Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ne yapmak istiyor olabilir Tanrı? Neden böyle bir evren yarattı? Kutsal kitaplar her şeyin cevabını verir, bir bu sorunun cevabında susarlar. "Neden?" sorusu Tanrıya sorulmayacak tek sorudur. Tanrı evreni neden yarattı? Bu soruya en yakın cevap, "kendini görmek için" olabilir. Peki Tanrı kendini görmek için yarattığı evrende gördüklerinden memnun mudur? Cevap evetse, o kötü demektir. Cevap hayırsa, aciz... Oysa Tanrıya ne kötülük, ne de acizlik yakışır. O mükemmelin tarifidir. O zaman da kötülük ve çaresizlik, anlamlarından sıyrılıp mükemmelleşir. Görüyor musun her şey birbirine karışıyor. Harikulade bir karmaşa! O yüzden soruları kimse sevmez. Sormadan, düşünmeden, sadece yapmak ister insanlar. Tıpkı karıncalar gibi. Bir karıncanın o ebedi sisteme sorgusuz sualsiz dahil oluşunda ki manayı çözdüğün zaman, kendi varoluşundaki manaya da yaklaşmış olacaksın. Manayı akılda aramaya kalktığında duvarlara çarparsın. Kendini yaralarsın. Canın acır.
Sayfa 137Kitabı okudu
Tanrı, varlığının gerektirdiği biçimde herkesi yaratmış, niteliğini, mahiyetini, iradesini, hayrını ve şerrini, iyilik ve kötülüğünü önceden belirleyip alnına yazmış olup insan dünyaya geldiğinde, ilahi dilemenin belirlediği şeyin dışına çıkamaz ve başka bir şey olamaz. Burada da insanı insandan önce var olan bir belirlenime feda etmektedirler.
Reklam
"Çok az kişi gerçeği itiraf edecektir -Tanrı, insanı kendi suretinde yarattı- ki bu da dünya üzerindeki tüm insanları benzer kılar. Aslında çok renkli tek bir ırk vardır. İsa tek bir kişidir ama herkese aittir. Öyleyse neden bazı insanlar kendilerinin diğerlerinden daha iyi olduğunu düşünür ki? "
"Üstad Fuzulî'ye göre âşık bir pervanedir; nasıl pervane ateşi görünce kendini o ateşte yakmak isterse, âşık da kendini aşka atıp öylece yanmalıdır." Burada önemli olan sevgili değil, bizzat aşkın kendisidir. Onun aşk ile olan bağı, şiiri süsleyen ve güzelleştiren bir konu olmasıyla değil, bilakis varlığının anlamını seyrettiği bir
Sayfa 184Kitabı okudu
Tolkien'ın Anısına / Yüzüklerin Efendisi ve Felsefe “Neden ahlaklı olayım?” diye sorar Platon ve Tolkien cevap verir: “kendim olmak için”. “Nasıl bir hayat seçmeliyim?” “Yeteneklerimle uyum içinde olan bir yaşam.” Tek Yüzük: Kendisini takanları görünmez kılma özelliğine sahiptir. Kendisini takan kişinin konumuna göre bir güç verir, ahlaksal
İnsan sadece iki şekilde huzur bulabilir: O yeniden bir hayvana dönüşebilir. O zaman o tek olacaktır, o zaman hiçbir bölünme olmayacaktır, o zaman huzur olacaktır, sessizlik, ahenk... Ve milyonlarca insanın yapmaya çalıştığı şey farklı şekillerde hayvan olmaktır. Savaş insana yine hayvan olma şansı verir; bu yüzden savaşın büyük bir çekim gücü
Reklam
Bu yüzden bilimin gelişmiş olduğu her yerde din yok olmuştur. Zihnin bilimsel yollarda düşünmek ve yapmak üzere eğitildiği bir yerde din öylece ölüp gider; zihnin çiçekleri orada açmaz artık. Bilimsel zihnin toprağında, dinin tohumunun büyümesine izin vermeyen, onu öldüren bir zehir vardır. Nedir bu zehir? Bilim varoluşun sırrını çözmeye
Cemal Süreya
Ceyhun Atuf Kansu: “Soylu duyarlığın şairi.” Orhan Kahyaoğlu: “İnsan denen karmaşık varlığa bütün yüzleriyle kucak açan ilk şair Cemal Süreya’dır. Klasikleşmiş toplumcı gerçekçiliğin hiçbir zaman kavrayamadığı noktalardan biri de budur.” Gülten Akın: “Bir geleneği, hazır bir durumu sürdürmekle kalmayıp ona yeni şeyler katabilmiş bir ozandır o. ‘Gülün ortasında ağlıyorum’. Anlamı kullanıyor, zorluyor. Duyarlığı işliyor. Kendini alayla bitiriyor. Anlam, anlamsızlığın önüne geçiyor.” Ülkü Tamer: “Tanrı binbirinci gece şiiri yarattı Binikinci gece Cemal’i. Bin üçüncü gece şiir okudu Tanrı Başa döndü sonra, Kadını yeniden yarattı.” Can Yücel: “Aşk yok gayri memlekette / Cemal Süreya beri gideli” Ahmed Arif: “Eros’tu kendi okuyla kendini vuran” Aziz Nesin: “Jean Paul Sartre ve Cemal Süreya, dünyanın en küçük devletleri. İkisinde de bir devlet olabilecek kadar birikim var” Turgut Uyar: “Cemal Süreya ölmüş diyorlar / ilahi azrail!.. / Cemal Süreya ölür mü hiç!”
caligula (hakikatte camus’nun kendisi olan başkaldıran insan kahraman), bir şehri vebanın kuşattığını ve insanların öldüğünü gördüğü zaman isyan ediyor, başkaldırıyor; bundan dolayı insanı isyana teşvik etmek gerekir. caligula önce insanların acıklı ve mazlumca öldüğünü görünce insana karşı merhamet hissediyor. merhamet hissi, kötülük karşısında
Sayfa 66 - fecr yayınevi
hafız şöyle der: ''ezeli bölüşümü, bizim yokluğumuzda yaptılar diye birazcık rızaya uygun değilse kendini paralama'' yani sana ''efendi, böyle mi istersin, şöyle mi?'' diye seslenmediler. tanrı bizi dilediği gibi yarattı, dilediği gibi yeryüzüne saldı. şimdi olduğu şekliyle vardır, yani her nasılsa öyledir! bizden nasıl olsun diye izin almadılar ki! bize bu konuda seçim hakkı verilmedi. başka bir şair de bu şiiri tashih ediyor, o şairin ifadesiyle o felsefe doğru ise bu daha doğrudur: ''tümü'' rızaya uygun değilse kendini paralama! çünkü belirleme/zorlama söz konusudur. belirleme karşısında ne yapılabilir ki? hatta itirazcı olmak da yanlıştır, itiraz hatadır. camus'un itirazı gibi olur; o şöyle diyor: ''ben itiraz ediyorum.'' ''kime?'' diye soruyorlar. tanrı'ya mı? sen tanrı'yı kabul mü ediyorsun yoksa? ''hayır'' diyor. ''öyle ise kime itiraz ediyorsun?'' diyorlar. ''bilinçsiz bir tabiat varsa ve biz de bilinçsiz olarak yaratılıp yetiştirilmişsek, sen kime itiraz ediyorsun? sadece sorumlu bir kişiye veya bir sorumluluğa itiraz etmeli. sen kainatta bu sorumluluğu kabul etmediğin halde itiraz ediyorsun, burada çelişki ve tutarsızlık var.'' bunun üzerine daha rezilce bir şey söylüyor, şöyle diyor: itiraz ediyorum. ''niçin ve kime karşı itiraz ediyorsun?'' diyorlar. ''hiç kimseye!'' diyor. bu, insanın havaya yumruk sallamasına benziyor! sonra diyor ki: ''itiraz ediyorum, çünkü itiraz etmeden yapamam!''
Sayfa 132 - fecr yayınevi
Reklam
Kutsal kitaplar her şeyin cevabını verir, bir bu sorunun cevabında susarlar. "Neden?" sorusu Tanrıya sorulmayacak tek sorudur. Tanrı evreni neden yarattı? Bu soruya en yakın cevap, "Kendini görmek için" olabilir. Peki Tanrı kendini görmek için yarattığı evrende gördüklerinden memnun mudur? Cevap evetse, o kötü demektir. Cevap hayırsa, aciz...Oysa Tanrıya ne kötülük, ne acizlik yakışır. O mükemmelin tarifidir. O zaman da kötülük ve çaresizlik anlamlarından sıyrılıp mükemmelleşir. Görüyor musun her şey birbirine karışıyor. Harikulade bir karmaşa! O yüzden soruları kimse sevmez. Sormadan, düşünmeden, sadece yapmak ister insanlar. Tıpkı karıncalar gibi. Bir karıncanın o ebedi sisteme sorgusuz sualsiz dahil oluşundaki manayı çözdüğün zaman, kendi varoluşundaki manaya da yaklaşmış olacaksın. Manayı akılda aramaya kalktığında duvarlara çarparsın. Kendini yaralarsın. Canın acır.
Okuyun ve ne kadar kadinlarin degerli oldugunu görun
VE TANRI KADINI YARATTI... Altıncı gün dolmak üzereydi Ve Tanrı hala kadını yaratıyordu. Bir melek çıkageldi. Tanrı’ya; - Ötekini, erkeği çok daha çabuk yaratmıştın, buna niye bunca zaman ayırıyorsun? diye sordu. Tanrı yanıt verdi: - Çünkü buna çok değerli, çok farklı özellikler katıyorum. dedi. - Örneğin yüzlerce parçadan
658 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.