Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bi’ bakar mısın.? -Bana mı seslendin.? Evet, evet sana seslendim. Dinle sadece… Asla görmeyecek gözlerin benim gibi birini.! Tutmayacak ellerin benim gibi elleri... Duymayacaksın sana aşkla seslendiğim sesi… Gözlerine baktığında, Gözlerinden utanan bir göz bulamayacaksın. Kimse sana benim verdiğim değeri vermeyecek, Üşütüp hasta olursun diye kimse düşünmeyecek, Ellerin üşüdüğünde ellerini ısıtacak biri olmayacak, İşte o zaman sen üzüleceksin… Ne çok şey kaybetmişsin gözünü açta, bir bak.!! O zaman hayattan nefret edeceksin… İçin için ağlayacaksın… Ve diyeceğim son şey şu: Şimdi sen pişman ol.! KAYBETTİN KIYMET VERENİNİ… F. Avcı
DESEM Kİ Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır, Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor, Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim, Senden kopardım çiçeklerin en solmazını, Toprakların en bereketlisini sende sürdüm, Sende tattım yemişlerin cümlesini. Desem ki sen benim için, Hava kadar
Reklam
Uyum güzelliktir. Uyum, suyun özelliğidir. Su, sabrın simgesi, istiridyenin yurdudur. Su olmasaydı, inci de olmazdı. Sabırlı ol ki istiridye gibi inciler yapasın...
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır, Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor, Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim, Senden kopardım çiçeklerin en solmazını, Toprakların en bereketlisini sende sürdüm, Sende tattım yemişlerin cümlesini. Desem ki sen benim için, Hava kadar
Hey sen, Bana bak, gel küçük kukla! Zıpla, kalk, otur. Küçük kukla, küçük kukla haydi gül. Şimdi ağla! Aa gülüyor, bak şimdi de ağlıyor. Tabii ağlayıp gülecek çünkü BEN istedim! Şimdi yat küçük kukla, Şu hançer saplanacak bağrına, ıstırap çekeceksin, haydiii! O hoo, sahiden ıstırap çeker gibi, yoksa duygusu mu var? Bilmem hiç düşünmedim, fakat sıkıldım ondan. Öl küçük kukla, Öl!
DESEM Kİ Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,Sende tattım yemişlerin cümlesini. Desem ki sen benim için,Hava kadar lazım,Ekmek kadar mübarek,Su gibi aziz bir şeysin;Nimettensin, nimettensin!Desem  ki...İnan bana sevgilim inan,Evimde şenliksin, bahçemde bahar;Ve soframda en eski şarap.Ben sende yaşıyorum,Sen bende hüküm sürmektesin.Bırak ben söyleyeyim güzelliğini, Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.Günlerden sonra bir gün,Şayet sesimi farkedemezsen,Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,Bil ki ölmüşüm.Fakat yine üzülme, müsterih ol;Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,Ve neden sonraTekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,Hatırla ki mahşer günüdürOrtalığa düşmüşüm seni arıyorum. CAHİT SITKI TARANCI
Reklam
Şehzade Mustafa (1515, Manisa - 6 Ekim 1553, Konya)
ŞEHZADE MUSTAFA MERSİYESİ I. Meded meded bu cihânûn yıkıldı bir yanı Ecel Celâlîleri aldı Mustafâ Han’ı İmdat! Eyvahlar olsun! Bu cihanın bir yanı yıkıldı;
Hayat Neden Bu Kadar Sıkıcı ? DiyenLere … “Bugün ne Yaptın ? “ Hiiiç Aynı işte ne olsun ! DiyenLere , anlatacak bir çok şeyi olması için … Şimdilerde insanlığın en büyük sorun bu … Hayatın sıkıcı , monoton olması dışarıya dahi çıkmak istememek , gün ışığı görmemek … Herşeyin aynı olması insanın canını sıkıyor elbet , bunaltıyor , depresyona
Atatürk'ün Adalet'i... Yaşlı kadın yatağından kalktı. Sabah ezanının insan ruhuna huzur veren sesi oda içinde yankılanıyordu. 88 yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle pencereye doğru yöneldi. Pencereyi açması ile birlikte odaya ezan sesi ile birlikte baharın güzel kokusu ve kuş cıvıltıları doluştu. Penceresinden gözüken Kurtuluş Parkına bakarak
Erik çiçek açmış da bahçenin kıyısında Sen ona hiç bakmadan geçmişsen oracıktan Leylek dansa durmuş da bacanın tepesinde O baharlım laklakını durup dinlememişsen Şakır şakır bir tren bir gece köprüsünden Islıkla dalmamışsan gurbet türkülerine Akasya mor akasya ak akasya sarı sarı sarkmış da bahar mavilerinden Yaşamak ne güzel şey diye
Reklam
Katilin Özrü Asansör geldi. İnene kadar Hakan’ın davudi sesini düşündü Aylin. Dışarı çıkınca hemen aracına gitmek yerine biraz yürümek istedi. Caddenin kenarındaki sarı yapraklar çok güzel göründü gözüne. Aşağı kadar yürüdü, sonra tekrar araca doğru yürümeye başladı. Aracın önünde durmuştu ki, Hakan, “İyi misiniz komiserim? Solgun
Aşkım Kendin Ol Sadece Sen Bir beyaz kağıt gibi ol, ya da gökyüzünde, semada, arşında üstünde beyaz bir melek gibi ol. Hiç işlenmemiş bir günah gibi ol doğmamış bir insan gibi doğ bu acımasız dünyaya Doğ ki sen dünya için değil dünya senin için dönsün. Söylenmemiş bir yalan gibi ol düşmesin dilinden dökülmesin kalbine tek bir hece ya ateş kadar kırmızı ol yansın seninle kalbindeki gök kuşağı veya bir su ol bırak bulsun kendi yatağını. Öyle bir tövbe ol ki mabet diye kapansın melekler, açılsın arştan gönül kapısı ve öyle bir sevgi ol ki sevmek için sevilmeye muhtaç olma! Bir taş ol ki parmaklıklar kur içine müebbet ceza ver sevgiline... Öyle bir gözyaşı ol ki her damlası can olup cananı bulsun ona pınar olup onunla boğulsun. Öyle biri ol ki aşkım kendin olsun sadece sen.
Tanrı asla tekrar etmez. Fakat sana her zaman için başka birisi olman öğretildi. "Başka birisi ol; komşunun oğlu… Komşunun oğlu gibi ol. Bak ne kadar zeki. Bak... Şu kız ne kadar zarif şekilde yürüyor. Böyle ol!" sana her zaman başka birisi gibi olman öğretilmiştir. Hiç kimse sana kendin ol ve varlığına saygı duy, o Tanrı’nın bir armağanıdır dememiştir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.