin: Her şeyi içeren bu evren Varlık mıdır? Karanlığın altındayız. Bakarız. Dinleriz. Bu sırada kasvetli dünya yuvarlanmaya devam eder; çiçekler bu olağanüstü hareketin bilincindedir; nakıllar gece on birde, güngüzeli sabah beşte açar. İnsanı afallatan bir düzen. Başka derinliklerde su damlası bir dünyadır, infusoria oğul verir, mikroskobik hayvancıktan müthiş bir doğurganlık çıkar, görülemez ve duyulamaz olanın büyüklüğü ortadadır, sonsuzluk öbür yüzünü göstermektedir; bir diyatome bir saatte bir milyar üç yüz milyon diyatome üretir. Tüm sırları barındıran tek bir önerme! İndirgenemez olan önerme oradadır.
Sayfa 288 - 289, 4.Basım, Nisan 2021
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.