Gazâlî, bu haliyle taklidi yenme bakımından önemli bir merhale katettiği gibi, şeriat-tarikat (medrese-tekke) çekişmesine de bir çözüm getirmiştir. Abdülkerim el-Kuşeyri (v. 1072) yazmış olduğu meşhur risaleleri ile tasavvufun Ehl-i sünnet mezhebine uygunluğunu ispata çalıştığı gibi, daha sonra gelen Gazâlî de bu hususu zihinlere kuvvetle telkin etmeyi başarmıştır. Bu haliyle Kuşeyrî, tasavvufla şeriatı barıştırmak için, tasavvufu şeriata yaklaştırmıştır. Gazâlî ise, şeriatı tasavvufa yaklaştırmak suretiyle aynı neticeye ulaşmıştır. Bu çalışmalar tasavvufu, Sünni çevreler gözünde şüpheli ve mahzurlu olmaktan çıkarmış ve yayılmasına imkân hazırlamıştır. Tasavvuf, artık İslâm'da bir ilim ve üzerinde eser yazılan konu haline gelmiştir. Gazâlî, "Sünnî İslâm inancına yeniden hayatiyet kazandırmış, İslâm düşüncesine canlılık vermiştir. Bu hususta onun tasavvufi fikirlerinin çok büyük rolü olmuştur. Kur'ân-ı Kerîm ve hadis-i şeriflerde belirtildiği veçhile açıklayarak Allah sevgisine meşruiyet kazandırmıştır. O, sadece Allah sevgisine değil, fakat bütün tasavvufa meşruiyet kazandırmış, bu ilmin İslâm ilimleri arasında mütalaa edilmesine sebep olmuştur.
Sayfa 189Kitabı okudu
"Ya Rasûlallah! Hani Müslümanlar'ın bir vücut gibi olduklarını haber vermiştin. Vücudun bir organı acı çektiğinde sâir organlar sabahlara kadar nasıl uykusuz kalırsa, İslâm Coğrafyası'nın bir noktasındaki acının hissedilmesi de her bölgede aynı olacaktı. Nerede bizim ızdırabımızı duyup uykuları kaçacak, sıtma nöbetine girecek o Müslümanlar? Onlar Kur'ân-ı Kerîm ve Sünnet-i Seniyye'nin hâsılası mahiyetinde olan fikıh mecmularını da okuyor, şu fetvayı da biliyorlar: "Eğer kâfirler Âlem-i İslâm'ın doğusunda bir Müslüman kadını esir alsalar, batıdaki bütün Müslümanlara o kadını fidye vererek kurtarmak vacip olur..." Mazlumların hâli ne kadar oruç tuttuğumuzun ya da Allah Teâlâ katında orucumuzun nasıl kabul edildiğinin bir göstergesidir. Mazlumlar, Kur'ân'a, Sünnete ve fıkha bakıyorlar, sonra da bir milyar sekiz yüz milyon Müslüman içerisindeki sahipsizliklerine bir anlam vermeye çalışıyorlar. Onların çözemediği bu müşkil durumun çözüm yeri mahşerdir.
Sayfa 27 - Hüküm KitapKitabı okudu
Reklam
Zekât kelime olarak "temizlik, ve çoğalma" gibi anlamlara gelir. İslâm dininde zekât, malla yapılan bir ibadettir. Bu malların cinsleri, nisab ölçüsü ve onlardan verilecek zekât miktarı Allah ve Resûlü tarafından belirlenmiştir. Zekât vermek farz bir ibadettir. Onun farz olduğu kitap, sünnet ve icmâ ile sabittir. Onun için zekâtın farz olduğunu inkâr eden kimse dinden çıkar. Hicretin ikinci yılında oruçtan önce farz olmuştur. Zekât, Kur'ân-ı Kerîm'de namaz ile birlikte otuz yedi yerde geçmektedir. Bu da zekâtın dinimizde ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Bakara sûresinin 110. âyetinde, "Namazı kılın zekâtı verin buyumaktadır.
Sayfa 77 - 12 Buhârî, İmân 1,2; Müslim, İmân, 19-22; Tirmizî, İmân, 3; Nesâî İmân, 13
Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden kurtuluş olarak bildirilen Ramazan ayının belli başlı özellikleri şunlardır: 𖤐 Kur'ân-ı Kerîm Ramazan ayında indirilmeye başlanmış olup âyet ve hadislerde bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilen Kadir gecesi bu ayın içindedir. 𖤐 İslâm'ın beş şartından biri olan oruç Ramazan ayında tutulur. 𖤐 Peygamberimizin (s.a.s.) inanarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek kılan kişinin geçmiş günahlarının bağışlanacağını bildirdiği ve kendisi de bizzat kılarak ümmeti için sünnet olduğunu gösterdiği teravih namazı Ramazan ayına mahsus ibadetlerdendir. 𖤐 Mal ile yapılan bir ibadet olan fitrenin (fıtır sadakası) Ramazan ayının sonunda ve bayramdan önce ödenmesi gerekir. Yapılacak diğer yardımların da daha sevaplı olduğuna dair hadisler bulunmaktadır. 𖤐 Ramazan ayının sonunda itikâfa girmek sünnettir. Peygamber Efendimizin (s.a.s.) hemen her yıl ramazanın son on gününde itikâfa girdiği bilinmektedir. 𖤐 Kütüb-i Sitte'de yer alan bazı hadislerde bu ayda umre yapanın hac sevabı alacağı ifade edilirken, bazı hadislerde ise diğer ibadet ve amellerin de öteki aylara göre daha çok ödüllendirileceği bildirilmiştir. 𖤐 Peygamberimizin (s.a.s.) Cebrail (a.s.) ile karşılıklı Kur'ân okumasına dayanan mukabele de bu ayda gerçekleştirilir.
Yolun tam Allah yolu değilse, işin tarn takva ehli Müsluman işi değilse, Müslümanlığın sağlam bir Müslümanlık değilse, hayatın tam Kur'an-ı Kerim'in, sünnet-i seniyye-i nebeviyye- nin istediği hayat değilse Dön!
Eski Şeriatler
Üçüncü bir kavle göre, eski şeriatlerin hükümlerinden, Kur'an ve sünnette haber verilip neshi sâbit bulunmayanlar, Hazret-i Muhammed'in şeriati hâline gelir. Hanefilerden Ebû Mensur, Kâdi Ebû Zeyd, Serahsî ve Pezdevî ile müteahhirîn ulemâsının tamamı böyle düşünmektedir. Hanefî mezhebindeki muhtar kavil de budur. Hazret-i
Sayfa 153Kitabı okudu
Reklam
290 öğeden 251 ile 260 arasındakiler gösteriliyor.