NOT: lütfen kopyalamayınız telif hakkı içerir!
Size yıllar önce tanıdığım ama hikâyesini henüz yeni öğrendiğim bir kadından bahsedeceğim. Bu kadınla bir mezarlıkta tanışmıştım. Ağlıyordu. Bir yakınını kaybetmişti sanırım. Yanına gittim ve baş sağlığı diledim. Yüzüme baktı, gülümsedi. Çok ama çok güzel gözleri vardı. İnsan gözlerine bakınca
-Yıllar sonra ilk kez ha?
+Evet. Hâlâ inanamıyorum..
-Bu buluşma...
+Öyle..Hep hayaldi de, gerçek oldu.
-Neden sustun onca yıl?
+Susmadım ki..
-Ama bana söylemedin.
+Söyleyemezdim.
On yedi yaşında hayalleri ve umutları elinden alınan bir çocuktum. Mutsuzdum. "Mutsuzluğumun sebebi ne olabilir?" diye sürekli düşünüyordum. Liseye başladığım yıl, birçok Türk babasının oğullarını okula motive etme amaçlı söylediği, "Okumazsan seni sanayiye veririm" sözünü babam da beni motive etmek amacıyla söylemişti. Genelde
Biz her şeye,
esirgeyen ve bağışlayan,
çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan,
hep esirgeyen ve hep bağışlayan
rabbin adıyla başlayan adamlarız anna.
büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan.
sanayi devriminde bile,
karanlık, rutubetli, çok bağırışlı,
çok nefessiz,
Kendinizden bir şeyler bulacağınızı düşündüğüm ilk hikayem ile sizlerleyim..
"Kadıköy"
...Modaya doğru yürümeye başladım… Kafamı gökyüzüne doğru kaldırdığımda, kapkara bulutlarla göz göze geldim, yağmur damlaları yavaş yavaş suratıma doğru damlıyorken bir anda nefesimi tuttum ve gözlerimi kapattım, o anda ne düşündüm tam olarak
Kitap sarhoşluğu diye bişey varsa o da budur. Yoksa da artık var, ben uydurdum. ;)
Kitap hakkında milyon şey yazmaya lüzum görmüyorum. Tek bişey söyleyeceğim. Okumadığıysanız okuyun :) pişman olmayacaksınız .
İnsan kendisine böylesine güzel duygular tattıran bir kitap bitirdiğinde, bundan sonraki okuyacaklarımı nasıl beğenecegim şimdi diye düşünüyor... İşte güzel bı kitabı bitirmenin tek kötü tarafı bu .
Kitabın sonunda yazarın notu kısmını mutlaka okuyun, ama mutlaka . Yine uzattım :))) tamam sustum ;I
Seni yolda görsem yoldan çıkardım
Masada gördüm masada kaldım
Ölenler için kullanılır bu tabir biliyorum
Öldüm desem yalan olur, belki aldandım
Tek başına olsak da ne kadar o kadar hayalciydik
Düşlere kalırsa işimiz tamam
Herkesin sevdası iki kişilik
Çıkmaz sokakların hangisi daha çıkmaz
Mümkünlerin hangisi daha mümkün
Kendimi şöyle bir
Gidelim buradan.
Senin masumiyetini,
bilgelik zamanlarından kalma sırları,
dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim.
Hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim.
Ölelim diyecektim az kalsın.
Ölmeyelim.
Hiç ölmeyelim anna.
Sarılalım diyecektim az kalsın.
İçimden böyle şeyler de geçiyor işte.
Sarılalım, dudakların…
Tamam sustum.
Gitmek istemezsen bir şiir miktarı kadar otursak diyorum.
Şiir kalsın istersen, sadece otursak.
Oturmasan da olur benimle,sadece ellerimi tut.
1000Kitap'a✍🏻
Bu platformu yaklaşık 1,5 yıldır kullanmaktayım.Burayı kullandığımdan beri hep felsefem:"Herkesle muhattab olunmaz, bırak burnu havada sansınlar" idi.
Öyle de yaptım.Burada başıboş gezen,kitap okumayan herifler gibi her önüme gelenin iletisini okumadan beğenmedim,bir paylaşımım beğenilir beğenilmez kimseye takip
İnsaf et Anna!
Gidelim buradan.
Senin masumiyetini, bilgelik zamanlarından kalma sırları, dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim.
Hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim.
Ölelim diyecektim az kalsın. Ölmeyelim. Hiç ölmeyelim Anna.
Sarılalım diyecektim az kalsın. İçimden böyle şeyler de geçiyor işte. Sarılalım, dudakların…
Tamam sustum.
Yüzümüzde ki çizgilerin, kapı da ki çizgiler ile bir bağı var mı sirya? Anılarımızın 2 eksik 7 fazlası mıyız? 4-9 yaş aralığıma bu oda da babaannemin anlattığı hikayeyi ve İpek çorabı hatırladım. Tamam sustum sirya kulağım müzikte...
🍀
işte böyle yaşıyoruz ve yaşamak da sana dair uzayıp giden bir özleme dönüşüyor.
🍀
Gidelim buradan.
senin masumiyetini,
bilgelik zamanlarından kalma sırları,
dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim.
hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim.
ölelim diyecektim az kalsın.
ölmeyelim.
hiç ölmeyelim anna.
sarılalım diyecektim az kalsın.
içimden böyle şeyler de geçiyor işte.
sarılalım, dudakların…
tamam sustum.
gitmeseydim bunlar gene olur muydu? Bazı şehirler tanıdım çünkü. Önce anlamadım insanları. Sonra da ne yaparsam yapayım anlayamayacağımı anladım. Daha kendimi bile anlamazken... Azınlıkla güldüm, eğlendim; çoğunlukla gülüyor, eğleniyor gibi yaptım. Kısmen de astım suratımı, oturdum aşağı. İşte o zaman da fark ettim ki kimsenin umrunda değil! Ondan