Bu şehirde öyle yerler var ki, benim için adeta yasak bölgeler. Çok denedim buralara gidebilmeyi. Hala da başarabilmiş değilim. Evet bende hikayesi olan mekanlar buraları. Tanıdık yüzler, olayların geçtiği zamanlardaki yüzler ifadelerini hiç bozmadan aynı yerde bekliyorlarmış gibi geliyor. Zaman tam da o anda durmuş, benim dışımdaki bütün yüzler, kıyafetler, sokak satıcıları, balkondan kilim silkeleyen kadınlar, çöp kutusunu karıştıran köpekler, kollarını camdan sarkıtmış taksiciler aynen oradaymış gibi hissediyorum.
Sırf emek verdin diye binlerce kez şans tanıdığın, hayatından belli bir zamanı ona ayırdığın için arkanı dönüp de gidemediğin, Sırf o tanıdık hissi var diye vazgeçemediğin herşey koca bir "Yeter Artık!" hâline geliyor.
Selam!
Yazarın kendi hayatını anlattığı bir kitap ile karşınızdayım! Otobiyografi kitaplarını okumayı severim ama gidip almak gibi bir huyum yoktur, elim hiç gitmez. Çok uzun süredir kitaplıkta durduğu için pişman oldum. Keşke daha önce okusaydım...
~~
Ayşe Kulin'in daha önce hayat hikayesini anlattığı bir videoyu izlemiştim ama adını
Gözlerimi ondan alamıyorum. Bakışlarım yüzünde birden fazla defa dolanıyor, yüz hatlarını dikkatle inceliyorum. Çok tanıdık geliyor, onu daha görmüşüm gibi. Belki de rüyamda görmüşümdür.
Bunu düşünürken bile gülünç olduğunun farkındayım.
Bazı kitaplar bitmesin diye, her cümlesini sindirerek okuruz ya, bu da onlardan biriydi benim için. Böylesine az sayfaya neredeyse bir ansiklopedi dolusu bilgiyi sığdıran yazarımız, üstelik bunu da gidecek olan biriyle ayaküstü yapılan bir sohbette anlatmıştır.
Halil Cibran ile tanışmamı sağlayan bu eser, kimilerine göre sadece "kuru nasihatler kitabı" olarak adlandırılırken kimilerine göre ise "hayatın kılavuzu" olmuştur.
12 sene boyunca gurbet diyarda yaşayan memleketine dönmek için gemiye binmek üzere olan ermişin geride bıraktığı halka, halkın soru sorduğu 26 konu ile ilgili hayata dair, ince bir üslupla bilgi veren ermişin hikayesiydi okuduğum.
Kitabı okurken bazı cümleler öylesine tanıdık, öylesine dolu dolu geliyor ki, kalemi elinizden bırakmadan her yerin altını çizmek istiyorsunuz. Aşk, özgürlük, adalet, evlilik ve daha bir çok konuda hayat dair izler barındıran bu kitabı okumayan bin pişman olur, okuyan ise "yeniden doğmuş" gibi.
Yazımı bir alıntıyla noktalandırıp sizleri ermişin dünyasında gezintiye bırakmak istiyorum: "Sevinç ve keder birlikte gelir; biri sofranızda sizinle otururken, unutmayın, diğeri yatağınızda uyumaktadır."
ErmişHalil Cibran · İş Bankası Kültür Yayınları · 202170,4bin okunma
"Lüzumu yok. Aklı başında adamlarla hiçbir iş görülmez. Bize, itirazsız inanacak ve düşünmeden harekete geçecek insanlar lazım! Bu gençleri romantik birtakım emellerle bağlamak, onlara kabadayıca sergüzeştlerin hasretini duyurmak ve bugünkü hudutları dar gösterip büyük arzularla beslemek ve böylece hepsini avcumun içine almak daha kolay ve daha muvafık...." Sonra, artık yola getiremeyeceğini anladığı dostuna karşı samimi olmakta bir mahzur görmeyerek ilave etti:
"Hayat bir katakulliden ibarettir!"
Albert son derece makul olsa da aceleyle bir söz söyleyip ya da genelleme yapıp veya yarım yamalak doğru olan bir şey anlatıp, ardından da konuyu kapatıp, abartıp, değiştirip hafifletiyor ki sonunda söylediğinden hiçbir eser kalmasın.
Çok sevdim.
Okuması zor bir kitap. Özellikle kitabın ilk başlarında karışık bir zihni okuyormuş gibiydi. Bazen içine çekti okurken bazen de ne anlatılıyor, kimden bahsediliyor anlamakta zorlandım. Aylak adam karakteri yer yer sinir bozucuydu fakat sinir bozuculuğu tam da yazarın tüm kitapta eleştirdiği şeylerden geliyor. Karşıt bir karakter okuyoruz. Aylaklığı düzene karşı bilinçli olarak seçmiş yalnız bir karakter. İnsanlar hakkında düşündüklerini, eleştirdiği şeyleri o kadar haklı buldum ki, her şeyin bu kadar farkında olan bir karakterin yalnızlaşması tanıdık ve bilindik geldi. Bir de arayış içinde. Öyle bir arayışta ki bir gün mutlaka bulacağına inanıyor, umutsuz değil. Yalnız ve insanlardan ümidini kesmiş bir karakterde bu çabayı görmek bence umut verici. Kitap bir anda başlayıp bir anda bitiyor fakat aylak adamın yaşayışı da böyle olduğu, bir yere bağlanmadığı için rahatsız olmadım ben. Aylak adam şuan benim gözümde arayışına devam eden belki de hep o arayışta kalacak bir karakter. İlerleyen yaşlarımda tekrar okumak istiyorum, eminim ki her okuyuşumda farklı bir şey katacak bu kitap bana.
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201959,8bin okunma
Ama hiçbir yere kök salamamıştı. Etrafındakileri memnun edecek kadar uyum sağlamış ama kendisi tatmin olamamıştı. Her zaman bir huzursuzluk hissiyle altüst olmuş, daima ötelerden gelen bir çağrıyı duymuş, kitapları, sanatı ve aşkı bulduğu ana kadar hep dolaşmış ve aramıştı.