Tekrar o yara,o küçük yara feryat etti.Ah niçin ona yetemiyordu?Niçin ona her şeyi unutturamıyordu?Erkek kalbinin kadın kalbimden daha fazla isteyici olması bir haksızlık değil miydi? Buna karşın sükut ve tahammülden başka yapılacak bir şey olmadığını düşünmek ve bunun bu kadar güç olduğunu görmek onu eziyordu.Evvelden ricaya lüzum göstermeyen Süreyya,şimdi gittikçe artan şakalarlarla her arzusuna karşı gelebiliyor,Suad'ın istemediği şeyleri bile yapıyordu.Bu şakalar dıştan her şeyi iyi göstererek işi ciddiyetten kurtarıyordu.Ne olursa olsu ricası kabul olunmuyor ve arzusuna muhalif şey yapılmış oluyordu.
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
Reklam
Aile evden gidiyor !!!
Yarım erkekler ve yarım kadınlar ortasında, çocuklar iki parçaydılar. Aile evden gidiyorsa, çocuklar elden gidiyordu. Ailenin çöküşü nisbetinde boşanmalar arttıkça, çocuklar celâl-cemal dengesinin uzağına düşüyor, hayat vadisinde tek kanadıyla uçmaya mahkum halde yetişiyordu. Erkek ve kadın, tek başına kaldığında, iki yarım insan gibiydiler. O
Kayıp
Zaman,ellerini yakamdan tutup beni savurmayı da nereden çıkardı? Şaşkınlığım bir dağın arkasına saklanan bulut misali Hani öfkeden delirecekti asfaltı eskiten ayaklarımızın tozu? Hani gözleri kör,kulakları sağır edecekti? Ebedi bir sükut zindanında bekleyen ziyaretçi olmakta nereden çıktı? Yol neredeydi? Yön kimdi? Hiç yazılmamış bir hikayenin
İnsanlar, birbirlerinden uzun mesafelerle ayrılmış yıldızlar gibi, kendi hususi boşlukları içinde dönen, hepsi yalnız, hepsi mahrem ve başkalarına kapalı birer dünyadır. Bir yıldız sönünce ondan uzaktakiler bir şey duymaz. Herkes ancak biraz kendi komşusuyla meşgul olur." Zira daima böyle başkalarına acıdığımızı sanırken bile içimizden mutlak
Risale basımı ve Ayasofya için destek verenlere...
Üstadın bir yönetimden istediği sadece bunlar mıydı? Onun hükümetten beklediği adalet, liyakat, işi ehline vermek, hal ve yaşantıda iktisatla halkına örnek olmak, istibdadı kaldırmak, meşvereti tesis etmek, her türlü hürriyete serbestiyet vermek, kendine en muhalif olanla kendini destekleyeni ayırmayarak adaletten şaşmamak, uhuvvet-i İslamiyeyi
Reklam
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.