Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1 milyon kez yaraladım ben kendimi. Karaladım her şeyi,karaladım bak seni ben. Gör bak bir gün elbet susturucam sesleri. Sesimi duyar mısın bilmem ölüm mü nedir ki ? Duy bak son haykırışta ben umutlu. Boğulursak bir gün eğer sensin suçlu.
Tükeneceğiz
"Ne hayallerle, ümitlerle Mutlu olmaktı dileğimiz Suçlu ne sensin, ne de benim Şimdi sensizim, sen de bensiz.."
Reklam
-“İlahi! Sen bilirsin ki, ben Kâdir değilim. Kâdir sensin. Ben kim oluyorum! -“İlahi! Kulun ve peygamberin Yusuf(a.s.) birçok belalar gördü, zindanlara girdi. Fakat derecesi yüksek, hükmü revan olduğu vakit sureti gibi siretinin de güzelliği icabı olarak kardeşlerinin fenalıklarına bakmadı. Onların cüzi paralarını onlara geri verdi, onları affetti, “size bugün serzeniş yoktur!” dedi. Ben de bugün suçlu, sermayesiz olarak huzuruna geldim. Senden af bekliyorum. Af buyur ey Aziz olan Allah. Sana layık taatim, ibadetim yok. Ancak senin lütfuna güveniyorum. Senin affına umutlanıyorum. İlahi! Huzuruna sermaye getirmedim, ümit getirdim. Allah’ım beni afvinden ümitsiz etme!”
"Sana adil bir ceza verdim. . ." "Adil mi? Adaleti neyle ölçersin sen ey Yargıç? Kim seni kırbaçladı ki, kırbaçlanmanın ne olduğunu bilesin? Nasıl oluyor da toprak altında geçireceğim yılları gün ışığında geçirecekmişim gibi parmaklarınla sayabiliyorsun. Sen hiç zindana atıldın mı? Ömrümün kaç baharını benden aldığı­nı biliyor musun? Hiçbir şey bilmiyorsun sen, adil bir insan değilsin sen, çünkü ancak darbe yiyen bilir onun ne oldu­ğunu, darbeyi vuran değil, sadece acı çeken bilir acının ne olduğunu. Kibrin yalnızca suçluları cezalandırmayı biliyor, oysa sensin en büyük suçlu, çünkü ben öfkeliyken aldım insanların canını, tutkumun esiriyken işledim cinayet, oysa sen soğukkanlılıkla alıyorsun hayatımı benden, ellerinin tartmadığı, dehşetini hiç bilmediğin bir ölçüye dayanarak. Adaletin basamaklarından in aşağıya ey Yargıç, yaşayan insanların hayatını bitirme sözlerindeki ölümle ! "
Şu anda yaptığın, bir zamanki görüşlerini suçlamaktan başka bir şey değil... Oysa suçlu onlar değil,sensin. Görüş denilen şeylerin,kendi başlarına ölü harflerden başka bir şey olmadıklarını unutmamalıydın... Eylemde bulunmak gerekirdi.
Genç ağladı ihtiyar sustu, yeni gören bağırdı, önceden gören "Buranın işleri hep böyle," dedi, peki genç yaşlıdan ne öğrendi? Burası hep böyledir, göreceklerin hep bunlar ve böyleleridir, bil ve alış dendi. Alış ki yapacağın yoktur, alış ki elin kolun sana sade yüktür, alış ki gözün bir dert kapısı ve manayı sez diren ama çözdürmeyen bir kuyudur, alış ki bütün bu dağ- lar ve taşlar neye tanıklık etseler ve bastığın her yer ve geçen piknik yaptığın ağacın altı aslında bir kabir ise de "kim bi- lir kimin?" dediğin anda işte senindir. Bütün bu tanıklıklar- dan suçlu çıkacak olan uzandığın ve söylediğin, şikâyet ettiğin ve olmaz olsun dediğin anda sensin, elbet sen ya kim? Dünyayı kime şikâyet edeceksin, koyunları öldürene mi sürüteceksin, her şeyin bir sebebi varmış ama Hızır ile gezmiyorsun ki nereden bileceksin, beterinden sakınmak için ölenin bile ardından öldüreni öveceksin, ervâhileri ürkütmeden sen de suspus õleceksin.
Reklam
Suçlu Sensin / HÜSREV HALLAÇ
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.