#piamater sinirbilimsel gerçeklerin, belli bir kurgu ve hayali karakterler eşliğinde okuyucuya sunulduğu nöro-roman (Neuronovel) türünde yazılmış bir roman. Bu tür romanların en önemli özellikleri; Freudyen çözümlemelere alternatif olarak ortaya çıkan bir yaklaşım gereği insan davranışlarının beyin fonksiyonları üzerinden açıklanması (Misal;
Sorunlara pratik bir çözüm bulmak için boşuna çabalarken, bu düşünceler Doktor’un aklından puslu bir biçimde geçip gitti. Saat neydi? Kulaktan dolma bilgiyle, bu tuhaf yaratığın kafasının arkasında bulunduğunu biliyordu. Tom Driver onu görmüştü ve onu beceriksizce tarif etmişti. O zamandan beri Doktor’un zihninde, Saat Adam’ın kafasına takılı olan ve belki de beyin işlevleriyle bağlantılı olan cihaz yapısında bir şey canlanmıştı. Bu, bir çeşit süper-beyin miydi? Bu sayede, insan düşüncesinin daha fazla seyahat ederek nihai sonuçlara daha hızlı ulaşmasını mümkün kılan, insan beyninin kıvrımlarını
artırmanın bir yolu var mıydı? Anlamlı görünüyordu. Bir şekilde insanın beyin enerjisi, pildeki elektrik enerjisi gibi, depolanmış ve sonra mekanik işlemler aracılığıyla salıverilmiş olmalıydı.
Efil bir psikologdur. Dr. Kemal Bey’le birlikte, çeşitli hastaların hayatlarına dokunurlar. Efil hastalarını dinledikçe, kendi hayatından kesitlerle, hatırlamaya çalıştığı hayatını sorgular. Annesi, Efil daha yedi yaşındayken intihar etmiştir. Babasıyla karavanda yaşamaktadırlar. Arkadaşı Adal’la hayata tutunduğu sırada, o da ortadan kaybolur ve
Hekate’nin kızları biraz esinlenilmiş bir kitap gibi geldi bana. Belki de ben çok fantastik kitap okuduğumdan öyle olabilir. Zaten bazı yerlerinde örnekler var yazar kendide aşağıda kaynakça gibi belirtmiş. Yine de fantastik tarzda kitaplara bayılan ben bu kitabı da sevdim. Konusu Erin sıradan bir insan olduğunu düşünüyorken kendini bir anda Vhartlox Cadı Akademisinde bulur. Üstüne bir de kendisine bahşedilen güçler ve kendisinden beklenilenler çok fazladır. Şu açıdan çok beğendim. Süper kahraman ya da süper ötesi güçlerinde olsa sorunlar yaşayabilirsin. Her süper kahraman bu güne kadar okuduğumuz ya da izlediğimiz filmlerde hemen adapte oluyor. Bu kitapta bu yok Erin daha çok genç bir kız olduğu için kendisinden beklenilen şeylerle başa çıkmakta zorlanıyor. Başka bir bakış açısı geliştirmiş yazar çokça hoşuma gitti. Sonuçta sıradan bir insan iken cadı olduğunu öğreniyor üstüne bir de bir sürü güç bahşedildiğini. Konu olarak kitabı çok sevdim ikinci kitaba da hemen başlayacağım ama ikinci kitaptan sonra da çıkacak anladığım kadarıyla inşallah üçüncü kitapta hemen çıkar. Olayların gidişatı beni heyecanlandırıp hemen okuma isteği uyandırıyor. Fantastik mitolojik kitapları sevenlere tavsiyemdir.
"...Süper kahramanlar filmlerde hep çok güçlü gösterilir çünkü insanlığı kurtarmak için çok güçlü olunması gerekir ama bu nasıl büyük bir yanılgı... İnsanlığı kurtarmak için insan olunması gerekir sadece."
"On yıllık bir zaman dilimi içinde ortaya çıkmalarına rağmen Balzac, Dickens ve Dostoyevski hakkındaki bu üç denemeyi bir kitapta toplayan şey rastlantı değildir. Bunun tek amacı, bana göre on dokuzuncu yüzyılın bu en büyük üç roman yazarını kişiliklerindeki karşıtlık bakımından birbirini tamamlayan ve belki de epik anlatıcılar kavramını,
Bismillâhirrâhmânirrahîm
Esirgeyen, bağışlayan, eşi, ortağı, benzeri ve dengi olmayan; her şeye kuvvet ve hayat veren; din gününün sahibi âlemlerin rabbi olan Allah’ü Teâlâ’ya hamdü senalar olsun! O’nun seçtiği, sevdiği Muahmmed Aleyhisselâma âline ve ashabına salât-ü selâm olsun!
Allah’ü Teâlâ Enbiya suresi 1. Ayeti kerimesinde:
Herkesin dostudur ama onun ruhunun derinliklerine ulaşmak isteyene düşman.Dışarıdan süper hayatı ve ilişkileri olan, müthiş biri gibi göründüğünden kimse onun derinlerine ulaşma zahmetine girmez bile.
Derinizin belirlediği sınırlar içinde kaldığınızı düşünüyor olabilirsiniz; ama sizin sonlanıp çevrenizdekilerin başladığı sınırı belirlemenin imkansız olduğu bir bakış açısı da vardır. Sizin nöronlarınız, devasa ve değişken bir süper-organizmanın bünyesi içinde, gezegendeki diğer herkesin nöronlarıyla karşılıklı etkileşim içindedir. “Siz” olarak tanımlayıp diğerlerinden ayırdığımız şey, aslında büyük bir ağ içinde yer alan daha küçük bir ağdan başka bir şey değildir. Türümüz için parlak bir gelecek istiyorsak, insan beyinlerinin birbiriyle nasıl etkileşim kurduğunu araştırmamız, bu etkileşimden doğan fırsatlar kadar, tehlikeleri de anlamaya çalışmamız gerekir.