Akşam içtimasından sonra yatakhaneye giderken Mala'nın sözlerini düşündü, "Komşunu da kendini sevdiğin gibi sevmelisin." Tıka basa dolu koğuşta, çoğunda serili bir ot yatak bile olmayan tahta ranzalarda dört kişi bir arada yatıyorlardı, tuvalete kalkan dönüşte yerini kapılmış buluyordu. Her an bir kavga, her an bir itiş kakış yaşanıyordu sırtını dayayacak bir parça yer, bir lokma ekmek bulabilmek için. Nasıl sevebilirdi insanlar birbirlerini...