Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Zekat
Bize Süfyan b. Uyeyne, ez-Zühri’den, Said b. el-Müseyyib’ten, Ebû Seleme’den Ebû Hureyre’nin Resûlullah (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir. “ Yer altından çıkarılan define ve madenlerin zekâtı beşte biridir.”151 İmamı Şafîî şöyle dedi: Sünnetin delaleti olmasaydı Kur’an’ın zahirinden,bütün mallarını eşit olduğu, bir kırsmını yerine hepsinden zekâtı alınması gerektiği anlaşılırdı.
Sayfa 194 - Buruc yatınlarıKitabı okudu
EBÛ ZER el-GIFÂRÎ أبو ذر الغفاري Ebû Zer Cündeb b. Cünâde b. Süfyân el-Gıfârî (ö. 32/653) Servet terâkümü konusundaki görüş ve mücadelesiyle tanınan sahâbî. Künyesiyle meşhur olduğundan adı âdeta unutulmuştur. Bu sebeple adının Berîr, Büreyr, Yezîd, Yüreyr, babasının adının Seken veya Abdullah olduğu da söylenmektedir. Haram aylarda bile baskın
Sayfa 32 - Test
Reklam
Hadis ve sünneti öğrenmek
"Kim bu dinimizde onda olmayan bir şey çıkarırsa reddedilir, kabul edilmez." Süfyan söyle demiştir: Din sünnetlerden ibarettir. Muhammed b. Sirin şöyle dedi: Onlar, sünnet üzerine oldukları sürece kendilerini (doğru) yolda sayarlardı. Said b. Cübeyr dedi ki: "Bedir Ashabının bilmedikleri, din(den) değildir." Evza'i dedi ki: "İlim, Peygamber'in (sallallahu aleyhi ve sellem) sahabesinden bizlere aktarilanlar(da)dır. Onlardan nakil olmayan ise ilim sayılmaz.” Şa’bi dedi ki: Sana, Peygamber 'in (sallallahu aleyhi ve sellem) sahabesinden anlatılanlara sımsıkı tutun, kendi rey'lerinden aktarılanlara ise redet. Evza'i dedi ki: İnsanlar seni terk etse de seleften aktarılan eserlere tutun. Sana kişilerin re'yi/aklı güzel gösterilse de ondan sakın. (camiu beyani'l-ilmi)  Sizden kim yaşarsa çok ihtilaflar, ayrılıklar görecek. Sünnetime ve hidayete ermiş Raşid dört halifenin sünnetine sarılın. Bunlara azi dişlerinizle sımsıkı tutunun.” (Ebu davud)
Ahmed b. Hanbel
Ehl-i hadisinin en önemli temsilcilerinden bir olan Ahmed b. Hanbel'in ismi etrafında kurulmuştur. Kendi döneminde fakih kimliğinden çok, muhaddis olarak tanınan Ahmed b. Hanbel 164/780 yılında Bağdat'ta doğmuş, orada yetişmiş, hadis tahsilini tamamlamak üzere Kufe, Basra, Mekke, Medine, Suriye ve Yemen'de uzun süre kalmış, halife Me'mun ve Mu'tasım dönemlerinde "Halku'l-Kur'an" tartışması dolayısıyla yaşanan olaylarda (mihne) uzun süre hapsedilip işkence görmüş ve 241/855 yılında Bağdat'ta vefat etmiştir. Huşeym b. Beşir, Süfyan b. Uyeyne, Yahya b. Said el-Kattan, Abdurrahman b. Mehdi, Ebu Yusuf, Şafii, Veki b. Cerrah ve Abdurrazzak b. Hemmam başta olmak üzere birçok hocadan hadis ve fıkıh öğrenmiştir. Neredeyse bütün mesaisini hadis-sünnet rivayetlerini öğrenme, ezberleme, anlama ve nakletmeye veren Ahmed b. Hanbel'in bizzat kaleme aldığı veya yazdırdığı kapsamlı bir fıkıh eseri yoktur. Kaldı ki o, ictihad üriinü olan fıkıh hükümlerinin Kitap ve Sünnet'in yerine geçeceği endişesiyle kendisinden fetva nakledilmesine de ısrarla karşı çıkmıştır. Ömrünün sonlarında bu katı tutumu esneyince göriişleri, öğrencileri ve oğulları tarafından Mesail isimli kitaplarda derlenmeye başlamıştır. Bu derlemeler vefatından sonra da devam etmiş ve adı etrafında oluşturulan kolektif fıkhı birikim Hanbeli mezhebi olarak isimlendirilmiştir.
Sayfa 95 - Sünni Mezhepler. IV Hanbeli Mezhebi.Kitabı okuyor
Namazda elleri bağlama şekli
Ibnu'l Münzir "el-Evsat"ta (3/242) şöyle demiştir: "Elin nereye koyulacağı hususunda ihtilaf etmişlerdir. Bir tâife Eller göbeğin üzerinde olur' demiştir. Ali'den ellerini göğsünün üzerine koyduğu rivâyet edilmiştir. Said b. Cubeyr'den 'göbeğin üstüne' dediği rivâyet edilmiştir. Ahmed b. Hanbel Göbeğin biraz üstüne (koyar), göbeğin altına koyduğu takdirde bunda da bir beis yoktur' demiştir. Başkaları 'Eller göbeğin altında birbirleri üzerine konur' demiştir. Bu kavil Alî b. Ebî Tâlib'den, Ebû Hureyre'den, İbrâhîm en Nehaî'den ve Ebû Miclez'den rivâyet edilmiştir... Süfyân es-Sevrî ve İshak da böyle söylemiştir. İshak 'Göbeğin altı hadis yönünden daha kuvvetli ve tevâzuya daha yakındır demiştir. Bir zât da 'Kişinin elini koyacağı yer konusunda Nebî (sallallahu aleyhi ve sellem)'den sahih olarak rivâyet edilmiş bir haber yoktur; isterse göbeğinin altına koyar, isterse üstüne koyar' demiştir." Ebû Dâvûd'un "Mesâil"inde (221) rivâyet edildiğine göre Ahmed "Elleri göğsün üzerine koymak mekrüh görülür" demiştir. Bakınız: Mesâilu'l Kevsec, 221; el-Muğni, 2/141; Bedâi'u'l Fevâid, 3/600
El- İbanetu's Suğra Dinin ve Sünnetin Asılları
El- İbanetu's Suğra Dinin ve Sünnetin Asılları
Asr-ı saâdet'te hadis yazan ve yazdıran bazı sahâbîlerin isimleri
Ebû Eyyûb el-Ensârî, Hz. Ebû Bekir, Ebû Hüreyre, Ebû Râfi', Ebû Saîd el-Hudrî, Abdullah ibni Abbâs, Abdullah ib- ni Amr ibni As, Abdullah ibni Mes'ûd, Abdullah ibni Ömer, Abdullah ibni'z-Zübeyr, Ali bin Ebî Tâlib, Amr ibni Hazm, Enes ibni Mâlik, Hz. Fâtımâ, Câbir ibni Abdillah, Muaviye bin Ebî Süfyân, Muhammed ibni Mesleme el-Ensârî, Sa'd ibni Ubâde, Semüre bin Cündeb, Übey ibni Kâ'b.
Reklam
Urve b. Zübeyr'e göre - başta Bedir Gazvesi olmak üzere- Resûlullah (a.s.) ile Kureyş müşrikleri arasında cereyan eden bütün savaşları başlatan -zahiri- sebep, Nahle Seriyyesi'nde Vâkid b. Abdillah et-Temimi el-Hanzali el-Yarbu'i'nin Amr b. el-Hadrami'yi öldürmesidir. Nahle Seriyyesi keşif amaçlı olup hedeflerinden birisi -Uşeyre Gazvesi'nin tertibine de neden olan-, 30, 40 veya 70 kişi tarafından korunan Ebû Süfyân yönetimindeki 1000 deveden oluşan Kureyş ticaret kervanı hakkında bilgi edinmekti. Ebû Süfyân yönetimindeki Mekke ticaret kervanının Suriye'den Mekke'ye doğru yola çıktığını haber alması üzerine Hz. Peygamber (a.s.), Medine'den hareketinden on gün önce Talha b. Ubeydillah ile Said b. Zeyd'i kervan hakkında bilgi toplamak üzere görevlendirdi: ancak onlar Medine'ye Bedir Savaşı'nın yapıldığı gün, savaştan sonra dönebildiler.
Sayfa 371 - Ensar Yayınları
Muaz b. Cebel (r.anhu) der ki; "Sizler zorluklarla imtihan oldunuzve kazandınız ama ileride bollukla da imtihan olacaksınız. Sizin adınıza en çok korktuğum fitne kadın fitnesidir." İbn Abbas (r.anhu) der ki; "Geçmişte ki insanlar kadınlardan dolayı küfre düşmüşlerdi, ileride gelecek olan insanlar da kadınlardan dolayı küfre düşeceklerdir." Hassan b. Atiyye şöyle söylemiştir; "Ümmetin başına bütün kötülükler kadınlardan dolayı gelmiştir. Said b. Cübeyr der ki; "Inciden yapılmış bir evin bana emanet edilmesi güzel kadınların emanet edilmesinden daha iyidir." Meymun b. Mihran der ki; "Beytulmal'in bana emanet edilmesi bir kadının emanet edilmesinden daha hafif bir sorumluluktur." Yusuf b. Esbat şöyle söylemiştir; "Bir adam bana koca bir ev dolusu eşyayı emanet etse ona sağ salim emaneti teslim edebileceğimi düşünürüm. Birisi zenci bir kadını bana emanet etse ve onunla bir saat yalnız kalsam nefsimden emin olamam." Süfyan es-Sevri der ki; "Allah azze ve celle göndermiş olduğu bütün peygamberlerini kadın fitnesine karşı uyarmıştır.” Süfyan es-Sevri şöyle söylemiştir; "Bana bir ev dolusu eşyayı emanet et ama bana helal olmayan zenci bir cariyeyi bana emanet etme." Hakkem b. Selem anlatıyor; "Süfyan es-Sevri' nin yanındaydım, bir kadın çıkageldi ve Süfyan' a bir şey soracağını söyledi. Süfyan, kadına dedi ki "önce kapıyı kapat sonra benimle kapının arkasından konuş!" Süfyan es-Sevri'nin aktardığına göre iblis şöyle söylemiştir; "Attığım zaman ıskalamadığım tek okum kadın okudur."
Hevanın Kınanması
Hevanın Kınanması
Ebu Sehl şöyle söylemiştir; "İlerde bu ümmetin içinde 'Lutiler' diye isimlendirilen bir topluluk türeyecek. Bunlar üç sınıf olacaklar; birinci sınıf bakmakla yetinenler, ikinci sınıf musafaha yapanlar birbirlerine dokunanlar, üçüncü sınıf bu çirkin lutilik işini yapanlar." Said b. Müseyyeb şöyle söylemiştir; "bir adamın
İlk Müslümanlar.
Tamamı genç kuşağı mensup ve Abdüşemsoğulları içinde lider çocukları olan bu kişiler arasında Abdüşemsoğulları'nın liderinin oğlu Ebû Huzeyfe b. Utbe b. Rebîa da bulunmaktaydı. Abdullah b. Saîd b. Âs da bu zümreden olup habeşistan'a hicret eden ilk müslümanlardandı. Hz. Peygamber'in iki kızıyla evlendirdiği ve bu yüzden "zü'n-nureyn" (iki nur sahibi) lakabı ile meşhur olan Osman b. Affân'ın adını da burada anmak gerekir. Kadınlara gelecek olursak, Ümmü Habîbe bint Ebû Süfyân ilk Müslüman olan hanımlardan biriydi ve kocası Ubeydullah b. Caşh el-Esedî ile birlikte habeşistan'a hicret etmiş, kocasının dinden dönmesinden sonra da Hz Peygamber ile evlenmişti. Bu isimlerden bir diğeri olan Ümmü Külsûm bint Ukbe b. Ebû Muayt'ın babası Hz Peygamberin en azılı ve iğrenç düşmanlarından birisiydi. Onun hakkında Yüce Allâh'ın "O dün zalim kimse ellerini ısıracak: 'Eyvah!' diyecek, 'Keşke Peygamber'in yanında bir yol tutsaydım!'" (Furkân/27) ayeti nazil olmuştu.
Sayfa 145 - VadiKitabı okudu
Reklam
Öyle kalsın
Said b. Ubeyd es-Sakafi (r.a.)'den: Taif savaşında, Ebu Sufyan b. Harb'i (r.a.), Ebû Ya'la'nın duvarı dibinde yemek yerken gördüm. Hemen bir ok attım, gözüne isabet ettirdim. Ebu Sufyan Rasûlüllah'a (s.a.v.) geldi ve: -Ya Rasulallah! Bu gözüm, Allah yolunda yaralandı, dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.v.): Dilersen dua edeyim, Allah gözünü görür hale getirsin, dilersen öyle kalsın, cennette karşılığını alırsın, dedi. Ebû Sufyan: - Öyle kalsın, karşılığını cennette alayım, dedi. el-Kenz: 5/307, 2/178
89 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.