Nereden bilebilirdi insanoğlu? Varlığının sonuçlarını.
Hepsinin de yanıtı aynıydı: Hiçbir yerden...
Belki de bu sayede hayat devam ediyordu. Kimse, neye neden olduğunu önceden
bilemediği için... Çünkü her davranışının zaman içindeki bütün sonuçlarına önceden
tanıklık eden kişinin ilk tepkisi, büyük ihtimalle, durmak olurdu. Durmak ve durdurmak.
Dehşet içinde. Hareket etme korkusundan kalbi durana kadar. Çünkü her hareketin nihai
sonucu acıydı ve belki de, insanoğlu bunu bilse, hiç doğmazdı. Belki de daha kötüsü,
bütün bunları bilse de doğmaya devam ederdi. Ne de olsa, insandı ve doğası gereği
arsızdı. Doğmak için her şeyi yapardı. Gerekirse karnından çıktığı annesinin leşini
doğumhanede bırakır, hatta dünyaya ikizine yapışık bile gelir, ama yine de doğardı...
Ama yanlız yaşamda , bir başka ruhun sizinkinin yanına damladığı ender anlar vardır , yıldızların bir defa yeryüzüne sürünüp geçmesi gibi . Daidalos da benim için öyle bir takımyıldızdı
Soğuk da gece de öyle katışıksız ki ben bile donmuş hava akımından farksızım. Kandan, leften sıyrılmak. Şu uzun kanal boyunca solgunluğa doğru akmak. Soğuktan başka bir şey olmamak.
Kadın düşmanları Tanrı gibiydiler : İncitilemez ve tepeden tırnağa güçlü. Yeryüzüne iniyor ve sonra gözden kayboluveriyorlardı. Onları ele geçirmek olanaksızdı.