Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sümeyye Anadol

Sümeyye Anadol
@sumeyyeanadol
Öğretmen
Üniversite
İstanbul
2 Haziran 1998
217 okur puanı
Temmuz 2017 tarihinde katıldı
232 syf.
·
Puan vermedi
Çocukla iletişim nasıl kurulmalı ya da kurulmamalı? Sorusunu ele alıyor kitap. Bunu yaparken de bol bol günlük hayatta kullanılan kalıpları önümüze seriyor. Yanlışları örneklendirerek gösteriyor. Kullanılan dilin çocuğun düşüncesine, psikolojisine, kişiliğine nasıl etkileri olabilir? Bunun üzerinde duruyor. Ebeveynlere yönelik yazılmış bir kitap fakat benim çocuğum yok ve dolayısıyla ebeveyn bakış açısıyla okuyamadım. Eğer bir çocuğum olsaydı kesinlikle benim için daha ilgi çekici bir kitap olurdu. “çocuk dünyasında kelimeler nasıl anlamlandırılıyor” konusu üzerinde durulduğu ve ben de bir zamanlar herkes gibi çocuk olduğum için kitaba daha çok çocuk tarafından baktım. Bence kitabın asıl amacı yetişkinlere kendi yaptıkları hataları fark ettirmek ama ben çocuk bakış açısından okuduğum için bana yapılan yanlışları daha net fark ettim :)) o yüzden çocuğu olmayanlar da kendilerine dair bir şeyler bulabilir. Çocuğu olanlar ise kesinlikle bunu ve benzerlerini okumalı. Çocuklar için bu dünyadaki en önemli kişiler anneleri-babaları. Sizlerin onlarda bıraktığınız iyi ya da kötü her şey yaşamları son bulana kadar onlarla kalıyor. Örneğin bir çocuk annesinden aldığı övgüyü de yergiyi de birlikte oynadığı eğlendiği anları da annesinden dayak yediği zamanları da unutmuyor. Bu yüzden çocuktur anlamaz ya da nasılsa büyüyünce unutur falan diye düşünmeyin. Her hareketinizin kaydedildiğini bilerek davranın
Kırk Kere Söyledim
Kırk Kere SöyledimZiya Selçuk · Kronik Kitap · 20221,209 okunma
Reklam
272 syf.
·
Puan vermedi
Öncelikle kitap çok ince dolayısıyla az sayıda din içeriyor ve doğal olarak çok sınırlı bilgiler veriyor. Fakat kitabın sistematiği hiç hoşuma gitmedi. Mesela bir başlık veriyor. Başlık anlamını bilmediğim kelimelerden oluşuyor. Bir dine özgü terim. Ben de doğal olarak hemen altında bu ne demek? Onu görmek istiyorum. Fakat yazar başka şeylerden bahsediyor, bahsediyor.. ve benim tüm aklım o sırada “o kelime ne demek?”te. Ve başta ne olduğunu söylese o kavramın ben anlattığı şeyleri daha iyi anlayabileceğim ama konunun ortasından olaya girip ortalarda bir yerde muhtaç olduğum açıklamayı yapıyor. Arada kendinizi tam kaptırıyorsunuz… hop konuyu bitiriyor. :)) ve bence dinler hakkında verdiği bilgiler de olması gereken sıralamada değil. Önce anlatması gereken şeyleri sonra, sonra anlatması gereken konuları önce anlatmış gibi geldi bana. Durum böyle olunca e zaten dinler hakkında verdiği bilgiler yetersiz… okuyuş konforu ve zevki de sağlamıyor? Neden okuyayım ki bu kitabı? Memnun kalmadım =/
Dinler Tarihi 101
Dinler Tarihi 101Peter Archer · Say Yayınları · 2018884 okunma
192 syf.
7/10 puan verdi
Çok zor bir kitap. Tamamını hiç takılmadan okuyabilen var mı gerçekten? Bir felsefe profesörüyle okumak çok eğlenceli olabilirdi. Neyse kitap konferans konferans bölümlerden oluşuyor. Ciddi bir felsefi birikim istiyor. Pek çok makale ve araştırmayla da okunabilir. Fakat ağır ilerliyor. Başlarda laylaylom iken birden: "Ha! Ne? Noluyor?" diye boğazınıza takılıyor. Okuyacaklara kolaylıklar dilerim.
Pragmatizm
PragmatizmWilliam James · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019229 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
160 syf.
2/10 puan verdi
O kadar abartılıyor ki yazar da kitap da insanın beklentileri had safhaya ulaşıyor. Normalde okusam en azından hayal kırıklığına uğramayacağım bir kitapken oluşturulan beklentiler kitaba da hak ettiği değeri vermeme engel oldu sanırım. Dili de çok sade ve sıkıcıydı. Ben zaten kitabın diliyle düşünüyorum. Beynimin içindeki sıkıcı sesten şikayetim olmasa kitap okuyacak değilim. Bunun dışında tanrı ile olan münasebeti, git gelleri, ateist olmasına rağmen dua etmesi, zinadan pişman olması hatta başına iyi bir şey geldiğinde şükretmesi, bir yandan da yine de inanamıyor olması fakat inanmak istemesi kısaca günümüz modern dünya insanının kendi içerisinde yaşadığı çatışmayı satırlara dökmüş olması benim için önemli ve değerliydi. Kitapta kadınların anlatılış şekli ve genel olarak kadın tiplemesi çok berbattı. Nedense kadınlar özellikle psikolojik anlamda güçsüz, insan gibi davranılmayı hak etmeyen adi varlıklar gibi anlatılmış. Camillayı geçtim, şimdi adını hatırlamadığım bedensel kusuru olan rahatsız kadın neden ortaya çıktı bir anda ve neden kayboldu? Anlamsız geldi. Burada sanki başka psikolojik nedenler var gibi geldi bana yazarla ilgili olarak da, şimdi çok araştırmadım ve tanımıyorum kendisini yanlış bir şey söylemek istemem hakkında. Gıcık oldum, gıcık. :)
Toza Sor
Toza SorJohn Fante · Parantez Yayınları · 20244,791 okunma
195 syf.
10/10 puan verdi
O kadar güzeldi ki, hele ilk başlardaki mektuplar... Sanki hem yazan bendim hem mektubu alan. Vuslat için ben bile heyecanlandım. Hasret için benim bile göğsüm daraldı. Ayrıca Sabahattin Alinin zor, mesafelerle ve hasretle dolu hayatına rağmen ailesi ile olan iyi ilişkisi içimi ısıttı. Kötü şeylerden bahsetmek istemeyen adeta bunun için alt metinde yalvaran, oldukça kırılgan ama bir o kadar güçlü, sevgiye, sevmeye ve sevilmeye çokça ihtiyaç duyan bir adam Sabahattin Ali. Yine de kötü şeyleri ne kadar görmezden gelmeye, onlardan fazla bahsetmemeye çabalasa da bütün aksiliklerin muhatabı olmuş zavallım. Kitabı okurken yeri geldi ağladım yeri geldi güldüm. Bir gecede okudum ama Sabahattin Ali ile bir hayat yaşamış kadar oldum. Çok iyi derlenmiş emeği geçenlerin eline sağlık.
Canım Aliye, Ruhum Filiz
Canım Aliye, Ruhum FilizSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202024,4bin okunma
Reklam
139 syf.
4/10 puan verdi
Bu adamın okuduğum her kitabından sonra pişmanlık duyuyorum ve bir daha okumayacağım diyorum. Fakat biraz zaman geçtikten sonra bir kitabına rastladığımda merak edip tekrar okuyorum. Garip bir ilişki bu :D bu kitabı eski ahitin dolayısıyla tanrının bir eleştirisi olarak algılamam müslüman olduğum için gayet doğal bence. Kitabı özetleyen alıntı
Kabil
KabilJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201811,1bin okunma
368 syf.
10/10 puan verdi
derin ah'lar çekiyorum. çok acıdı içim. aşk nedir? neden aşık oluruz? onun nesini bu kadar beğeniriz? galiba aşk da insanların bunu yorumlama ve anlama şekli de tamamen farklı farklı oluyor. ama emin değilim. aynı şeyi hissedip farklı bakarak, düşünerek ve anlayarak mı farklı tepkiler veriyoruz? yoksa aşk sandığımız duygular mı farklı? ne olursa
Ezilenler
EzilenlerFyodor Dostoyevski · İskele Yayıncılık · 200518,5bin okunma
222 syf.
10/10 puan verdi
-spoiler içerebilir- İlk olarak meçhul bir cinayetle başlayan roman polisiye okurlarının zihnini derhal harekete geçirip olasılıkları hesaplattırıyor. mesela ben devamını okurken de hep bunu düşündüm. 1-) yusufun asıl katil olması ve parmağını kendisinin kesmiş olabileceği -dikkat çekmemek için- 2-) kübranın babasının yusufun ailesine bu kötülüğü yapmış olabileceği gibi ihtimaller :D Fakat bu meraklar karşılanmıyor. hatta bunun gibi merak ettirilip yarım bırakılan bir kaç konunun daha olduğunu düşünüyorum. ama bu rahatsız etti mi? hayır aksine keyif verici. gerçek bir hayat gibi. hayatta da her şeyi teferruatlıca bilmeden yaşarız. çoğu meraklarımızı unutur gideriz. yirmili yaşlarda bir gençle kırk yaşını aşmış bir insanın hayata bakış açılarının ne kadar farklı olabileceğini hepimiz biliriz. birçoğumuz da deneyimlemiştir. işte insanın yaşına ve daha çok tecrübesine bağlı bu değişimlerini bu kitapta görebileceğimizi düşünüyorum. önünü göremeyen meçhullere yürüyen bir insanla hayatını düzene oturtan bir insanın farklı hayata bakış açıları gözler önüne seriliyor. gerçek aşkın ergen denilebilecek yaşta bir kız üzerinden anlatılmış olması da çok ince. bence en güzel ve en çok 15 yaşında bir kız çocuğu sever bir insanı. bu sevgi her şeyin üzerinde ve çıkarsız bir sevgidir çoklukla. karakterlerin çok müthiş olduğunu ama daha fazla anlatılabileceğini düşünüyorum. ben etraflıca anlamak isterdim her birini :) keşke böyle 1000 sayfalık falan olsaydı :D
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021174,2bin okunma
226 syf.
4/10 puan verdi
Abdülhak şinasi hisarın şu sözünü akla getirir bu kitap: "Hepimiz birer bekleyişin çocuklarıyız." ona göre herkes cenneti bekler. Çünkü bizim amacımız kovulduğumuz cennete geri dönmektir. Herkes Godota bir anlam vermiş bence Godot anlamın kendisi. Hayat için bir anlam bekliyorlar. Zira onlar için zaman bile neredeyse anlamını yitirmiş durumda. Bu bedenin bu hayatın bayağılığı gün gibi gözlerinin önünde. Bu yüzden "neden kendimizi asmıyoruz?" diye soruyorlar tek sebepleri bir iplerinin olmaması veya kuracakları düzeneğin sağlam olacak olmaması oluyor. Fakat bunun için bile çabalamıyorlar bir denemeleri oluyor fakat hiç bir arayışları yok. Bazen birlikteliklerine bile anlam veremiyor biri, gidip geliyor devamlı. Diğeri bunu adeta umursamıyor. o bile o kadar önemli değil çünkü bir anlamları yok. Hiçbir şeyin bir anlamı yok. Onları kurtarmasını bekledikleri şey anlam o olmazsa ölecekler fakat bu anlam ne geliyor ne de umut kestiriyor kendinden. Öyle bekletiyor. :) hisarın da dediği gibi hepimiz birer bekleyişin çocuklarıyız. Hepimizin ruhunda bir bekleyiş var bazılarımız bu bekleyişin anlamını bulur bazıları anlamı da bekler durur.
Godot'yu Beklerken
Godot'yu BeklerkenSamuel Beckett · Altın Kitaplar · 19698bin okunma
192 syf.
10/10 puan verdi
Bu kitabı okurken farabiye hayran olup durdum. Ayrıca şunu da sık sık düşündürdü bana acaba çağımızda aklımızı bu kadar dağıtan ürünler bulunmasaydı biz de böyle derin derin düşünür müydük? Mesela bu kitabı yüzeysel bir şekilde okuyup geçmek yerine acaba her görüş hakkında uzun uzun düşünür müydüm? Ne yazık ki fazıl şehir olmaktan, tabii bir duruma gelmekten farabinin dönemindekinden çok daha fazla uzaklaştığımızı düşünüyorum. Çünkü artık duygularımızla kendimizi avutmamız çok daha kolay farabinin natık dediğini çoktan unuttuk. Yalnız kalmayı bunun ilacı sayıyor farabi fakat artık günümüzde yalnız kalmak denilen şey kaldı mı? :)
İdeal Devlet
İdeal DevletFarabi · İş Bankası Kültür Yayınları · 20173,160 okunma
Reklam
80 syf.
10/10 puan verdi
-Spoiler- Kadının ızdırap ve stresini resmen hissettim. göğsümde bir ağırlık, başımda bir ağrı, midemde hafif bir burulma:) Bence aldatmanın cezası olmaz bu arada. Tek yapman gereken mümkünse boşanmak. Adamın çevirdiği numara çok zekice de olsa ona yaşattığı korkuyu unuttuğunda kocası kadının gözünde aldatılmayı bile bağışlayacak kadar zayıf, böyle planlara girişecek kadar aciz biri gibi görünecek. Şantajdan dolayı kadının gözünde kıymetlenen adam tezgah kurup üzerine affettiği için çarpı dört kat kıymet kaybedecek. Bir de kadın zaten çabuk havaya giren biri olduğu için şey dicek ben o kadar güzelim o kadar vazgeçilmezim ki her şeye rağmen benim için çaresizce bu kadar uğraştı. Her neyse keşke ikincisi çıksa da haklı olduğumu herkes görse hdhdgd
Korku
KorkuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2022102,9bin okunma
400 syf.
10/10 puan verdi
Bazı kitapları okur, beğenirsiniz. Bazı kitapların karakterleri ise sizin o kitapla dost olmanızı sağlar. Bu kitap karakterleriyle, üslubuyla bir dost gibiydi. Zannediyorum ki uzun yıllar sonra da bir dostumu hatırlar gibi hatırlayacağım bu kitabı :)
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 201541,6bin okunma
360 syf.
10/10 puan verdi
"Deneyim sahibinden ötesine fayda sağlamaz" Sanırım kitabın anafikri bu. Bir çok deneyim yaşıyor siddharthamız batıyor çıkıyor fakat bir deneyiminden öğrendiği şekilde artık başkalarının deneyimlerinden, öğretilerinden bir sonuca varamayacağını anlıyor. Kendi hayatına bakıyor bir çok yanlışlar da yapıyor ama sonunda büyük yaşlarda hala bir şeyler arayan hala bulamamış insanlardan olmuyor. O sonunda kendi deneyimiyle buluyor :)
Siddhartha (Mini Kitap)
Siddhartha (Mini Kitap)Hermann Hesse · Can Yayınları · 201637,9bin okunma
383 syf.
2/10 puan verdi
Kitabın vermek istediği düşünce yapısı güzel, dengeli bir düşünce. Dengeli düşünmeye kitap makro düşünce diyor. Ayrıca bu dengeli düşünce bana biraz kendini bilmekle de ilgili geliyor. Bu aralar kendini bil sözüne takık olduğum için de böyle gelmiş olabilir. Makro düşünce her ne kadar bana dengeli, güzel, huzurlu geldiyse de bir yerde olan kötülüklere göz yummaya da vardıracak gibi oluyor insanı bu açıdan biraz tehlikeli buldum çileciliğe yaklaşacak az daha. Bizim inancımızda hiçbir türlü haksızlığa göz yummak yoktur zira. Kitapta yer alan karma gibi şeyleri bir yere kadar anlayabiliriz saygı da duyabiliriz. Fakat tekamül aşma adı altındaki intiharı ben anlayamadım. Yani tekamüle ulaşmış bir insan neden bir üst levele geçmek için acele edip intihar etsin ki? Bu bana sabırsızlık gibi geldi. Bence kamil insan her türlü şartta sabırla kalabilmelidir. 2150deki insanı anlayabilirim ama 1970teki insanı anlayamıyorum özellikle. Zaten öleceksin. Sabret.
M. S. 2150 - Bir Makro Felsefe Klasiği
M. S. 2150 - Bir Makro Felsefe KlasiğiThea Alexander · Akaşa Yayınları · 19971,118 okunma
221 syf.
10/10 puan verdi
Hani durup durup özlemle hatırladığınız anılarınız vardır ya böyle kendi kendinize hiç konuşmadan bakışlarınız bir noktaya odaklı bir şekilde saatlerce anlatırsınız o günleri kendinize. gönlünüze tatlı acı bir özlem gelir derin bir nefes alırsınız ağzınızda lezzetli bir yemek keyfi bir huzur tadı kalır öyle bir şey işte bu kitap. Hiç yaşamadığınız anılarınızı hatırlıyorsunuz o özlemi o keyfi hissediyorsunuz. Ayrıca kitabın sonlarında izafiyet teorisine değinilmesi de çok hoş olmuş. Keşke konuşabilsem arkadaş olabilsem dediğim yazarlardan bilgili duygulu... Ah Abdülhak Şinasi Hisar...
Boğaziçi Mehtapları
Boğaziçi MehtaplarıAbdülhak Şinasi Hisar · Sebil Yayınları · 1995229 okunma
272 syf.
10/10 puan verdi
Önyargılıydım bu yazara karşı ve tamamen rastgele araştırmadan öylesine aldım bu kitabı ve çok beğendim. Bir kadın yazar sevmenin mutluluğunu yaşıyorum şu dakikalarda. Beklentimin üstündeydi biraz siyasete kaçmış olsa da anlatım hoşuma gitti. Okurum ben bu yazarı. :)
Handan
HandanAyşe Kulin · Everest Yayınları · 20147,2bin okunma
Reklam
372 syf.
1/10 puan verdi
bir okur olarak okumanızı tavsiye etmem. eğer yazar olmak gibi hayalleriniz varsa okuyabilirsiniz. Çünkü bence bir yazarın yapmaması gereken çoğu hatayı yapmış. konusu ne kadar özgün olursa olsun iyi işlenmeyince böyle kalitesiz oluyor işte. ayrıca anlatım bozuklukları, özellikle kitabın başlarındaki hatalar kitaptan epey soğutuyor. ilk gün sinirden okumamaya falan karar vermiştim. verdiği bir ana fikrinin olduğunu bile düşünmüyorum ama varsa da para her şeyi halleder, paran varsa kimsesiz bir kızı kaçırıp ölmek üzere olan oğlundan hamile bırakabilirsin, buna hakkın var, böylece ona da lütufta bulunmuş olursun. falan gibi bir şey olmalı. bunu okuduğum için mutsuzum. -_-
O'nun Bebeği
O'nun BebeğiSamet Koca · Pay · 2018168 okunma
187 syf.
10/10 puan verdi
Dostoyevski çok sevdiğim bir yazar ama hiçbir kitabını bu kadar eğlenerek okumamıştım sanırım. Büyükanne favori karakterim:D Kumar tutkusu çok güzel anlatılıyor ama çok güzel anlatılan bir kitap daha okumuştum geçenlerde:Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat-Stefan Zweig. Hakkını yemeyelim zweigin kitabında duygular, o tutku daha iyi anlatılıyordu. Neyse. Bu kitabın sonu çok muallakta bitiyor bence. Yani bir karar alıyor ve bitiyor. Ben devam etsin isterdim. Bence aslında devam da edebilirdi çünkü kararında Polina ve kumar var yani ikisi de çok farklı sonuçlara götürebilir. Tabi eğer herkesin söylediği gibi 25 günde bitmek zorunda kalmasaydı bu kitap. Bu arada Polina, Aleksi İvanoviçin sevdiği kadın, acayip değişik geldi bana. Önemli noktalarda anlam veremedim kendisine :D öneriyor muyum? Bence okuduğunuza pişman olmazsınız.
Kumarbaz
KumarbazFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202368,6bin okunma